kapat
   
24 Ocak 2007 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bahçeli ağır konuştu
Şehit kardeşinden "Hepimiz Ermeniyiz" pankartına tepki

Bahçeli ağır konuştu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'de cereyan eden her olaydan sonra devleti peşinen suçlu ilan etmenin ve devlete güven duygusunu yıpratmaya yönelik bir linç kampanyası başlatmanın çok tehlikeli bir alışkanlık haline geldiğini söyledi.

Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin iç ve dış tahriklere karşı savunmasız bırakıldığını, sorunlu bir ülke ve toplum haline getirilmek istendiğini, gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin de siyasi kargaşa yaratmayı amaçlayan senaryoların biri olduğunu ifade etti.

Yaşanan
süreçte, gerçeklerle yalanların birbirine karıştığını, akıl ve haya
sınırlarını aşan tahrik ve suçlamalarla oluşturulan psikolojik baskı ortamının siyasi pazarlama amacıyla kullanıldığını, duygusal ve insani tepkilerin Türkiye'nin milli değerlerini ve hassasiyetlerin karalamak için acımasızca istismar edildiğini kaydeden Bahçeli, Türkiye'nin toplumsal sinir uçlarını tahrip ederek bir kaos ortamı yaratma hevesinde olan kin, nefret ve husumet tacirlerinin demokrat maskesi altında resmi geçit yaptığını savundu. Bahçeli, Türkiye'nin çok tehlikeli ve karanlık bir dönemden geçtiğini ifade etti.

''Ermeni asıllı bir vatandaşımızı hedef alan insanlık dışı cinayet
Türkiye'yi derinden sarsmıştır'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şurası bir gerçektir ki, Türkiye hem bu alçakça işlenen cinayetten hem de bundan sonra oluşturulan psikolojik terör ve tahrik ortamından gereken dersi çıkarmak durumundadır.

Türkiye'yi uluslararası planda mahkum etmek için tetikte bekleyen mihraklara yeni bir istismar imkanı kazazdırılmıştır. Son günlerde sahneye konulan ve ilk provası yapılan oyunlar, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi hedef alacak tahrik ve husumet kampanyalarının somut işaretlerini de ortaya koymuştur. Türkiye'yi büyük risklerle dolu mayınlı bir yol beklemektedir.

AGOS gazetesi genel yayın yönetmeninin katledilmesi, her şeyden önce insan olma onurunu kaybetmemiş olan herkesin lanetleyeceği menfur bir cinayettir. Bunun vicdanlarda ve yüreklerde doğurduğu infial, bu sınırlar içinde kaldığı sürece, tabiatıyla insani ve ahlaki bir tepki olarak görülecektir.''

Bu suikastın, varsa siyasi bağlantılarını, azmettirenlerini, yardım ve
yataklık yapanları ve örgüt ilişkilerini ortaya çıkarmanın devletin görevi
olduğuna işaret eden Bahçeli, bunun ahlaki bir vecibe olduğunu vurguladı.

DEVLETİ SUÇLU İLAN ETMEK

''Kaderini ve geleceğini, Türk milletinin kaderine ve geleceğine bağlamış
olan'' Türk vatandaşı gayrimüslim azınlık mensupların, Türk toplumunun eşit hak ve sorumluluklara sahip onurlu bireyleri olduğunu belirten Bahçeli, bunlara sırf etnik kökenleri nedeniyle yabancı nazarıyla bakmak ve dışlamanın, Türk milliyetçiliğinin vatan ahlakı anlayışıyla bağdaşmayacağını söyledi.

''Bu anlamda, Türk milletini ve milliyetçilik duygularını aşağılayarak,
azınlık istismarı siyaseti yapanların bu gerçekleri çok iyi anlamaları gerekir'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'de cereyan eden her olaydan sonra devleti peşinen suçlu ilan etmek ve devlete güven duygusunu yıpratmaya yönelik bir linç kampanyası başlatmak, çok tehlikeli bir alışkanlık haline gelmiştir.Bu senaryo son olayda da aynen sahnelenmiştir. Saldırının hemen akabinde devleti peşinen mahkum eden komplo teorileri piyasaya sürülmüş ve idrak ve insaf sahibi herkesi derin bir endişeye sevk eden gelişmeler yaşanmıştır. Cinayetten hemen sonra ellerinde seyyar hedef tahtaları ve siyah bayraklarla sokaklara dökülen gruplar, saldırının failini hemen bulmuşlar ve 'katil devlet, hesap verecek', 'işte devlet, işte soykırım' haykırışlarıyla devleti suçlu ilan etmişlerdir.

Bunu takiben, televizyon ekranlarında ve gazete sütunlarında, bu sıfatı
eğreti bir etiket gibi yakalarına iliştiren bir grubun öncülüğünde sözde aydınlar ve düşünürler mahkemeleri kurulmuştur. Bu zeminlerde, hiçbir ahlaki sınır tanımadan çok geniş bir suçlu profili çizilmiş ve peşinen verilen mahkumiyet kararının sütunlarda ve ekranlarda infazı için harekete geçilmiştir.''

Söz konusu kişilerin, ''polis, savcı, hakim ve infaz memuru yetkilerini,
kendileri için doğal bir hak olarak gördüğünü'' ifade eden Bahçeli, söz konusu sloganlarla, Türk yargısının, Türklüğe hakaret fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin ve Türk milliyetçiliğinin ''Sefil bir tetikçiyle özdeşleştirilerek bu cinayetin arkasındaki azmettiriciler olarak suçlu ilan edildiğini'' söyledi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bütün bunlardan da önemlisi, bu olayı siyasi amaçları için kullanmak
zilletine düşen bazı çevreler, ezik ve suçlu bir Türk toplumu portresi çizmek için birbirleriyle melanet yarışına girmişlerdir.Bu maksatlı linç ve karalama kampanyasının bütün aşamalarında altında toplandıkları slogan da, ne gariptir ki 'Hepimiz Ermeniyiz' sloganı olmuştur. Bu sloganın duygusal bir ortamda, bireysel düzeyde bir dayanışma ifadesi olarak görülmesi belki mümkündür. Ancak, bu sloganın Türkiye'nin kabuk değiştirdiğinin göstergesi olduğunu söyleyen çevreler için bunun ne anlam taşıdığını herkes kendi vicdanında takdir edecektir.

Türkiye, 1984 yılından bu yana PKK terörü ile mücadelede büyük acılar çekmiş ve sayısız şehitler vermiştir. Şehit cenazelerinde ve taziyelerinde Türk milletinin mensubu olarak hiç görülmeyen bu çevrelerin, şimdi mağdurun etnik mensubiyeti üzerinden slogan geliştirmeleri, izaha muhtaç bir garabettir. Bunun da ötesinde, güvenlik güçleri mensuplarımızı ve masum vatandaşlarımızı alçakça katleden PKK teröristleri için siyasi af çıkarılmasını demokratikleşme adına savunanların da aynı çevreler olması, üzerinde ayrıca durulması gereken bir hastalık semptomudur. ''

''BÖLÜCÜLÜĞE MEŞRU ALAN''


Devlet Bahçeli, son dönemlerde Türk milliyetçiliği sakıncalı fikir olarak
gösterilirken, siyasi bölücülüğün gündemini ilerletecek bir meşru alan oluşturma faaliyetlerinin hız kazandığını savundu.

Bahçeli, şöyle konuştu:''Doğu ve Güneydoğu'da etnik bölücülüğün siyasi odağı olan bir partiye mensup belediyelerde başlatılan çok dilli belediyecilik hizmetleri uygulamaları, Türkiye Barışını Arıyor adı altında PKK'nın siyasallaşma projelerine sahip çıkılan konferanslar, TÜSİAD'ın, siyasi bölücülüğün amaçlarına hizmet edecek 'demokratikleşme raporu' girişimi ve PKK güdümündeki bir siyasi partinin, bu hafta başında Mersin'de yaptığı ve PKK lehine gövde gösterisine dönüşen tahrik mitingi, bu yöndeki meşru alan yaratma çabalarının son örnekleri olmuştur.Türkiye'yi parçalayarak çok milletli ve çok dilli yeni bir ortaklık cumhuriyetine dönüştürmek için sürdürülen bu tahrikler, AKP hükümetinin siyasi himayesi ve hoşgörüsü altında çok tehlikeli boyutlara taşınmıştır.''

TÜSİAD'IN RAPORU

Bahçeli, TÜSİAD'ın ''PKK'nın siyasallaşma projelerine sahip çıktığını'' öne
sürdü.TÜSİAD'ın parti kurarak görüşleriyle milletin önüne çıkması gerektiğini savunan Bahçeli, şöyle konuştu:

''TÜSİAD'ın geçen hafta açıklanan 'Güncelleştirilmiş Demokratikleşme
Raporu'nda yer alan Türkçe dışındaki anadillerin seçimlik ders olması ve etnik temelde siyaset yapılmasına imkan verilmesi önerileri, TUSİAD'ın da PKK'nın siyasallaşma projelerine sahip çıktığını göstermiştir.Bu konuları Türkiye'nin gündemine getirip tartışmaya açmanın, çoğulcu ve demokratik yapının oluşması için yararlı olacağını söyleyen ve PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TUSİAD Başkanı, kurumun bu yeni misyonunu, bu sözlerle ortaya koymuştur.

Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz, eğer PKK'nın siyasi hedeflerini
benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirip bir siyasi parti
çatısı altında örgütlenerek Türk milletinin önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın sahip olduğu imkanlarla partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği açıktır.''

FAİİLİ MEÇHUL CİNAYETLER


Bahçeli, bir gazetecinin, ''Dink'in katilin kim olduğunu'' sorması üzerine
''Bunun kim olduğunu bulabilecek birikim ve tecrübeyi, 40 yıldan bu yana toplum olarak yaşadığımız sosyal şiddet bütün yönleriyle öğretmiştir'' dedi.

Devlet yöneticileri ve devleti yönetmeye talip olanların, her konunun
arkasında ciddi olarak durması gerektiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
''1984-1991 döneminde karanlıkta kalmış cinayetlerin 2002-2007 döneminde de yeniden başlaması düşündürücüdür. Bu konuyu biz değil hükümet aramalıdır, suçlunun kim olduğunu da mutlaka bulup çıkarmalıdır. Suçlu bulunmadan da suçlu ilan etme alışkanlığında aydın geçinenler, basın mensupları, fikir adamları, üniversite öğretim üyeleri, MİT gibi bir müessesenin müsteşarlığını yapmış emekli şahsiyetler dikkatli davranmalıdır.''

AA

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 Ermenistandan uzlaşma çağrısı
 İsmail Cem vefat etti
 Cem'in 'Veda' şiiri
 Devlet sırrında kara delik!
 Meclis cinsel istismarı araştıracak
 Irak'a karşı Suriye'ye yaptığımızı yapalım
 'Sözde soykırım' sitemi
 Siyasi gündem
 Erdoğan taziyeye bugün gidiyor
 The Guardian: Türkiye artık 301'i gözden geçirmeli
 Gizli oturumda cep telefonları çalışmadı
 En fazla mülk İnönü döneminde satılmış
YAVUZ DONAT
Nerede kalmıştık?
Siyasete kısa bir "Hrant Dink...
MUHARREM SARIKAYA
Kahve falı...
TBMM, K. Irak ve Kerkük'teki gelişmeleri...
Albaya sahte çürük raporu tutuklaması
Para karşılığında sahte çürük raporu hazırlayan çete operasyonunda...
6 hastane hijyenden sınıfta kaldı
Yapılan bir araştırmada İzmir'de 6 devlet hastanesindeki...
Güvercinler eşliğinde son yolculuğuna çıktı
Güvercinler eşliğinde son yolculuğuna çıktı
Dink, son yazısında kendini benzettiği güvercinlerin kanat çırpışları...
SABAH atış talimi yapılan yeri buldu
SABAH atış talimi yapılan yeri buldu
Dink'in katil zanlısı Ogün Samast ile azmettirici olduğu iddia edilen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu