| |
|
|
Sevgi var ya, bu sevgi!..
Dünyayı kurtaracak şeyin adı sevgi bence.. Birbirimizi sevebilsek, sevenlere hoşgörü ile bakabilsek, çok daha güzel bir dünyada, çok daha mutlu olacağız.. Her gün önüme çıkan sevgisizlik örneklerini gördükçe nasıl öfkeleniyorum, nasıl moralim bozuluyor bilemezsiniz.. Herkesin içinde nasıl oynuyoruz oysa, sevgiyi, saygıyı.. Asansör kapısında, restoran kapısında, nasıl gösterişli reveranslar yapıyoruz mesela, nasıl yeminler veriyoruz, "Önden buyrun" diye.. Oysa aynı adama, trafikte bakın, hayatında bir kişiye yol veriyor mu? Niye? Niye? Yol versek, yol verene gülerek bir de elimizle "buyrun" işareti yapsak.. Bize yol verene neşe ile gülerek selam versek, göreceğiz içimizin nasıl rahatladığını.. O minnacık sevgi işaretinin günümüze nasıl renk kattığını.. İçimize koyduğumuz minnacık sevginin, dünyamızı nasıl değiştirdiğini.. Moralimi onaran şeyler de var tabii. Özellikle genç okuyuculardan, sevgi üzerine yazdıklarıma gelen inanılmaz destek.. Dünyayı kurtaracak sizlersiniz gençler.. İçinizdeki sevgi ile büyümeye devam edin. Sevgi sizsiniz.. Umut siz.. Çünkü sizler, sevgiyi bizim gibi oynamıyorsunuz.. Yaşıyorsunuz.. İşte Nilay'ın bana yazdıkları
"Toz pembesinden bembeyazına, masmavisinden simsiyahına nicelerini yaşadı insanoğlu. Gün oldu koyacak yer bulamadı, gün oldu yedi kat dibe batırdı, bastırdı, sakladı, göstermedi. Gösteremedi. Şiirlere konu oldu, şarkılarda söylendi, öykülerde yaşandı ama gerçekte çoğumuz tatmadı, tadamadı. Kolay mı içinde saklamak, yüreğine yaydığı sıcaklığı gizlemek. Kolay mı gözlerine koyduğu parıltıları söndürmek. Yine de gizledik, örtülere sardık, en korkunç işkencelerle eziyet ettik ona ve uzaklaştırmayı başardık ilişkilerimizden. Artık daha bir uzak, daha bir gizlendi yüreğimizin kıyısına, köşesine. Kış güneşinin yalancı parıltılarıyla bakıyor artık bize. Aslında haksızlık ettik ona ama o sadık bir köpek misali, bırakmadı bizi, bırakmayacak da. Yeter ki azıcık saygı, azıcık şefkat, azıcık gülümseme, azıcık hoşgörü ile karıştırıp hayatımızın devamlı bir parçası yapabilelim. Elimize geçen her fırsatta en yakınlarımıza sunabilelim onu. Hatta en uzaklarımıza, tanımadıklarımıza bile, tadalım, tattırabilelim, ama pembesini, ama beyazını, ama mavisini ama siyahını. Hele de kırmızısını. Her fırsatta kullanabilelim onu, çünkü nice kapıların kilididir o. Ancak onun varlığında insan insan olabilir. Çünkü o sevgidir. Ve de İnsan sevebildiği sürece ve sevebildiği kadar insandır." (3 Temmuz 1993'te yayınlandı)
|