| |
Biliyor musunuz?
7 Mart 1978'den 1 Temmuz 1983'e kadar Genelkurmay Başkanı, 12 Eylül 1980'den 9 Kasım 1982'ye kadar Devlet Başkanı, 9 Kasım 1982'den 9 Kasım 1989'a kadar Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün ve de devletin tekliğinin en üst düzeyde bekçiliğini üstlenmiş birinin, ülkeyi bölebilecek projeler geliştirmesi düşünülebilir mi? Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin 17'nci Genelkurmay Başkanı ve 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren için düşünüldü. Sadece düşünmekle de kalınmadı; sağdansoldan birçok çevreden "Türkiye'nin temellerine dinamit yerleştirmeye kalkıyor" feryatları, dahası suçlamaları yükseldi. Onun "Türkiye'yi 8 bölgeye bölelim ve bunlara bölge valisi diyelim. Bakarsınız ileride bu eyalet sistemine de dönüşebilir" öneriyle patlak veren polemiğin sağlıklı, mantıklı, sağduyulu, hatta meşru bir zemine oturmasına katkı için, hiç değilse bazı temel bilgileri hatırlatmakta yarar görüyoruz. - "Türkiye'nin artık bir merkezden yönetilmesi zorlaştı" diyen Evren'in girişimiyle hazırlanan ve 4 Ekim 1983'te Resmi Gazete'de yayınlanan Türkiye'nin 8 bölge valiliğine ayrılmasına ilişkin kararnamede öngörülen "Merkezden bölgelere yetki devri" nin 2 yıl sonra, 15 Ekim 1985'te Avrupa Konseyi'nde "Şart" (Sözleşme) olarak kabul edildiğini biliyor musunuz? - Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı adını taşıyan bu sözleşmeyi Türkiye'nin 1988'de imzaladığını, 1991'de 3723 sayılı yasayla TBMM tarafından temel hükümlerinin hemen tümünün (11 maddenin 10'u) uygun görüldüğünü, 1992'de 92/3398 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylandığını, 3 Ekim 1992'de Resmi Gazete'de yayınlandığını ve 1 Nisan 1993'te yürürlüğe girdiğini biliyor musunuz? - Türkiye'nin kabul ettiği maddeler arasında merkezi hükümetin yetkilerinin önemli bölümünün özerk yerel yönetimlere devredilmesi, o yönetimlerin meclisleri ve yürütme organlarının bulunması, kaynak yaratmak için vergi koyabilmeleri gibi hükümler bulunduğunu biliyor musunuz?
Brüksel'deki özel temsilcilikler - AB'nin merkezi Brüksel'de Almanya Federal Cumhuriyeti'nin yanı sıra Bavyera eyelet yönetiminin ayrı bir temsilciliği bulunduğunu biliyor musunuz? - AB'de Maastricht Anlaşması uyarınca Bölgeler Komitesi'nin görev yaptığını, Birliğin bölgesel politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında bu organın birinci derecede etkili olduğunu biliyor musunuz? - AB hukukunun bölge yönetimlerine komşu ülkelerde yatırım yapmalarına (örneğin İspanya'daki Bask, Katalan özerk yönetimlerinin Fransa'da okul açmaları gibi) izin verecek kadar geniş haklar tanıdığını biliyor musunuz? - İspanya'nın 17 özerk bölgeyle AB Bakanlar Konseyi'nde temsil edilmelerine imkan sağlayan bir anlaşma imzaladığını biliyor musunuz? - Yine Brüksel'de birçok bölge yönetiminin lobi ve projelerine kaynak sağlamak amacıyla özel temsilcilikler açtığını, AB organlarının bu büroları teşvik ettiğini ve üye devletlerin resmi temsilcilikleriyle eşit muamele ettiğini biliyor musunuz? - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin de projelerine AB fonlarından daha çok pay almasını yardımcı olacak lobi çalışmaları için Brüksel'de bir irtibat bürosu açmayı düşündüğünü biliyor musunuz? Korkmayın; ne Evren'in projesi böler Türkiye'yi, ne de AB. Korkmayın ve şu gerçeği gözönüne alın: Çağımız "Doğrudan demokrasi" çağı. Onun da yolu adem-i merkeziyetten, merkezi yönetimlerin yetki devrinden geçiyor. Hepsi bu...
|