|
|
3. Köprü Karadeniz'e bağlanacak
Türkiye uzun yıllar Karadeniz kıyısını Samsun'dan Sırp Sınır Kapısı'na bağlayan karayolunu hayal etti. Fikri 30 yıl önce ortaya çıktı. Uzun yıllar tartışıldı. O zamandan bu yana 34 hükümet değişti. Nihayet temeli tam 20 yıl önce 1987'de rahmetli Özal döneminde atıldı. O günden bugüne kadar da tam 12 hükümet gelip geçti. Ve temel atıldıktan sonraki 10 yıl boyunca ciddi kaynak sıkıntısı yaşandı. Tarihler 1997'yi gösterdiğinde bu kez dış kaynak bulunarak yola devam edildi. Ama yol yine de bitmedi. 3 Kasım 2002'de AK Parti hükümet oldu. Bu kez de yol yapım işlerine yolsuzluk iddiaları karıştı. Ve dönemin Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu Yüce Divan'a gitti. Daha önemlisi birçok AK Partili bu projeye karşı çıktı. Hatta bir bakan "Bu projeyi yapanın eli kırılsın" diye açıklama yaptı. Ancak bu dönemde eskisinden farklı olarak projeye Başbakan Erdoğan sahip çıktı ve çalışmaya destek verdi. Yöntem olarak da "Karadeniz usulü" finansman kaynağı bularak. Yani önce iş sonra para... Böyle olduğu için de bugün müteahhitlerin yaklaşık 850 milyon dolar devletten alacağı var. İşte bu derin tarihe sahip Karadeniz Sahil Yolu nihayet bitti. Dün Ordu'daki açılış törenine katılan Başbakan Erdoğan kürsüden halka şöyle sesleniyordu. "Bu sadece Karadeniz'in değil, tüm Türkiye'nin yarım asırlık rüyasıydı. İşte özlem sona eriyor." Gerçekten de Karadeniz Sahil Yolu, hem bölge için çok anlamlı hem de Türkiye'yi Kafkaslar'a taşıması açısından önemli. Toplam 542 km'lik bir sahil yolu. Üzerinde 6 şehir, 32 tünel, 263 köprü var. Ve maliyeti yaklaşık 5 milyar dolar... Karadenizlilerin büyük ilgi gösterdiği açılışa çok sayıda bakan ve ünlü müteahhitler Nihat Özdemir, Adnan Çebi, Süleyman Sazak, Mehmet Çengiz, Mehmet Nazif Günal, Oğuz Çarmıklı ve Gönül Talu da katıldı. Erdoğan geleceğe ilişkin önemli bir hedefi de dile getirdi: "Karadeniz sahil yolunu İstanbul'un üçüncü köprü yolu ile buluşturmak istiyoruz. Temelini de önümüzdeki dönem atarız." Bu gezi AK Parti'nin Karadeniz'deki durumu açısından da ilginç ipuçları verdi. Anlaşılan yaşanan "fındık gerginliği" unutulmuş gibi. Yoksa bu kalabalığı açıklamak pek mümkün değil.
|