kapat
   
26 Şubat 2007 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
SMS:
UT yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

İçim döküldü!

Rahmetli büyük dedem gazeteciydi, yazardı. Rahmetli dedem de öyle. Cumhuriyet devrinin ilk matbuat umum müdürlükleri, Çankaya'da daha sonra Latife Hanım'a kızıp (orada bile boyun eğmeyip) bıraktığı görevi ile hep sürdürdüğü öğretmenlik de cabası.
Rahmetli babam da gazeteciydi, radyoda da maç anlatırdı. Rahmetli halam da gazeteciydi. TRT'ciler özellikle hatırlar.
Bu insanlar, Osmanlı'da ilk gazeteler çıktığından beri, Namık Kemal sürgüne giderken gazetesini büyük dedeme emanet ettiğinden beri, Serveti Fünun doğduğundan beri...
Hep matbuatla, gazeteyle, yazıyla haşir neşirdi; genimiz, kanımız çekti herhalde.



Büyük dedem varlıklı imiş.
Dedem öyle bir ortamda büyümüş. Kardeşlerinin ölümünü de orada görmüş.
Ben, Bağlarbaşı'nda kiralık bir dairede doğdum.
Ben orada doğmadan hemen önce dedem otel odasında kalırmış; öyle ölmüştü.
Dedeler yoktu; onlardan kalan bir şey de yoktu.
Bana gelene kadar, bu insanlar, yazı, gazetecilik hayatlarında bir şey kazanmamış, tam tersine, belki biraz da umursamayarak, savurarak, var olanı da kaybetmişlerdi.
Ne ki, bilenler biliyor, hiç boyun eğmemişlerdi. Osmanlı'da da, Cumhuriyet'te de. Tek partide de, çok partide de.
İsimleri ve onurları ile meslekleri, bir de her kuşak talebelik, muallimlik yaptıkları mektepte öğrencilik bize miras kalmıştı, nasip olmuştu.
Gazeteci babam öldüğünde 6 yaşımdaydım; çalıştığı yılların çoğu sigortada görünmediği için, zar zor bir dul ve yetim maaşı bağlanmıştı.
"Dul" unki kiraya gidiyor, "yetim" inki ise şükür yetiyordu.
Neyse ki, babamın ölmeden son rüyası, "Basınköy gazeteci kooperatifi" bitiyordu.
Babam ona, o babama yetişemediyse de daire(miz) bize çok büyük, sobalı odası sımsıcak gelmişti.
Annem memuriyete döndü; leyli meccaniydim filan.
Basınköy'de çoluk çocuk tanıdığım, kimi artık aramızda olmayan, kimi yaşlanan, kimi ise çocukken şimdi büyük gazeteci olan meslektaşların hiçbirinde büyük bir servet görmedim.
Durumu daha iyileşenler oluyordu elbette. Bir kısmı taşınıyordu o zaman.
Bizim de daha iyileşmişti. Yıllar geçmişti.



Meslekte 30'uncu yılıma yaklaşıyorum.
Lise çağından beri çalışırım; Kuşadası'nda kuyumcu, şucu bucu yanında; 18'imdeki ilk sigortalı işim kiralık oto şirketinde şoförlük, üniversitedeyken sendikacılık, belediyecilik, Anadolu'nun dört yanı vesaire; 30 seneyi geçmiş zaten.
İyi bir liseden, iyi bir üniversiteden diploma. Nasıl deniyor; "iki yabancı dil"!
Muhabirlik, 25'imde servis şefliği, 29'umda yazı işleri müdürlüğü, 35'imde genel yayın yönetmenliği ve onu bıraktıktan sonra yıllardır Dipsiz Kuyu. 6, 7 yıl üniversitede dersler.
Günaydın, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Söz, Hürriyet, yine Milliyet, Star, Sabah.
Ve çok şükür, işsiz kaldığım da oldu ama, bu meslek bana Türkiye koşulları üstünde ücret ve imkan sağladı. Manevi hazzı müthişti zaten; maddi açıdan da fazlasıyla şükrettim.
Çok şükür ki hiç ezilmedim; kendimi ezdirmedim, umarım kimseyi de açıkça ezmemişimdir.
Ama, ne bir şey başıyken, ne bir yerden bir yere giderken "64 bin dolar aylık 'ücret', 3 milyon dolar transfer" gördüm.
Ne kendim gördüm, ne bir başkasına verildiği yerde yönetici oldum.
Bunlar çok anormal rakamlardı. Çok çok anormal. Çok çok mal.



Ve bu paralarla normal şeylerin olması, normal gazetecilik yapılması imkansızdı.
Medyaya patron olarak adım attıklarında, çok değerli gazetecilerle "iş arkadaşı" olan sermayedarların bir kısmı da, bu kadarını bilmezdi bir zamanlar.
Sonra;
Baktılar ki, bu tür adamlar da "bir nevi sermaye" dir; bastırdılar parayı, buldular karayı.
Medya kuruluşu satın alırken; sarı gazeteci yapıp patron boyası, fırçası olarak kullanmak üzere "adam da aldılar".
Ekmekler biraz böyle bozuldu.
Yazı işleri, yani mutfaklar da. Tabii size çıkan yemekler de. Bu paralar hiçbir yazının, hiçbir gazetecilik faaliyeti ve becerisinin, hiçbir medya yöneticiliğinin karşılığı olamaz. Bunlar karşılıksız, bunlar kalp, bunlar kalpsiz paralardır!
Tetikçilik, fedailik, yardakçılık, iş takipçiliği, yalakalık, aracılık, altta kalanı ezmecilik, paravanlık, iktidarlarla, iş dünyasıyla, reklamcıyla ense tokat yahut tekme tokat pozisyonlar için verilen paralardır.
Patronların bu tür adamlar marifetiyle, çalışanları, gazeteciliği, demokrasiyi; hatta kendilerini, piyasacıklarını, rejimciklerini de zehirlemesidir.
"Emeğe saygı" duyacaksanız; hakiki emekçiler, az vasıflısı, çok vasıflısı, ama namuslusu yeterince vardır hepinizin oralarda!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dikkatli bak, belki de kafesini içinde taşıyorsundur!   / 25-02-2007
 Konuşuyorlar işte!   / 23-02-2007
 Al sana 'Mort'gage!   / 22-02-2007
 Tanin ile Tan   / 21-02-2007
 Fikir ile zikir   / 20-02-2007
 Ters fikir!   / 19-02-2007
 Görülmüştür!   / 18-02-2007
 Futboldan faşizme ya da tam tersi   / 16-02-2007
 Şöyle bir şey oluyor!   / 15-02-2007
 Hangisi vahim!   / 14-02-2007
ERGUN BABAHAN
İktidar
İktidar istediğini yapma gücüdür ama sahip...
MEHMET BARLAS
Yanak da okşanabilir kulak da çekilebilir...
Bu...
UMUR TALU
İçim döküldü!
Rahmetli büyük dedem gazeteciydi, yazardı.
ERDAL ŞAFAK
Yüzleşmek
ABD' de Virginia eyalet...
Ordu kazan kaldırdı
Nükleer programından vazgeçmeyen İran ile ABD arasındaki gerginlik...
'Savaşa hayır' diyen yüz bin eylemci adayı inletti
İngiltere'nin başkenti Londra ve İskoçya'nın Glasgow kentinde önceki...
100'üne gözüne bulaştırdı
100'üne gözüne bulaştırdı
G.Saray evinde 2 puan yitirmiş, Beşiktaş kaybetmiş... Fenerbahçe...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu