kapat
   
25 Aralık 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Çok yanlış, çok!

Bir şey söyleyeyim mi?
Olur.
Biz gazeteciler, direnmeyerek, yanlışa yanlış, doğruya doğru demeden de idare ederek, boyun eğerek, maddi endişe, tatmin, ihtiras ve arsızlıklar ile kariyerist, fetişist, hedonist, sahte, muhteris, yer yer fesat bir gurur ile itibar müptelası olarak ihanet ettik.
İhanetin listesi;
Kendimizden sizlere kadar uzanıyor.
Elhak, siz gazeteci olmayanların bir kısmı da, bayağılıklara baygınlıklarla buna çanak tuttu.
Çok da masum değilsiniz yani.


Bilen bilir; mesleki mevzuda biraz "muhafazakar"ımdır.
"Sözde ilerleyen, koşu bandında çok koşan; değişmekten, dünyayı değiştirmekten ziyade topaçlaşan veya fırdöndüleşen kimi arkadaş"ın, başı eğik baş döndürücü hızını azıcık dengelemek için kimine de "muhafazakarlık" düştü ya.
"Kar"dan ziyade, "muhafaza" kısmı.


Sonradan edinilmiş, özeleştirilerden, muhasebelerden, itirazlardan, istifalardan, bağımsız kalabilme ve sürekli öğrenme çabalarından süzülmüş, "tecrübelere dayalı" sebepleri var.
Ama şahsi, bir nevi genetik kökü de var:
Gazeteci babasını henüz toprağa verip 6 yaşında yatılı ilkokula başlayan ve bir gün "Necdet" öğretmeninden "kendisi" hakkında şunu dinleyen bir çocuk tasavvur edin:
"Senin bir kaderin var oğlum. Biri, bu okuldur. Diğeri de, gazetecilik ve yazı. Bundan 100 yıl kadar önce, ilk Türkçe gazeteyi çıkarmış Şinasi ile Namık Kemal sürgüne gidince, Tasvir-i Efkar'ı yayınlamayı emanet ettikleri büyük dedenden beri öyle."
Hemen hemen böyle bir şeydi.
Kimsenin umurunda olmasa da, bir gün gerçekten mesleğe başlayıp bir çeyrek asırdan fazla, her kelimeyi, her cümleyi, her satırı, her sayfayı, her başlığı, her yazıyı, her fotoyu, her gazeteciyi, her imzayı, her tasayı ve acıyı, her hakikati, her insanı "emanet" bilebilmek, emanete olabildiğince ihanet etmeden, akıl ve vicdan koşturabilmek, konuşturabilmek derdiyle geçti.
Ne bileyim; içimiz, misal Ertuğrul beyler kadar hiç rahat olamadı.
Her adımda, kendini, işi, günü veya geleceği sorgulayan huzursuzluk.
Çakıl taşını da, akıl taşını da "muhafaza" telaşı.
Kaleyi içeriden düşüren, teslim eden, alan "Truva atları"na, çok bilmişlerden çok gaddarlara kadar, binbir mesleki, vicdani, insani ihanete karşı.


Şimdi gazeteciler görüyorum.
Diyelim ki bir pencereden; diyelim ki, buğulanmış aynalarda.
Kimi rehin düşmüş, sessiz, kırılgan.
Kimi rehin düşmüş, ama cazgır bezirgan.
Patronu hapse giderken batık banka kasasını son anda soyup "kendi" parasını çalandan, tanker kazasından sonra sahilde petrole, zifte bulanıp çırpınan ama kendini kartal sanan karabataklara kadar.
Bir de hacıyatmazlar!
Oysa bu meslek, ister abdest alır gibi deyin, ister temizlik imandan, ister daha dünyevi ifadeyle, sağlam kafa sağlam vücuttan; "el ve beden temizliği ile akıl ve vicdan sağlığı"nı şart sayardı.
Lafın gelişi; elini temiz tutan abdestli olmak yerine asbestli olmayı seçti kimileri.
Bunu ancak gazeteciler hissedebilir.
Kusura bakmasınlar; patronlar o kadar değil.
Oysa, "Kral soytarıları" önce kendi yoldaşlarını, meslektaşlarını zihnen, manen, maddeten köleleştirecek denli yamuldular ve kendilerini "hep vezir" ederken, kendileri de dahil, çok şeyi rezil ettiler.


Zaten kendimize kızıyorum.
Bu rezalete; siyaset, asker, iş dünyası, reklam baskısına teslim olmayabilir, gazeteciliğin içine eden menfaat, servet, tahakküm arzularına izin vermemek, direnebilmek, hakikatin, toplumun, doğruluğun menziline girebilmek için "yer yer" ayaklanabilirdik.
Ama kimimiz, dört ayak üstünde durmayı, "ayakları üstünde durmak" zannetti.
Kısacık ömürde, haberin, yorumun, gerçeklerin, eleştirinin sorumluluğunu size emanet eden, bence hayatın bir lütfü olan bu "dünyanın en zevkli işi"ni, sanırım yanlış anladılar!
Çok yanlış, çok!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Pazar pazar azar azar tefekkür   / 24-12-2006
 N'apalım yani!   / 22-12-2006
 Bu nasıl şey!   / 21-12-2006
 Olay budur işte!   / 20-12-2006
 Belki şöyle...   / 19-12-2006
 Orası sirk değil!   / 18-12-2006
 Başlığı siz atın ama içinde biraz hayat da olsun   / 17-12-2006
 O kadar da değil!   / 15-12-2006
 İnkâr morfini   / 14-12-2006
 Sözüm meclisten dışarı   / 13-12-2006
ERGUN BABAHAN
Mübadele
"Yeni Foça yolu üzerinde ve Aliağa Körfezi'ne...
MEHMET BARLAS
Toplumlar da kış uykusuna yatabilir mi?
Japonya'da 35...
UMUR TALU
Çok yanlış, çok!
Bir şey söyleyeyim mi?
Olur.
ERDAL ŞAFAK
Ufuktaki mantarlar
BM Güvenlik...
En kalabalık heyet 100 kişiyle Türkiye'den gitti
Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov'un cenaze törenine...
Filistin bayrakları da İsrail Başbakanlığı'nda
İsrail-Filistin arasında son dönemin en önemli gelişmesi...
Geremi Fener'e
Geremi Fener'e
F.Bahçe, hem ligde hem de UEFA'da iddiasını sürdürmek için transfer...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu