|
|
Alayımız hastayız zaten!
* 'Serdar Akar cehenneme çağırsa giderim' demişsiniz. Nedir bu kadar güvendiğiniz onda? N.İ.: Hayranıyım Serdar'ın. Yazıyor bir yandan, bir şeylerle ilgileniyor, bir derdi var yani. O eskiden beri mahallenin abisiydi, mahalleye girmişsen ve birine abi demişsen, onun dediğini yaparsın, o çağırdığı zaman gidersin. Şöyle söyleyeyim, biz çalışırken çoğumuz hastalıklı bir tribe gireriz. Sadece oyuncular değil, setteki herkes bir hastalığın içine girer. 'Ulan biz bunu niye yaptık' diye devamlı sorarsın, eleştirirsin. Ama Serdar'ın işinde güveniyorsun, düşünmüyorsun. O zaman işine, detaylara daha çok zaman ayırıyorsun.
*
Hikaye ilk teklif edildiğinde, 'tam benlik' dediniz mi? N.İ.: Yok çok demedim, ben soğukkanlıyımdır öyle şeylerde. Ama Serdar'la çalışmak deyince 'oley' dedim tabii senaryoyu bile görmeden...
* Böyle iyi bir 'kötü adam' her oyuncunun hayalidir herhalde... N.İ.: Evet, dişi rol deriz buna. Risklidir ama kötü bir adamı oynamak; çok imkanlı bir rol olduğu için şaşırabilirsin, 'onu da yapayım, bunu da yapayım' diyebilirsin. O zaman da karikatür olma ihtimali, gerçek olmama ihtimali çok yüksek. Ben açıkçası zorlandığımı söyleyebilirim.
* Kötülerin elebaşısı sizsiniz filmde ve o adamın, o psikopatın karakter tahlilini yapsanız, onunla ilgili ne anlatırsınız? Nasıl bir adam o; Nejat'a değil filmdeki adıyla Selim'e soruyorum.. N.İ.: Bizim gibi bence... Herkes hayatında hatalar yapar. S.A.: Suç işlenirken fark edilmez... N.İ.: Arabası olan insanlar da bana çok hasta geliyor. Şu İstanbul trafiğinde araba sahibi olmak çok saçma. Dünyanın kaynakları azalıyor, 35 yıl sonra hamsi yiyemeyeceğiz! Bunları bile bile insanların bir şeyler yapmaması hastalıklı geliyor. Alayımız hastayız zaten, onun için bizden biri dedim.
|