|
|
Düşenin dostu değil karizması olmaz!
Tamam tamam biliyoruz; düşmez kalkmaz bir Allah! Ama niye hep en süslenmiş halimle yerlerde yuvarlanıyorum, anlamıyorum. Hafızama kazınmış ilk berbat düşüşüm ilk sevgilimle, ilk buluşmamda gerçekleşmişti. Ondan öncesi bahçede top oynarken, körebede ebeden kaçarken falan, sayılmaz yani... Hem çocukken düşmek, eşittir karizmayı çizdirmek değil ki! Neyse, ilk randevumuz! İki dirhem bir çekirdek giyinmişim, kuaförde üç saatte, beş ayrı fön çektirmişim, ablamın gardırobundan yeni bluzunu aşırmışım. Annemin karşısına geçip gözlerimi devirmiş izni koparmışım.
MECBUREN GÜLECEKSİN Offf çekilir zahmet değilmiş! Bugünkü aklım olsa yatağıma kurulup dizilerimi izlemeyi tercih ederim valla. Neyse devam, çocuk gelir, arabaya binilir. Havam bin beş yüzdür. Saçları sağdan sola atmalar, elimi tutmak isteyince üçe kadar sayıp eli geri çekmeler falan (Naz olayı). Tam restoranın önüne geldik, arabayı park edeceğiz. Çocuk bana bir şeyler anlatıyor, ben de kahkahalarla dinliyorum. (Bu da cilve olayı!) Kapımı açtım, adımımı attım ve küüt! karanlıklardayım. Çocuk sesleniyor "Ayşeee nerdesiiin?" Sizin süslü Ayşe en kısık sesiyle cevap veriyor; "Çukura düştüüüüümmm..." Sen, benim kapının yanı çukur ol, ben de düşüver. Sonra o kadar çok düşüş maceram oldu ki, düşmek beni utandırmaz oldu. En sonuncusu da dün sabah yaşandı. Giymem giymem, etek giyesim tuttu. Küpesi, kolyesi, ruju derken iki dirhem bir çekirdek evden çıktım. Taksiye bindim, gazetenin yan sokağında indim, iniş o iniş sayın okuyucu. Yokuş aşağı kartopu gibi yuvarlanıp, bacakları havaya dikerek son buldum. Sağ elimin içi patladı, dizlerim çürüdü, kafayı çaktım! Başım durmadan ağrıyor.
BUSH UÇTUUUU! En kötüsü, ne kadar takmasam da düşünce karizma fena dağılıyor. Kafa gözü yarmanın, kolu bacağı çarpmanın acısını geçtim, düşme anıyla ruhunuzda kopan o tarifsiz aşağılanma fırtınası yok mu... Artık mecburen gülecek, kendinle dalga geçer süsü vereceksin. Yeter ki biri görmesin! Ben günde üç öğün düşmeye razıyım. O derece yani... Hele statü sahibi kişilerin yerleri öpüvermesi en komiği. Aziz Yıldırım düşse katıla katıla gülmez miyiz şimdi? Misal yandaki fotoda bakınız baş belası, ambalaj hatası Amerikan Başkanı Bush! Nasıl da uçuyor. İçinizden şu sahneyi çerçeveletip asmak gelmiyor mu? Oooh canımıza değsin! Düşmenin, garibin yüreğine öyle bir su serpme durumu da var hani. Sonra düşmek demişken, Süleyman Demirel de aklımdan çıkmıyor tabii. Adam kürsülere sığmak bilmemişti. Panter model Naomi Campbell de Vivienne Westwood'un defilesinde dev platformlarla yürürken kule gibi devrilmişti. Kıskanç kadın kısmı gülme krizine girmişti. Demem o ki; bastığınız yeri toprak deyip geçmeyin, havanızı söndürmeyin! Sonra çok acıyoooooo...
|