kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Bir imza ile yuva hiç kurtulur mu?'
'Bir imza ile yuva hiç kurtulur mu?'
'Zenginler Türkçe pop dinliyor'
New York'ta bir gün

'Bir imza ile yuva hiç kurtulur mu?'

New York'taki gece klübü Nublu'yu İstanbul'a taşıyan saksofon ustası İlhan Erşahin ile New York-İstanbul arasında geçen hayatını, kızı Tasmin'i ve inanmadığı evlilik kurumunu konuştuk.

Müzik, müzik ve yine müzik... İlhan Erşahin'in hayatını en iyi bu cümle anlatıyor. 1965 yılında İsveç'te dünyaya gelmiş Erşahin. Babası Türk, annesi İsveçli. Çok erken değil aslında, 16 yaşında başlamış onun müzik macerası. Şimdilerde caz ustası olduğuna bakmayın, o günlerde en büyük zevki Erkin Koray, Okay Temiz, Orhan Gencebay hatta Zeki Müren dinlemekmiş. Müzik kulağının çok iyi olduğunu söyleyen Erşahin, 16 yaşında kendisine bir saksafon almış. Ders almaya gerek duymadan, kendi kendine çalmaya başlamış. Bu tutkuyu profesyonelliğe dönüştürmek içinse 20 yaşında New York'un yolunu tutmuş. İki yıl orada müzik okuduktan sonra İtalyan usta Joe Lavano ve Jeff Williams gibi dünyaca ünlü isimlerle aynı sahneyi paylaşmış. Türkiye ise önceleri onun yaz tatillerini geçirdiği yermiş. Ama bir Bodrum tatili sırasında gittiği caz kulübünde sahneye çıkınca, ülkemizde de tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış. New York'ta Nublu adında bir gece kulübü olan Erşahin, oradaki müzik anlayışını İstanbul Beyoğlu'nda açılan Ghetto'ya taşıdı. Kulübün açılış gecesinde sahneye çıkan sanatçıyla müzik, İstanbul-New York arasında geçen hayatı ve "Her şeyim," dediği kızını konuştuk.

-
"Hayatım müzik yaparak ve müzik dinleyerek geçiyor," diyorsunuz. Nasıl başladı bu müzik sevdası?
- Sanırım başlamadı, hep vardı. Müzikle doğdum ben. En büyük hobim, en büyük eğlencem müzikti. Öyle küçük yaşlarda elime bir enstrüman alıp, konservatuara gitmedim. Ama kulağımın çok iyi olduğunu biliyordum. 16 yaşında da kendime bir saksofon aldım. İlk başlarda ders alma gereği duymadım. Dinlediğim şarkıyı çalabiliyordum.

'ZEKİ MÜREN DİNLERDİM'

- 20 yaşında da New York'un yolunu tuttunuz. Gidiş amacınız sadece müzik miydi?
- Evet, New York inanılmaz bir şehir. Çok kozmopolit. Dünyanın kalbi orada atıyor. Çok çeşitli bir müzik var orada. Ben de bunun bir parçası olmak için Berklee Müzik Okulu'na gittim. Yaklaşık iki yıl takıldım sonra bıraktım ve kulüplerde sahneye çıkmaya başladım.

- Bu arada Türkiye'ye gelip gidiyor muydunuz?
- Tabii, yazları tatilimi genellikle burada geçiriyordum. Zaten Türkçe'yi de bu sayede öğrendim.

- Türkçe müziği sever miydiniz peki, kimleri dinlerdiniz?
- Ben daha çok 60'lı ve 70'li yılların parçalarını dinlemeyi seviyorum. Erkin Koray, Okay Temiz, Ajda Pekkan, Zeki Müren ve Orhan Gencebay'ın eski şarkılarına bayılıyorum. Ama yeni çıkan Türkçe pop şarkıları bir türlü kulağım kabullenmedi, pek alışamadım doğrusu.

'AMAÇ KEYİF VERMEK'

- New York'ta Nublu isminde bir gece kulübünüz var. İstanbul'da da Ghetto'yu açtınız. İkisini biraz kıyaslar mısınız?
- Nublu çok ilginç konsepti olan bir yer. Biliyor musunuz, biz Nublu'nun reklamını bile yapmıyoruz. Sadece bilenler geliyor. Underground bir yer. Ama sadece caz yok, dans müziği, rock hatta R&B çalıyor. Bazen de ben DJ'lik yapıyorum ve Türkçe müzik çalıyorum. Gelen tepkiler çok hoş, çok samimi bir atmosfer var orada. Ghetto'yu da genç, yaşlı, talebe, kısacası iyi müzik dinlemek isteyen herkes gelsin diye açtık. Yeri gelince eski bir Türkçe şarkı, yeri gelince rock, yeri gelince de caz çalacak. Burada da amaç insanlara keyif vermek.

'HIZLI YAŞIYORUM'

- Artık burada da bir kulüp açtığınıza göre sık sık gidip geleceksiniz herhalde.
- Aslında bu kulübü ben açmadım. Bana üç hafta önce Erol Kaynar'dan ortaklık teklifi geldi. Ben daha çok sahneye çıkacağım ve yurtdışından gruplar getireceğim. Tabii çok sık Türkiye'ye gidip geleceğim bu arada.

- Hayatınız yollarda geçecek anlaşılan.
- Ben bir müzisyenim. Ve bizim hayatımızın bir parçası bu. Alıştım artık sabah bir ülkede uyanıp, akşam başka bir ülkede uyumaya. Müzisyenlerin kaderi bu.

- Müzisyenlerin, özellikle de cazcıların daha marjinal bir yaşantısı oluyor sanırım.
- Benim hayatımda her şey var. Hız da tempo da. Ama sakin tarafları da var. O olmazsa yaşayamazsınız zaten. Bir denge mutlaka olmalı. Sabahlara kadar kulüpte çalıyor, evde kızımla huzur buluyorum.

BURCU ALDİNÇ

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Korsan gemisinden Mauritius'a giden yol
 Gündüz butik, gece bar
 Erkek melekler 'acil' bekleniyor
 'Outletten jean alınmaz'
 Banyoya da tasarım şart
 Doğan Kardeş kitapları sergileniyor
 Kırmızı gülün boyu uzadı
 'Ben sanat yapıyorum ve sanat giyilmez'
 Yeni internet starı Sandi Thom
 Padok kızları ve MotoGP 2007
 Çin'deki kürk vahşetine dev protesto
 Grafitiler duvardan kıyafetlere taşındı
 New York'ta zaman yolculuğu
 Erkeksi
 Neler erkeklere oluyor?
 'Moda çevresi eşcinsel dolu'
 Kalpleri sokakta atan ünlüler
 Hayvan hakları için ne dediler?
 Sömestr tatili bitmeden ne yapmalı?
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
REFİK DURBAŞ
Şiir gemisi 'korsan'a yelken açtı!
Bu köşede, 27...
METİN KALKAVAN
'Beyazperde'nin unutulmaz...
Berlin 2007: Tarihe veya insan ruhuna doğru yolculuklar...
Berlin 2007: Tarihe veya insan ruhuna doğru yolculuklar...
Bu yıl Berlin Film Festivali'ndeki filmler iki kategoride...
Manzara karın doyurur mu?
Doğatepe'de Fatih Köprüsü bütün görkemiyle ayaklarınızın altında.
New York'ta olmak ya da olmamak
New York Moda Haftası tüm hızıyla geldi, geçti. Moda, defilelerden sokaklara,...
Her şey çanta için
Bir dönem sadece kıyafet tamamlayıcısı olan çantalar, bugün statü ve para...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.