SABAH - 21/03/2007 - Kafasına silah dayanarak engellenen Çankaya adayı
kapat
   
21 Mart 2007 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
CEMAL AGA Aga lakaplı Cemal Gürsel bu fotoğrafta sivil giysiler içinde görünüyor. Ama cumhurbaşkanı seçildikten sonra yemin etmek için Meclise geldiğinde üstünde general üniforması vardı!
Kafasına silah dayanarak engellenen Çankaya adayı
Askeri birlikler Meclis'i sardı
Köşk'te bir 'Manolya'
Cunta içinde cunta
Yarın

Başına silah dayanan Köşk adayı

27 Mayıs 1960 darbesinden bir buçuk yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Askerin tek adayı Cemal Gürsel'di. Ali Fuat Başgil aday olunca işler karıştı. İki general başına silah dayayarak Başgil'i adaylıktan caydırdı.

Kafasına silah dayanarak engellenen Çankaya adayı

Cuntanın tek adayı Cemal Gürsel'di. Ancak anayasa profesörü Ali Fuat Başgil'in de aday olduğunu açıklaması işleri karıştırmıştı. Ya kazanırsa? Hocanın adaylıktan vazgeçmesi şarttı!.

Bazı olaylar vardır, uzun süreçlerin özeti gibidir. Prof. Ali Fuat Başgil'in 1961 yılında Köşk'e aday olmasının engellenmesi tam da böyle bir olaydı. O olayı ayrıntılı biçimde anlamak, 1960 darbesinin işleyişini ve Cemal Gürsel'in hangi şartlarda cumhurbaşkanı seçildiğini de anlamak demektir. 1893 doğumlu Ali Fuat Başgil, eğitimini Fransa'da yapmış bir önemli hukuk adamıydı. İstanbul Üniversitesi'nde anayasa hukuku dersleri vermişti. Hocaların hocası olarak, 'ordinaryüs' payesine ulaşmıştı. Darbeden sonra Milli Birlik Komitesi'nin attığı 147 öğretim üyesinden biriydi. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir Kurucu Meclis oluşturuldu. Kurucu Meclis yeni bir Anayasa yaptı. Bu Anayasa 9 Temmuz 1961'de halkoylamasıyla kabul edildi.

SEÇİM SONUÇLARI SİNİR ETTİ
Yeni Anayasa parlamentoyu, Meclis ve Senato olarak ikiye bölmüştü. Meclis 'nispi temsil' sistemine göre seçilmiş 450 milletvekilinden; Senato ise 'çoğunluk' sistemine göre seçilmiş, 40 yaşını aşmış, üniversite mezunu 150 senatörden oluşuyordu. Ayrıca cumhurbaşkanının 15 senatör atama yetkisi vardı. (Bir de 'tabii senatör' adıyla ömür boyu Senato'da oturacak 21 Milli Birlik Komitesi üyesi vardı!) 15 Ekim 1961'de de yeni partilerin katılımıyla genel seçimler yapıldı. Sonuç darbeciler ve yandaşları açısından sinir bozucuydu! CHP 173 milletvekili ve 36 senatörü parlamentoya sokmuştu. Ancak çoğunluk, 'karşı grupta' yer alan ve devrilen Demokrat Parti'nin devamı sayılan partilerdeydi. Şimdi sıra cumhurbaşkanını seçmeye gelmişti. Darbecilerin adayı Org. Cemal Gürsel'di. Onun seçileceğine kesin gözüyle bakıyorlardı. İşte tam bu sırada bomba patladı: Samsun'da AP listesinden bağımsız senatör seçilen Prof. Başgil, Köşk adaylığı için İsviçre'den geliyordu. AP tabanı ve özellikle Ege bölgesinden gelen AP milletvekilleri onu hararetle destekliyordu. Başgil'in geleceği duyulunca bazı AP'liler otomobillerin camına hocanın fotoğrafını asarak kentte gezmeye başlamışlardı. Milli Birlikçilerin canı fena halde sıkılmıştı.

MİLLİ HÂKİMİYET DE NEYMİŞ?
Hoca uçakla İstanbul'a geldi. Sonra trenle Ankara'nın yolunu tuttu. İlgi öyle yoğundu ki her istasyonda Başgil'e büyük tezahürat yapıldığıProf. Ali Fuat Başgiliçin tren büyük bir rötarla Ankara'ya ulaşabilmişti. Hoca, İzmir Caddesi'ndeki Barikan Oteli'ne yerleşti. Yanında birkaç AP milletvekili, elinde ise CHP'liler hariç, 120 parlamenterin imzaladığı 'seni destekliyoruz' belgesi vardı. Görüşmeler sürerken bir akşam Prof. Başgil, Başbakanlığa davet edildi. Hoca 24 Ekim günü saat 20.00 civarında Başbakanlığa gitti. Orada kendisini Org. Fahri Özdilek ile Org. Sıtkı Ulay bekliyordu. Kahveler içildikten sonra sadece gelindi: Org. Ulay, özetle, "Gürsel dışında bir adaya izin veremeyiz" dedi: "Milli Birlik Komitesi olarak zor durumdayız. Çünkü Silahlı Kuvvetler Birliği adlı başka bir cunta var. Eğer ısrar ederseniz parlamentonun açılmasına izin vermeyecekler." Ancak Prof. Başgil ısrarlıydı: "Demokrasiden, milli hakimiyetten, aday olma özgürlüğünden, askerlerin halka verdiği sözlerden" filan bahsediyor, adaylıktan çekilmeyeceğini belirtiyordu.

KILIFINDAN ÇIKAN TABANCA
Tam bu noktada duralım... Ve bu sohbetin 15 dakika sonrasına atlayalım: Prof. Başgil'in Başbakanlık çıkışındaki hali, Akis dergisinde şöyle betimlenecekti: "Yüzü kıpkırmızıydı... Flaşlar patladıkça daha da kızarıyordu... Gözleri faltaşı gibi açılmıştı... Elleri titriyordu... Alt dudağı sarkmıştı... Etrafındakiler olmasa düşecekti..." 21.30 sularında Başbakanlıktan çıkan Prof. Başgil, arkadaşlarından kendisine bir taksi ayarlamasını istedi. Sabaha karşı hesabını kesip otelden ayrıldı ve İstanbul'a doğru yola çıktı. Daha sonra, sadece adaylığı bırakmadığı, senatörlükten de istifa ettiği öğrenildi. Şimdi soralım: Başbakanlıkta neler olmuştu da Başgil'in kimyası değişmişti? Onu böylesine korkutan neydi? Bazı kaynaklara göre "Org. Sıtkı Ulay, bütün gün belinde taşıdığı için ağırlık yapan tabancasını çıkarıp masanın üstüne koymuştu." Peki bu hareket insanın kimyasını değiştirir miydi? Alt dudağını sakıtır mı? Yoksa başka kaynaklarda iddia edildiği gibi, o tabanca kılıfından çıkarıldıktan sonra, hiç de nazik olmayan kelimeler eşliğinde Başgil'in kafasına mı dayanmıştı? Bir soru daha: Acaba o an hocanın aklına, düzmece Yassıada Mahkemeleri sonucunda Eylül 1961'de idam edilen Adnan Menderes, Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan gelmiş miydi?

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNÜN İÇİNDEN HABERLERİ
 Erkek doktor istemedi kaldırımda doğurdu
 'Starlar Sirki'atv'de başlıyor
 İETT otobüslerine gizli kamera
 2 hostes türbülansta yaralandı
 'Hayvan hakları için öldürelim'
 Türkiye yazın aşırı sıcak olmayacak
 Tunceli usulü teleferik
 3 yaşında 40 kilo oldu günde 7 ekmek yiyor
 Mason çocuklarına 'Loca' kapısı açıldı
 ABD ordusundan '24'e müdahale
 Metroda eşkıya terörü
 Mankene uçakta isyan suçlaması
 Genç doktor hastanesinde öldü
 Schaeffer'e 50 bin YTL'lik dava açıldı
 Maganda 45 günde serbest
 Sokak magandaları sokakta öldürdü
 Çuval geçirip soydular
 Burun delikleri ameliyatla açıldı
 Yıkım kararı çaresiz bıraktı
 17 yaşındaki kıza zorla esrar içirdi
 Köstebek komiser yardımcısı çıktı
 Boşandığı dayakçı eşi kezzapla yaktı
 Medreseye ününe uygun restorasyon
 Yanlış teşhis için Kızılay'ı dava edecek
 Aldatıldığı için iki peşkeş için bir can
 Üniversiteli Merve'ye hüzünlü veda
 PTT'nin çukuruna düştü cezayı yedi!
 Telefon kutusu patladı: 3 yaralı
 Sabancı-Louvre ortaklığı
 Niran Ünsal'ın kardeşi intihara teşebbüs etti
BALÇİÇEK PAMİR
Aynı yatakta yatarken boşanmayı düşlemek
İki kişilik bir...
SAİT GÜRSOY
İlköğretim başarı puanı kullanılmamalı
Ortaöğretime...
EMRE AKÖZ
'6 ay ömrün kaldı' demeli mi?
Tıp dünyasının ünlü adı...
HINCAL ULUÇ
Öldük, ölümden bir şeyler umarak..
"Akşam ne olacak"...
Siyah-Beyaz aşk hikayesi
Siyah-Beyaz aşk hikayesi
Beşiktaş'ta oynamak için bankadan 75 bin YTL kredi çeken Barış,...
2007 Serdar'ın yılı
2007 Serdar'ın yılı
Rüştü'nün sakatlığı, Volkan'ın ise formsuzluğunda kaleye geçen...
Halkımız basiretli ve dikkatli olmalı
Nevruz uyarısında bulunan Başbakan, "Bugünün esas mesajı barıştır,...
"Katile 'sayın' diyenin önünde bayrak eğilmez"
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça Erdoğan'a karşı sertleşen CHP...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu