kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Biraz banallik lükse iyi gelebilir'
'Biraz banallik lükse iyi gelebilir'
'Spor ayakkabı ve jeani şık bulmuyorum'

Prada'larım ve kırmızı kaftanım olmadan asla

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Lüks Konferansı'nın yaratıcısı Suzy Menkes, İstanbul'da trafiğe takılınca altın rengi Prada ayakkabılarını ve kırmızı kaftanını giyip kendisini alacak tekneye doğru koşmaya başlamış.


'Biraz banallik lükse iyi gelebilir'

Moda dünyasının fikirlerine çok önem verdiği International Herald Tribune'ün Editörü Suzy Menkes; Cem Boyner'in partisine katılabilmek için, her partiye giydiği altın rengi Prada ayakkabılarıyla tıpkı James Bond filmlerindeki gibi koşmak zorunda kaldı. Menkes ile Marie Claire dergisi söyleşi yaptı.

- Lüks Konferansı'nın İstanbul'da düzenlenmesinin ne gibi getirileri olabilir?
- Türkiye; lüks dünyanın içinde... Türk firmalarının moda dünyasına katkıları son derece etkili. Kültür mirasınız çok zengin... Buna en iyi örnek de Rıfat Özbek. Özbek'in İznik çinilerini kullanarak yaptığı koleksiyonu mesela! O buranın mirasını en iyi şekilde değerlendirmiş bir tasarımcı. Bence önemli olan bu konferansta da tartıştığımız gibi kültürel mirasın rafine bir şekilde kullanılması. Öte yandan lüks birçok marka Türkiye'de üretiliyor. Mesela Zegna 10 yıldan beri burada. Hem satıyor hem de üretim yapıyor. İdeal bir karşılıklı ilişki bu...

- İstanbul'u bu gelişinizde nasıl buldunuz? Daha önce geldiğinizi biliyoruz...
- Benim geldiğim gün Papa İstanbul'daydı ve uçaktan iner inmez neler yaşadım neler! Trafik hiç ilerlemiyordu ve Cem Boyner'in benim için verdiği yemeğe yetişmek zorundaydım. Yolların hepsi kapatılmıştı. Sahil yolu da kalabalıktı fakat denizi görünce birdenbire aklıma deniz yoluyla davete gitmek geldi. Cem Boyner'e telefonda bunu esprili bir şekilde söyledim. O da; "Teknemi hemen bulunduğunuz noktaya yolluyorum," dedi. İnanamadım. Tekne geldi ve ben arabadan indiğim gibi tekneye doğru gitmeyi planlıyordum ki kıyafetimi fark ettim. Seyahat kıyafetiydi... Altın rengi Prada ayakkabılarım olmadan bir davete gidemezdim. Nitekim koşarak arabanın bagajındaki bavulumu açtım. Altın rengi Prada ayakkabılarımı ve kaftanımı çıkardım. Bir güzel giydim. Sonra tekneye doğru koşuverdim. Bütün sahil yolu trafiğindeki arabalar bize bakıyordu. Sanki Papa yerine tüm kalabalık beni görmeye gelmiş gibi oldu. Lakin tekneye çıkmak için iki tekne daha geçmem gerekiyordu. Altın Prada'larımla ve kaftanımla bu tekneleri geçip Boyner'in teknesine ayak bastım. Kendimi James Bond filminde gibi hissettim. Beni teknede karşılayan kesinlikle James Bond olan Cem Boyner'di. Süper bir İstanbul macerasıydı. Çok heyecanlı....

'İSTANBUL, PARİS GİBİ'
- İstanbul'daki bu konferansı düzenlemeye nasıl karar verdiniz?
- İstanbul Bienali'ne gelen dostlarım İstanbul'un heyecanından, titreşiminden, genç sanatçıların coşkusundan, İstanbul'daki enerjiden bahsedip duruyordu. Ben de bu kez İstanbul olsun, dedim. Gerçekten de o heyecanı, titreşimi hissediyorum. Üstelik İstanbul'u bu kez 1920'lerin Paris'ine benzetiyorum. Değişime, dönüşüme açık, çok yaratıcı enerjisi olan bir kent...

- Hüseyin Çağlayan'ı nasıl buluyorsunuz?
- Çok beğeniyorum. Onun zaman içinde iki şey öğrendiğini düşünüyorum. Kavramsal bir fikirden yola çıkmayı ve moda ile sanat dünyasını birbirinden ayırarak üretim yapmayı... Mobilyadan elbiseler yaptıktan sonra şimdi moda dünyasına şifon giyilebilir elbiseler yapıyor.

- 'Kültürel miras' kavramı da çok tartışılan bir kavram, siz bizim bu mirasla ilişkimizi nasıl buluyorsunuz?
- Rıfat Özbek her zaman bu mirası en doğru şekilde değerlendiren bir tasarımcı oldu... Ama genel olarak tıpkı Çin ve Rusya'da olduğu gibi Türkiye de Osmanlı'yla ilişkisini tekrar gözden geçiriyor. Tekrar sanki onunla, geçmişiyle tanışıyor... Böyle bir gözlemim olduğunu söyleyebilirim.

- Yazılarınız hiç sansüre uğradı mı?
- Hiç böyle bir şey başıma gelmedi,gelemez... Böyle bir tavra sahip bir gazetede çalışamam. Moda sansüre çok açık bir alan. Modaevleri artık çok güçlü... Ancak ben istediğimi tabii ki yazıyorum. Bir defileyi beğenmeyi hele de modacıyı tanıyorsam çok isterim. Ama bakarım ki modacı kolaya kaçmış çok sinirlenirim ve bunu anlatan bir yazı yazarım hemen... Beni en heyecanlandıran şey iyi yaratıcı bir defiledir.

AYŞEGÜL SÖNMEZ

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Füzyonu iyi ama yemekleri soğuk
 Daha hızlı ve daha öfkeli!
 Garantili cin kovulur, online tarot bakılır
 'Taksi şoförü de işadamı da aynı stresi yaşıyor'
 ABD'yi fetheden tasarımcı: Max Azria
 Postmodern bit pazarları
 İki merhaba bir elveda
 'Hamsili pilavı tadan bağımlısı olur'
 Sanatçılar hayvanlar için poz verdi
 2006 moda ödülleri
 Sanat Müziği'nden özel yorumlar
 Rakıseverlere sürpriz hediyeler
 Müzik dünyasının yıl sonu karnesi
 Şarkılar AB'yi söyler
 Mutfaktan gelen gül kokusu
 Kelepir fiyata ünlü markalar
 'Biz fast food kıyafet üretmiyoruz'
 'İşim, tasarımın sınırlarını zorlamak' Modanın asi çocuğu...
 Her yaşın bir takısı var
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
METİN KALKAVAN
Motosiklet takıları takı mıdır?
Sadece hanımlar ya da...
'Tarih Türkiye'de moda olduysa sayemdedir'
Osmanlı tarihi üzerine yazdığı renkli yazılarıyla, tarihi bize sevdiren Murat...
'Geçmişi yazarken otosansüre mecbursunuz'
- Öğrencilik hayatımız boyunca bize öğretilen, hanedan mensuplarının hep...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.