kapat
   
14 Mart 2007 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Ülke zenginleştikçe vatandaşlar nasıl yoksullaşır...

Bir ülkenin ekonomik büyümesiyle o ülke vatandaşlarının refahı arasında ilişki var mıdır? Kişi başına düşen ulusal gelir payının artması, aslında bir aldatmaca mıdır? Üretim ve tüketim rakamları büyüdükçe, o ülke halkı daha mı yoksullaşır? Bir ülkenin bankalarının, taşınmazlarının, şirketlerinin yabancılar tarafından satın alınması, o ülkenin içinin boşaltıldığı anlamına mı gelir?
Bu sorulara bakıp da " Bunlar şaşırtmaca sorular " demeyin sakın. Bilin ki ekonomik büyümeye bu açılardan bakanlar da var.
Önceki gün bu köşede ekonomik büyümeye ilişkin bazı istatistik rakamlar vermiştim. Bazı sayın okurlarımdan gelen birkaç mesajı aktararak, yazının başında sıraladığım soruların nedenlerini kanıtlayayım:
Almanya'dan yazan Sayın Hidayet Tekneci şu gözlemlerini iletmiş bana:
- Sayın Barlas, nasıl oluyor da oluyor diye sormayın, ekonomist değilim. Lakin Almanya'daki gidişatla Türkiye'deki arasında paralellik görüyorum. Zira dün Alman haberlerinde Alman ekonomisinin 2006 sonu ve 2007 başı itibariyle çok iyi olduğunu vs. anlatıyorlar. Aynı şekilde Alman gazeteleri de buna benzer haberlerle dolu. Buna rağmen, açlık sınırında yasayan milyonlarca insan var, işsizlik kulak memesine dayanmış durumda, hayat standardı seviyemiz her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Ben şu anda BASF şirketinde danışman olarak çalışıyorum. Geçtiğimiz haftalarda şirketin 2006 rakamları açıklandı. BASF 55 milyar ciro yaptı ve tarihinin en karlı yılını geride bıraktı. Bu tezatlar içinde gidişata bir anlam vermek mümkün olmuyor. Şimdi Türkiye'de de aynı şeyler yazılıp çiziliyor, birileri yalan mı söylüyor. Halka faydası olmayan ekonomik büyümenin veya iyiye gidişin ne anlamı var? Sizin bildiğiniz, bu tezada cevap verecek bir makam, yetkili, yazar, çizer var mi?

ÜRETİM ALDATMACASI
Sayın Melih Anık da şunları yazmış bana gönderdiği mesajda:
- Üretim diye sunulan rakamlarla hem kendinizi hem de bizi kandırmadan önce, varsa evinizdeki örneğin Arçelik ekmek kızartıcısının nerede yapıldığına bir bakın lütfen. Eminim siz, gelişme kriteri olarak satış rakamlarının da artmakta olduğunu söyleyeceksiniz. Geçmişte tanıdığım bir üretici (ki çok değer verilen bir beyaz eşyada üretim öncüsü idi) evlilik oranlarına bakarak üretim hedeflerini belirlerdi. Yani örnek verdiğiniz ürünlerdeki artış olsa olsa evliliklerin artışını gösterir, bir ülke gelişmesini değil.
Ülke gelişiyor inancınızı desteklemek için başka örnekler bulmanızı öneririm. Bir de doğru analiz yapabilmek için aklınızı ve zekanızı " serbest " bırakmanızı...

TÜKETİM TUZAĞI
Bir mesaj da Sayın Nurdoğan Arkış'tan. Şöyle demiş bu sayın okur da:
- Sayın Barlas, sizin kadar çok okuyan, ama sizin kadar düşünceleri özgür olmayan çok az insan vardır herhalde. Tüketimi sanki modernleşme gibi sunduğunuz bugünkü yazınızda da aynı hissi yaşadım. Bir Batılı gelişme tarzı tutturmuş gidiyorsunuz. Üretimin ve tüketimin dünyaya ne kadar zarar verdiğini görmemeniz çok şaşırtıcı. Sanki bilerek kötüyü ve yanlışı pazarlıyor gibisiniz. " Yabancı sermaye olmadan kalkınamayız " teziniz de ayrı bir cahillik hali. Kalkınma, bir para meselesi değil, bir güven ve özgüven meselesidir. Türkiye son 10 yılda sadece cep telefonu için yaklaşık 20 milyar dolar harcadı. 2005 verilerine göre yastık altı miktarı 100 milyar dolar. Biz IMF'den üç yılda 10 milyar dolar civarında bir para için onurumuzu ve yönetimimizi veriyoruz. Bizde kaynak var ama kullanılmıyor. Çünkü ülkeyi özgüveni olmayan ve dünya görüşü sınırlı adamlar yönetiyor ve ne yazık ki sizler de olumlayıp duruyorsunuz...

BATI BATIYOR MU?
Sayın Arkış şöyle devam etmiş mesajına:
- Siz hangi Batılıdan " Türkiye' nin temel sorunu eğitimdir, eğitim kurumları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır " baskısını gördünüz? Neden Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki muhteşem Köy Enstitüleri hareketini, eğitilmeye gönderilen ressamları, sanatçıları görmüyorsunuz? Neden her konuşmanızda sermayeden söz ediyorsunuz da eğitim kurumlarını düzeltme ve geliştirme zorunluluğundan söz etmiyorsunuz? Yoksa biz mi yanlış biliyoruz; eğitim her şeyin kökeni değil mi? Batı'daki intihar oranlarından, Frankfurt'taki insanların yüzde 70'inin tek kişilik evlerde tek başlarına var olmaya çabaladıklarından, ABD'de okuma yazma bilmeyen lise mezunları oranının dörtte bir olduğundan, Almanya'da 13.5 milyon insanın yoksulluk sınırında olduğundan, A BD'nin sahte para basan tek devlet olmasına karşın her yıl büyüyen bütçe açığından ve çocuk hakları sözleşmesini hala imzalamadığından, Fransa'da gençlerin yüzde 23'ünün işsiz olduğundan... niye bahsetmiyorsunuz? Haa bir de neden Perinçek'e sahip çıkmıyorsunuz? Selamlar. Biraz daha farklı cephelerden de bakın lütfen.
Evet... Bu toplumda bu görüşler de var. Yani siyaset en zor meslek. Bir ortak görüşe kitleleri inandırıp onların desteğini almak, gerçekten çok kolay değil.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Türkiye gelişiyor" demek kimlerin işine yarıyor?   / 13-03-2007
 Erdoğan'ı Özal ve Demirel'le değil Bayar'la karşılaştırmalıyız   / 12-03-2007
 Fanatikler sadece kavga eder...   / 11-03-2007
 "Dünyadaki bütün muhalif gazeteciler alçaktır..."   / 10-03-2007
 Zorlu'nun aldığı arsa dört Boğaz Köprüsü ediyor...   / 09-03-2007
 Yaşanan tarihi yazmak zordur   / 08-03-2007
 Fanatik partizanlığı siyasetçilere bırakmalıyız   / 07-03-2007
 Muhalefet krizi tarihi yanılgının sonucudur   / 06-03-2007
 AB'nin ortak tarihine karşı Türk ortak tarihi...   / 05-03-2007
 Körlerle sağırlar birbirini ağırlar modeli mi?   / 04-03-2007
ERGUN BABAHAN
Nevruz korkusu
Türkiye yine gerilimli bir çalkantılı...
MEHMET BARLAS
Ülke zenginleştikçe vatandaşlar nasıl yoksullaşır...
Bir...
UMUR TALU
İsmi açıklanmayan askeri yetkililer... (1)
Bir yanlışım...
FATİH ALTAYLI
Mektepli-mektepsiz
Pazar günü evde Galatasaray -...
ERDAL ŞAFAK
Bir tarihçi
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques...
Nükleer çalışmayı Rusya baltaladı
İran ile nükleer proje yürüten Rusya'nın devlet kontrolündeki şirketi...
Ürdün emlak savaşında
Ürdün, İsrail'in Haremüşşerif üzerindeki hâkimiyetini...
Mektepli olmayanı Başkandan saymaz
Mektepli olmayanı Başkandan saymaz
G.Saray'daki "liseli-liseli değil" tartışmasını eski başkanlara...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu