SABAH - 29/03/2007 - Mehmet Barlas
kapat
   
29 Mart 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Türkiye'nin siyasi fay hattında hareketlenme yoğun

Resmi ideoloji ile kavgalı AK Parti'nin tek başına iktidar olması yetmezmiş gibi, yeni cumhurbaşkanının da bu partinin TBMM çoğunluğu tarafından seçileceği gerçeği, Türkiye'de beklenen gerginlikleri sahneye getirdi. En güçlü cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan Başbakan olduğunda siyaset piyasasına sürülmeyen ses ve görüntü kayıtları şimdi tedavülde. Erdoğan'ın milletvekili ve başbakan olması için Anayasa değişikliğinde destek veren CHP'nin sözcüleri, onun neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşıyorlar.
Bu tablo doğal olarak "Entelektüel" kesimde de yeni kamplaşmalara yol açıyor. "Demokrasi" ile "Rejim" arasında ille de seçim yapmak gerekirmiş gibi, dünün halkçı aydınları, bugün devletçiliğin sözcülüğünü yapıyorlar. Bazı entelektüeller de demokratik temsili topallatan yüzde 10 barajını eleştirmek veya cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesini savunmak yerine, "Ahmet Necdet Sezer gidince ne olacağız" telaşını seslendiriyorlar.

ÜLGENER YARGISI
Toplumun aydınlara bakışı ise oldum olası güvensizliklerle dolu. Demokrasiyi veya hukukun üstünlüğünü savunmak, şimdi bazı kesimlere göre "İktidar yalakalığı" yapmakla aynı şeyler. Aydınlara öfkeli kitlelerin, laikliği bir doktriner ideoloji biçiminde kabul edenleri ise, Ahmet Altan'ın "Gazetem.net"te gözlemlediği "Başbakan olabilen birinin cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlayan bir hukuk icat etmeye çalışıyorlar" olgusunu, doğal bir gelişme gibi görüyorlar.
Türkiye'de aydınlara (veya entelektüellere) öfke duymak, zaten her dönemin yükselen değeridir. Bu eğilimi zalimane ve insafsız bir sosyolojik analize konu eden Prof. Dr. Sabri Ülgener'e (1911-83) göre "Fikirlerini gerek oluşturma sürecinde gerekse onları beyan etme aşamasında esas itibariyle bağımsız ve özerk bir kişilik olması gereken Türkiye entelektüeli, haddizatında ikbal uğruna devlete yaslanan bir müdahane (riyakarlık, dalkavukluk, iki yüzlülük) virtüözünden ibarettir. İktidara yanaşmada şu veya bu şekilde başarısız olan bir kısım entelektüel ise, tam tersine gücün karşısında olan ve aslında hiç beğenmediği, kültürünü hor gördüğü, tanımak istemediği ve tanımadığı bir halka akıl hocalığı yapma bahanesiyle ona musallat olma yolunu tutmaktadır."

MİSYON VE YALNIZLIK
Ülgener'in bu kitabından (Zihniyet, Aydınlar ve İzm'ler-Mayaş Yayınları, 1983) yola çıkarak konuyu "Doğu Batı"nın Nisan 2006'daki sayısında irdeleyen Prof. Dr. Nur Vergin, "Entelektüel nadide bir çiçek, bir hain veya bir aktarmacı mı" gibi sorulara da cevaplar aramıştı.
Örneğin birçok entelektüel, vatandaşı oldukları ülkelerinin resmi politikalarına karşı çıkıp enternasyonalist duruş sergiledikleri için, toplumlarında tepkilere ve hatta öfkelere hedef olmuyorlar mı? Bizde dün Nazım Hikmet, bugün de Orhan Pamuk bunlara örnek gösterilebilir. Burada "Misyon sahibi entelektüel" olgusunun ve "Yalnızlığı göze almak" riskinin devreye girdiği kitleler tarafından görmezden geliniyor. Tıpkı romancı Emile Zola'nın Dreyfus Davası'ndaki haksızlığı kabullenen çoğunluğa, "J'accuse" (Suçluyorum) makalesi ile karşı çıkması gibi bir durum değil mi bu? Veya Nazım Hikmet'i dün hain ilan edenlerin, bugün onun şiirlerini vatan sevgisini vurgulamak için okumaları gibi bir durum değil mi?

FAY HATTI
Tabii ki geniş halk kitlelerinin sosyolojik tahlillerle "Entelektüel" gibi çok kapsamlı bir kavramı enine boyuna tartışacak vakti yoktur. Bu gibi durumlarda konuyu bilenleri ve inceleyenleri dinlemekte sayısız yararlar olabilir. Sözü Nur Vergin'e bırakmayı doğru buluyorum bu noktada:
- Yeni gruplaşmaların basına yansıdığı şekliyle "dönek" veya "dinozor" suçlamalarıyla ortaya çıktığı bu dönemde aydınların kimliklerini belirleyen artık tek bir odak yoktur. Bu, Türk toplumunu boydan boya saran fay hattının her bir yanında birbirine rakip hakim güçlerin tespit edip konumlandırdığı, birbirlerini tanımayan, tanımak istemeyen ve birbiriyle uzlaşmaz bir dışlamacılık ilişkisi içinde olan aydınların dönemidir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İçeride boşluk yaratılırsa bunu dış güçler doldurur...   / 28-03-2007
 Türkiye hizmete dönük siyasi rekabeti özlüyor   / 27-03-2007
 Mizah da, gerginlik gibi siyasetin mütemmin cüzüdür   / 26-03-2007
 Harf devrimi yapmak öylesine zor bir işti ki...   / 25-03-2007
 İyimserler uçağı, kötümserler de paraşütü icat ettiler   / 24-03-2007
 Ya dünyalı ya da dünyalı olacağız   / 23-03-2007
 Bir yastıkta aynı rüyayı görmek çok mu zor?   / 22-03-2007
 Celal Bayar gerçekten ilk sivil cumhurbaşkanı mıydı?   / 21-03-2007
 Osmanlı'da oyun bitmez ama bu arada Osmanlı biter...   / 20-03-2007
 "Baraj sendromu"nun ilacı "seçim ittifakı"dır...   / 19-03-2007
YILMAZ ÖZDİL
a be bu nasıl AB?
Başbakan nerede?
AB zirvesinde...
ERGUN BABAHAN
Yine Filistin sorunu
Riyad Ana gündem maddeleri...
MEHMET BARLAS
Türkiye'nin siyasi fay hattında hareketlenme yoğun
Resmi...
UMUR TALU
Odaya giriş...
Üç genç bir odada oturuyordu.
FATİH ALTAYLI
Güvenlik karmaşası
Üst düzey bir güvenlik yetkilisiyle,...
ERDAL ŞAFAK
Laiklik ve Hitler
Başbakan Erdoğan, Türkiye...
Her çocuk olağan şüpheli sayılacak
İngiltere'de hükümetin inanılmaz yasa paketi: 11 yaşından itibaren...
İran sınırına yığınak
İngiliz askerlerinin tutuklanmasıyla bölgede sular ısınıyor. ABD...
Hamit Altıngol
Hamit Altıngol
Dört gün önce Atina'da tarih yazan Millilerimiz Norveç'e karşı ilk...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu