kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Nisan 2007, Pazar
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH
AHMET ÖRS
Türk Dünya hizmet sektöründe her yere bayrak diken
THY ikramının Viyana'da yaşayan bir Türk'e teslim edilmesine medya ve kamuoyu kuşkuyla baktı. THY'nin pek de parlak olmayan ikram hizmetlerinin daha da geriye gideceğini düşünenler oldu. Ancak Atilla Doğudan kuşkuları silip süpürdü.
1960'ların ortalarında İstanbul'da şık bir gece kulübü vardı; Kervansaray. Bugün turistlere hizmet veren bu mekâna gelirken erkekler smokin, hanımlar tuvalet giyerler; o zamanlar en nadide içki olan viski masada şişeyle açılırdı. Buranın sahibi İbrahim Doğudan 1970'lerin başlarında Viyana'ya yerleşti ve ünlü opera binasının birkaç yüz metre ötesinde Kervansaray adıyla kentin en iyi, 5 yıldızlı restoranını açtı. 1990'ların başlarında İbrahim Doğudan'ın oğlu Atilla'nın eski Formula yarışçısı Niki Lauda'nın kurduğu havacılık şirketinin uçaklarına yemek verdiğini okudum. Ayrıca kentin göbeğinde, ünlü St. Stephan Katedrali'nin tam karşısındaki ultra modern binanın içinde bir lüks restoran ve bar açtığı da yabancı basında yer aldı.

ATİLLA DOĞUDAN TANINMIYOR
Ancak yurtdışında üniversite öğrencilerinin derslerindeki başarıları bile medyamıza manşet olurken, Atilla Doğudan hakkında Türk basınında hemen hiçbir haber çıkmadı. Ta ki Türk Hava Yolları Gate Gourmet Usaş ile sözleşmesini feshedip, Doğudan'ın Do&Co adlı şirketiyle ortaklık anlaşması yapıncaya kadar. Doğudan hiç tanınmadığı için, ünlü bir şirketin bırakılıp, THY ikramının Viyana'da yaşayan bir Türk'e teslim edilmesine medya da, kamuoyu da kuşkuyla bakmaya başladı. Açıkçası ben de hızla büyüyen ulusal havayolumuzun zaten pek parlak olmayan ikram hizmetlerinin daha da geriye gideceğine kuşkulananlar arasındaydım. Geçen hafta Viyana'da Atilla Doğudan ile tanıştım. Havaalanında beni ve bir grup meslektaşımı karşılayan onun Türk yardımcılarından birinin Malezya Formula 1 yarışı ve öncesindeki sıralama elemelerinde 8 bin VIP konuğa yapılacak ikram hazırlıklarını yönetmek üzere ertesi gün Kuala Lumpur'a, ötekinin de Valencia kıyılarında 3 Nisan'da başlayıp, hazirana kadar sürecek America's Cup finalleri sırasında her gün 5 bin VIP konuğa sunulacak ikramı hazırlamak için İspanya'ya gideceğini öğrendiğimde, hayretle "Bu ikramları bir Türk'ün şirketi mi yapıyor?" diye sordum. Evet, farklı bir anlaşması olduğu için Formula 1'in Avustralya ve Brezilya ayakları dışında kalan bütün yarışlarının, haziranın ilk haftasına dek sürecek olan America's Cup'ın ve daha nice büyük spor turnuvalarının lüks ikram hizmetleri Do&Co tarafından yapılmaktaymış. Havaalanında aldığım Viyana broşürünün üzerinde tarihi St. Stephan Katedrali ile aynı resim karesinin sol yanında son derece modern bir binanın cephesi görünüyordu. 'Geçmişle geleceği buluşturan kent' sloganlı bu resimdeki 'geleceği' simgeleyen modern bina da Doğudan'a aitti. Burada restoran ve barın dışında ona ait, kentin en modern butik oteli yer alıyordu.

'PATRON' GİBİ DEĞİL
Atilla Doğudan bizi otelde bizzat karşıladı, Viyana'daki catering tesislerine götürdü. Tesisi gezerken, personelin onu bir patron gibi değil, kendilerinden biri olarak selamladıklarını fark ettim. Alt kattaki mutfağın sıcak yemekler bölümündeki bir pencereyi gösterip, "İşte benim çalışma odam bu pencerenin arkası," dediğinde, başarısının sırrı daha iyi anlaşıldı. Pek çok şirket patronu gibi binanın tepesinde güvenlik görevlileri ve sekreterlerden oluşan duvarların arkasında oturmuyordu; binanın giriş katında, pişen yemekleri her an görebileceği bir odası vardı ve şirketini birçok ülkeye yayılmış personeliyle omuz omuza çalışarak yönetiyordu. Do&Co'nun yaptığı işleri öğrendikçe hayretim daha da arttı. Örneğin Viyana'nın Demel adlı çok ünlü, tarihi bir pastanesi vardır. Doğudan burayı satın almış, işi büyütmüş, Salzburg'da da bir şubesini açmış. Önce New York'a, ardından İstanbul'a da bu pastaneyi getirmeye hazırlanıyormuş. Viyana'nın Albertina sanat müzesinin restoranını da, ünlü Baden ve Viyana Casinolarının yemek ve ikram hizmetlerini de o yürütmekteymiş. Salzburg yakınlarındaki Swarovski kristal firmasının bir uzay üssünü andıran 'Swarovski Crystal Worlds' dev yeme içme merkezinin de işletmesi ona aitmiş. Bu kadar da değil, İngiltere'nin ulusal müzesi British Museum'un bütün restoran ve büfelerini de o işletiyormuş. Türklere pek de sıcak bakmayan Avusturyalıların en önemli yemek ve konaklama tesislerine bir Türkün sahip olmasını nasıl değerlendirdiklerini sordum. Atilla Doğudan, gülümseyerek yanıtladı: "Evet, o bir Türk. Ama bizim Türk'ümüz," diyorlar. Baba Doğudan'ın Türk yemeklerini Avusturyalılara tanıttığı Viyana Kervansaray şimdilik kapalı. Ama üst katında oğul Doğudan Kervansaray adını kentin en iyi balık lokantasında yaşatmaya devam ediyor. Buradaki aşçı ve garsonlar en az 30 yıllık. İçlerinde, 1961'den beri Kervansaray'da görev yapan, İbrahim Doğudan'ın Viyana'ya gelirken birlikte getirdiği elemanlar da var. Doğudan'ın uçaklara catering hizmeti Lauda Air ile başlamış ama hizmet kalitesi fark edilince, başka havayolları da ondan ikram almaya başlamışlar. Örneğin Do&Co'nun Viyana'da, Avusturya Hava Yolları'nın Viyana havalimanındaki lounge'larının işletmesi dışında New York, Londra, Berlin, Münih, Frankfurt, Milano'da catering mutfakları var. Buralarda Emirates, British Airways, Cathay Pasific gibi iddialı havayollarına yemek ve uçak ikram malzemesi sunuyor. THY ile anlaştıktan sonra Türkiye'de de dokuz istasyonda mutfakları o yönetiyor.

LUFTHANSA DA ONA EMANET
Beni çok etkileyen bir başka başarı da, Lufthansa Alman Hava Yolları'nın Frankfurt'ta First Class yolcular için yeni açtığı son derece lüks salonunu Doğudan'a teslim etmiş olması. Lufthansa'nın en üst düzey ikramını kendi firması LSG'ye değil, Doğudan'a verdiğini duyduğumda, bu kararın verilmesiyle Alman havayolları içinde kim bilir ne fırtınalar koptuğunu düşündüm. Atilla Doğudan dünyanın belli başlı ülkelerinin en önemli mekân ve kurumlarına kendi bayrağını dikiyor ve başarılı olduğu için de, Türk olmasının yarattığı önyargılara ve engellemelere rağmen, verdiği hizmetin kalitesi sayesinde girdiği yerlerde benimseniyor, önünde yeni kapılar açılıyor. Dünyaya misafirperverliğimizi en iyi şekilde tanıtan Atilla Doğudan ile bir Türk olarak gurur duydum.