kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kahvaltı bahane aşk şahane
Kahvaltı bahane aşk şahane
'Urfa'dan da talep var'
Ortamın vazgeçilmezi

Kahvaltı bahane aşk şahane

Geçtiğimiz hafta düzenlenen çöpçatan kahvaltısına ilgi büyüktü. Kadınların geliş amaçlarını rahatlıkla söylediği organizasyonda erkekler daha çekingendi.

21. yüzyıl insanı, ihtiyacı olan hemen her teknolojiye sahip. Bir tıkla dünyanın bir ucundaki gelişmelerden haberdar olabiliyor, internet ya da telefondan istediği yemeği sipariş edebiliyor ya da sinema keyfini evde yaşayabiliyor. O zaman aslında son derece mutlu, huzurlu bir yaşam sürmesi gerekmiyor mu? Ama işte hiç de öyle olmuyor. Günümüz insanı mutluluğu bir türlü yakalayamıyor. Bunun nedeni de tüm bunları kendisiyle paylaşacak birini bulmanın artık her zamankinden daha zor olması. Hal böyle olunca da, son yıllarda artık insanlar ideal partnerlerini farklı yollarla aramaya başladı. İnternet burada da insanoğlunun imdadına yetişti. Bugün binlerce kişi sevgilisini, eşini internette yaptığı sohbetlerle buluyor. "Birinden etkilenmem için onu kanlı canlı karşımda görmem, aramızda çekim olup olmadığını anlamam gerekiyor," diyenler ise tercihini çöpçatan toplantılardan yana kullanıyor.

ÖNYARGILAR
YIKILIYOR

İşte geçtiğimiz pazar ben de, kahvaltı olarak düzenlenen bu çöpçatan toplantılardan birindeydim. Tabii gazeteci kimliğimi saklayıp, bir katılımcı gibi gözükmeyi tercih ettim. Taksim Hill Hotel'in içindeki Oda Cafe'de, www.hayatseninle.com adlı internet sitesinin düzenlediği kahvaltıya giderken bazı önyargılarım olduğunu itiraf etmeliyim. Her ne kadar internet sitesinde iş sahibi, 45 yaşını geçmemiş, son derece düzgün katılımcılar vaat edilmiş olsa da insan ister istemez 'İyi de bu kadar düzgün bir profilin çöpçatana niye ihtiyacı olsun ki?' diye düşünmekten kendini alamıyor. Oda Cafe'nin yolunu tutarken tek derdi sevgili ya da eş bulmak olan, yalnızlığın getirdiği mutsuzluk yüzlerine yansımış 15-20 kişilik bir grupla karşılaşacağımı sanıyordum. Kafeye yanlış yerden giriş yaptığım için, 'çöpçatan kahvaltı'nın nerede olduğunu sorduğum garsonun yüzünde oluşan müstehzi gülüşe aldırmadım ama sonunda doğru yere ulaştığımda ilk şaşkınlığımı yaşadım. Nasıl yani, bu insanların hepsi çöpçatan brunch'a mı gelmişti? İyi de üst yaş sınırı 45 değil miydi? Eeee bunlar hiç de kendilerinden umut kesilmiş kız ve erkek kurularına benzemiyordu!

SIK SIK YER DEĞİŞTİRİLİYOR
Öncelikle fark ettim ki kahvaltıya zannettiğim gibi 15-20 kişi gelmemişti. Karşımda dört beş kişi halinde masalara yerleşmiş 70 civarında, hemen hemen eşit oranda kadınlı erkekli bir grup duruyordu. İlk işim katılımcılara şöyle bir göz atmak oldu. Fark ettim ki arada yaşları 55-60 civarında olan birkaç erkek katılımcı da vardı. "Demek ki onların da gönül yaşı 45'in altında!" diye düşünerek organizasyonu yapan Aslı Atasoy'u buldum. Yeni gelen katılımcıları değişik masalara yönlendiren Atasoy, beni de üç bayan, bir erkeğin oturduğu dört kişilik bir masaya götürdü. Tabii ben gelince bayan katılımcılardan biri masadan kalkmak zorunda kaldı. Çünkü burada kural böyle işliyor. Daha çok insan tanıyabilsinler diye katılımcıların yerleri sık sık değiştiriliyor. Ben masadaki yerimi aldığımda sohbet çoktan koyulaşmıştı. İyi de erkeklerin daha çok konuşup, kızları etkilemesi gerekmiyor muydu? O zaman son derece düzgün bir insan olduğu her halinden belli olan, Türkiye'nin en büyük şirketlerinden birinde çalışan, 30'larını henüz yarılamış gibi gözüken Ş. niye sus pus oturuyordu? Tam yanımda oturan ve çöpçatan kahvaltıya ikinci kez katılan, belki de ortamın en şeker ve rahat bayanlarından olan bankacı A. bile onu çok rahatlatmışa benzemiyordu. 'Herhalde çekingen biri,' diye düşündüm ama kendisi kalkıp yerine diğer erkek katılımcılar oturdukça fark ettim ki buraya gelen erkeklerin hemen hepsi çok çekingen. Bayan katılımcılar ise aksine daha rahat ve konuşkan. Örneğin A. açık açık bir erkek arkadaş bulmak için buraya geldiğini söylerken, 31 yaşındaki erkek katılımcı Y., utana sıkıla 'sadece meraktan' geldiğini anlatmaya çalışıyordu. Bu gerekçeyi, yani 'sadece merak'ı daha birçok kez duyacaktık. Ondan sonra masaya gelen 30 yaşındaki inşaat mühendisi Z. ise birkaç kez, bu ortamda bulunmaktan huzursuz olduğunu değişik şekillerde ifade etme ihtiyacı duydu, ancak o da sonradan 'açıldı'. 'SAKIN

BİZİ AYIRMAYIN!'
Dikkatimi çeken bir başka şey de bayan katılımcıların kahvaltıya tek başına, ancak bazı erkek katılımcıların iki üç kişilik küçük gruplar halinde gelmesi oldu. Medeni cesaret kadınlarda daha mı çok acaba? Yine masaya gelen erkek katılımcılardan, 60'larında gösteren K. ise saçlarını, kızıl kahveye boyamıştı. Son derece kendine güvenli gözüken K., kendisine ikinci bahar yaşatacak, gençlik aşısı olacak birini arıyor. "Flört de olabilir, evlilik de. Etkilenmem yeterli," diyor. Bu toplantılarda iş çevresini genişlettiğini eklemeyi de ihmal etmiyor. Hemen yan masada oturan 34 yaşındaki erkek katılımcı İ. ise bir yıl içine evlenmezse babasının kendisini mirasından men edeceğini söyleyerek bayan katılımcıların gözünün içine bakıyor. Bu arada içlerinden birinin yeri değiştirilmek istendiği için bir masadaki grup "Sakın bizi ayırmayın!" diyerek uygulamaya karşı çıkıyor. Bir başka masadaki orta yaşlı bir erkek katılımcı beğendiği bayanı göstererek organizasyonu yapanlardan kendisini onun yanına oturtmalarını istiyor. Yani, özellikle erkeklerin masa masa dolaşmasıyla katılımcılar birbirlerini tanımaya çalışıyor. Sabah 10.30'da başlayıp öğleden sonraya kadar devam eden uzun kahvaltının sonunda genellikle kartvizitler değiştiriliyor, sayıları bir elin parmaklarını geçmese de kafeyi birlikte terk edenler olduğu görülüyor. Aradığını bulamayanlar ise "Bir başka sefere," deyip bir sonraki toplantıyı beklemeye başlıyor.

EYLEM BİLGİÇ

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Neler erkeklere oluyor?
 'Moda çevresi eşcinsel dolu'
 Kalpleri sokakta atan ünlüler
 Sömestr tatili bitmeden ne yapmalı?
 Incubus konseri öncesi hazırlık dersleri
 Bu oyun çok acayip!
 Brit istilası!
 Kokoşka
 Gözleri görmüyor
 Sokaktan kurtarın
 Eski dostunuz bir tık ötededir belki
 Bu serginin ismi yok dişiliğin sembolü var
 Türklerin Barcelona'da fuar çıkartması
 Butik mi Kapalıçarşı mı?
 Tir tir titreyen maymunlar
 Barbi misin magazin güzeli*
 Dördüncü bebek yaşamalı mı?
 Davalık yemek tarifleri
 Rengârenk bakın
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
Temizlik zamanıdır şimdi
Paris'te uğurlu bir...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Akıl beslenir mi?
Gelen elektronik posta sayısı çok...
Kara Kıta'nın bitmeyen trajedisi
Kara Kıta'nın bitmeyen trajedisi
İşte büyük kitleye seslenen o görkemli, adeta baş döndürücü aksiyon...
Şehrin göbeğinde şiddet var!...
Şehrin göbeğinde şiddet var!...
Beyoğlu'nun adım başındaki 'modern bar'larından biri... Buralarda,...
Acı, ekşi, tuzlu ve tatlı bir arada Tayland Mutfağı
Tüm dünya mutfakları birer birer moda olup sıralarını savıyorlar.
Bayatlamayan kurabiyeler
Bursa'da, 1982 yılından beri dayıdan yeğene geçen bir gelenekle...
Mojo Bar'dan Barda'ya transfer
Bu hafta gösterime giren Serdar Akar'ın yeni filmi Barda, ilginç konusunun yanı...
Yalın ve duyarlı dokunuşlar
Resim çalışmalarını 10 yıldır kendi atölyesinde sürdüren ressam İnci Okay'ın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.