"Hilton arazisi üzerindeki bina yoğunluğunun 0.7 emsalden 2.5 emsale çıkarılması kesinlikle doğru bir şey değildir. Zamanında buraların imar planı yapılırken, buna göre katsayılar oluşturulurken planlamacının düşündüğü bir takım şeyler vardır. Planlamacı o bölgenin planlamasını sadece fiziki büyüklükler açısından değil, mevcut yapıların getireceği olumluluk ve olumsuzlukları da dikkate alarak yapmıştır. Şimdi Hilton'un bulunduğu bölge trafik açısından yoğun, alt yapı açısından da yetersiz bir bölgedir. Hilton'un da üzerinde bulunduğu arazi şehrin ve dolayısıyla burada yaşayan insanların nefes alması için özellikle yeşil alan olarak tutuldu, çevresine rahatlık vermesi sağlandı. Zaten bu bölgede bir takım hareketlerle nefes alacak alan kalmadı. Dolayısıyla Hilton'un arazisinin 2.5 emsal üzerinden binayla dolması yeşil alanı tamamen yoketmesi anlamına gelir ki bu birfelaket. Kimse aptal değil ki. Ama İstanbul son zamanlarda böyle böyle pazarlanır oldu. Önce mevcut imar durumuna göre satış yapılıyor. Sonra bir de bakıyorsunuz ki alanlar daha orayı almadan önce perde arkasında bir takım anlaşmalarda girmiş. Sonra imar planları değiştirilip yoğunluklar artırılıyor. Karayolları arazisi de İETT garajı arazisi de böyle. Hilton'da yoğunluk değişmesie kente çok büyük bir zarar olacaktır."