|
|
|
Ermeni Patriğinden ilginç açıklamalar
Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II, ''Hem Türk, hem Ermeni milliyetçileri iflah olmaz durumdadır ve iki tarafın da öğrenmeleri gereken insanlık dersleri var'' dedi.
Erciyes Üniversitesinin geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği ''Günümüz Penceresinden Türk-Ermeni İlişkilerinin Tarihsel Resmi Konferansı'' kitap haline getirildi. Çırağan Sarayı'nda, konferansın ''Hoşgörü Toplumunda Ermeniler'' adıyla basılan 4 ciltlik kitabının tanıtımında konuşan Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Utaş, bugüne kadar Türk ve Ermeni toplumları arasında, ulusal ve uluslararası alanda sürekli ihtilaf ve husumet noktalarının ön plana çıkarıldığını kaydetti.
Prof. Dr. Utaş, ''Fasit bir daire içerisinde dolaşıp durmaktan başka bir netice sağlamayan yaklaşımlar yerine, Osmanlı toplumundaki birlikte yaşamı, sanatı ve Türk-Ermeni ilişkileri örneği anlatılmalıdır'' dedi.
Konferansta, tarafsız bir zeminde akademik bir yaklaşımla ikili ilişkilerin en geniş boyutuyla ele alındığını dile getiren Prof. Dr. Utaş, konferansta sunulan bildirilerden oluşturulan kitabın iki ülke arasındaki diyalog çabalarına katkı sağlaması dileğinde bulundu.
Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II de geçen yıl kendisinin de katıldığı toplantının Kayseri'de yapılmış olmasının Ermeni toplumu açısından ayrı bir önemi olduğuna işaret ederek, Kayseri'nin Ermeni Kilisesi'nin başladığı yer olduğunu kaydetti.
Mesrob II, Ermeni ve Türk halklarının bir arada olmaları ve birbirleriyle ilişki içinde olmalarının 10 asırdan fazla bir geçmişe sahip olduğunu ifade ederek, ''5. yüzyılda bir Ermeni tarihçi, Kafkasya'da 'Haylanturk' adlı bir kavimden bahseder. Bunlar Türklerdir ve o tarihten itibaren Türkler ile Ermeniler arasında önemli alışverişler olmuştur, bu uzun tarihinde kanlı olaylar da çok azdır'' dedi.
''GERÇEKTEN DOĞDUĞUM ÜLKEDE MİYİM?''
Bugün gelinen noktada ise sürekli olarak Osmanlı'nın son döneminde yaşananların öne çıkarıldığını belirten Mesrob II, şöyle devam etti: ''Biz de bu konuda hep şunu ifade ediyoruz; gerçekten de hem Türk, hem de Ermeni milliyetçileri iflah olmaz durumdadır ve iki tarafın da gerçekten öğrenmeleri gereken insanlık dersleri vardır. Buraya gelirken Beşiktaş'ta bir pankart gördüm. 'Gel, gel, ne olursan ol yine gel'... Hazreti Mevlana'nın sözü... Bugün o ortamdan ne kadar uzak olduğumuzu düşündüm bir an.Özellikle Hrant Dink suikastinden sonra benim toplumum, Türkiye'de gerçekten de çok tedirgin bir döneme girdi. Değişik kurum ve kuruluşlara bir biri ardına gelen garip ziyaretler, gazetelerimizden birine, sonra başka bir gazetemize... Geçen hafta da Hrant Dink'in 40. ölüm gününde kilise bahçesinde tabanca sıkılması ve gerek patrikhanemize, gerekse diğer kurumlarımıza tehditlerin devam etmesi...Bunlar geçekten de bana şunu düşündürüyor, acaba ben gerçekten doğduğum ülkede miyim? Bazen kendi kendime bunu soruyorum; çünkü biz böyle büyümedik. Benim büyüdüğüm mahallede Türkler, Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar, hepimiz bir arada büyüdük. Bizim çocukluk günlerimiz çok güzel geçti. İstanbul'da İstanbulluluğu paylaştık ve bu gibi aşırı milliyetçi tepkiler bizden çok uzaktaydı.''
Mesrob II, çocukluğundan beri bugünkü durumu hiç yaşamadığını ifade ederek, ''Nedense kendimizi böyle bir ortamda bulduk birden bire. Bunun tabii ki sebepleri vardır, ama her şeyden önce görevimiz Hazreti Mevlana'nın bize gösterdiği yoldan yürümektir. 'Gel, gel ne olursan ol yine gel...' Bizim şiarımızın bu olması gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
PROF. DR. ORTAYLI'NIN KONUŞMASI
Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı da Türk ve Ermeni toplumları arasındaki ilişkilerin uzun bir süre öncesine dayandığı ifade ederek, 1. Dünya Savaşı'nın getirdiği trajik olaylar nedeniyle bugün ayrı taraflara ayrılmış iki halk söz konusu olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Ortaylı, öncelikle Ermeni diasporasına, ''bugün artık bir Ermenistan devletinin varlığı ve sorunların bu devlet üzerinden çözülmesi gerektiğinin'' iyi anlatılması gerektiğini vurgulayarak, diğer yandan da bu işin amatörce ve kuru hislerle değil, akademik bir ciddiyetle ele alınmasının gerektiğini dile getirdi.
İlber Ortaylı, ''40 yıldır üniversitelerimizin birinde bir 'Armenioloji Kürsüsü'nün kurulmasını bekliyoruz. Bir yandan amatörce yaklaşımlar, diğer yandan büyük bir propaganda var ve bu ortamda eşit bir kavga yürütülmüyor. Bu kavgada, Türkiye geride kalıyor. Öne çıkarılması gereken propaganda ve kuru hisler değil, bilim olmalıdır'' diye konuştu.
Erciyes Üniversitesinin bu yolda önemli bir adım attığını ifade eden Prof. Dr. Ortaylı, ileride bu üniversitede bir ''Armenioloji Kürsüsü'' görmek istediklerini de sözlerine ekledi.
AA
|