|
|
Adam olmak adamı olmak
Bu ülkede birilerinin "adamı olanlar" her zaman köşe başını tutmuştur. Birilerinin adamı olmaktansa "adam" olmaya çalışanların başına ise sık sık sorunlar gelmiştir. Türkiye'de adam olmanın veya bu yolda mücadelenin bedeli budur. Gerek Erol Simavi, gerek Erol Aksoy döneminde farklı patronlarla çalışıp sonradan yenisiyle yola devam edenlerin basın çalışanlarına yapacağı en büyük ayıp "eski patronun adamı" suçlamasıdır. Bir gazete yöneticisinin üslubuna dikkat etmesi önemlidir. Oysa bizim duruşumuz açıktır. Ortada hukuki bir süreç var, bırakın bağımsız yargı kararını versin, o güne kadar da içinde bulunduğumuz kuruma zarar gelmesin. Gelelim, hileye, dolana dayalı ortaklık konusuna. Sanki böyle bir ortaklık anlaşması ilkmiş gibi. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 2000'li yılların başında da böyle gizli bir protokol, SABAH'ın Almanya tesislerinin satışı gibi konular da vardı. Şimdi bu protokoller, altında imzası olan patronun kişiliğine göre mi "hile veya dolana" dayalı oluyor anlamakta sıkıntı çekiyorum. Bence siz, yakın geçmişte kendi yaptığınız gizli protokolleri bir daha okuyun, sonra başkalarının protokolleri hakkında hüküm verin. Bu bir. İkincisi hem yayınlarınız, hem şampanyalı partileriniz, hakkınızda belki de yanlış izlenim doğmasına yol açıyor! Ayrıca geçmişte buraya olan ilginiz bugünkü tavrınızla birleşince inandırıcılık sorununuz oluyor. Ve son olarak bu küpün toprağı sağlamdır.
|