|
|
Peki ya TRT prangası ne olacak?
Geçen hafta bu sütunlarda Devlet Tiyatrosu oyuncularının 25 Mart'tan itibaren televizyon dizilerinden ayrılmalarıyla sonuçlanacak skandal uygulamaya tepki yazısı kaleme aldım. Başta değerli tiyatro sanatçıları olmak üzere hemen her kesimden destek ve teşekkür mesajları yağdı. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü de aynı gün canlı yayınlarda yaptığı açıklama ile gönülleri rahatlattı. Sanırım, uygulama, sağlıklı bir hukuksal prosedüre kavuşturulacak ve Devlet Tiyatrosu, tarihinin "en gülünç" oyununu sahnelemekten kurtulacak. Devlet Tiyatrosu sorunu çözüldü diyelim... Peki ya TRT sanatçıları ne olacak? Yıllardır memur maaşına talim eden, sahne almalarına, özel televizyonlarda konser vermelerine hatta kliplerin gösterilmesine bile izin verilmeyen TRT'nin kadrolu müzisyenleri ve solistleri ne yapacak? Onlar yıllardır ayaklarında TRT prangasıyla dolaşıyorlar. İçlerinde pırıl pırıl gençler, harikulade eğitimli sesler var. Ama ne yazık ki hepsi TRT'nin dördüncü kanalına hapsolmuş, halktan "soyutlanmış" bir şekilde sanatlarını icra etmeye çalışıyorlar. Halbuki onlara özgürlük tanınsa, belki de müzik sektörünün bugün içine düştüğü kalitesizlik girdabı ortadan kalkacak. Eğitimli TRT sanatçıları sayesinde piyasaya "gerçek müzik sanatı" sunulacak ve rekabet gelecek. Gökhan Sözen gibi billur sesli gençler, sırf sanatlarını daha geniş kitlelere duyurabilmek ve tabii ki buna bağlı olarak yaşam standartlarını yükseltebilmek adına kurumdan istifa etme yolunu seçtiler. Peki ne oldu? TRT kan kaybetti... Ama kimin umurunda? Tiyatrocuları ayağından Devlet Tiyatrosu'nun sahnesine, müzisyenleri adeta tasmayla TRT kapısına bağlamanın kime ne faydası var? Lütfen söyler misiniz?
|