|
|
|
|
|
'Bizim için bir şey yap diyorlar ben ne yapabilirim?'
1915 olayları ile ilgili olarak Türkiye'nin o dönemdeki yöneticilerini suçlayan en tanınmış edebiyatçılarımızdan biri de "Vurun Kahpeye", Sinekli Bakkal" ve "Ateşten Gömlek" gibi tanınmış romanların yazarı olan ve Kurtuluş Savaşı yıllarında cephelerde "Halide Onbaşı" olarak hizmet veren Halide Edib Adıvar idi. Halide Edib, 1917'de "kız okulları" açmak için gittiği Beyrut'tan İstanbul'daki bir dostuna gönderdiği mektuplarda Ermeni tehcirinden söz ediyordu. Ünlü romancı, şimdi özel bir koleksiyonda bulunan mektuplarından birinde, 1 Mart 1917'de, Ermeni tehcirinden sert ifadelerle bahsederken, şöyle yazıyordu:
MEKTUPTA ANLATIYOR "...Çöllerde ot yiyerek karınları şiştikten sonra kimi anasını, kimi babasını, bir çokları da çocuklarını kaybettikten sonra buraya düşmüşler. ...Bu bedbahtlarla hemen birbirimizi sevdik. Çocuklarıyla, kadınlarıyla ayrıca meşgul oluyorum. Küçüklerine bir sınıf açtık, okutuyoruz. Anası açlıktan ölen, babası yanında öldürülen 12 yaşında bir Ermeni kızı geldi, iltica etti. Mahzun büyük gözleriyle etrafımda dolaşıyor, lüzumlu lüzumsuz elimi öpüp ağlıyor. Bahçede bir facia daha var! Oğlunu yanında öldürürlerken birdenbire dilini kaybeden bir bedbaht, öteki oğlunu ve ailesini nereye attıklarını bilemiyor. Ayakları çıplak, gözleri elem içinde, mütemadiyen işaretle felaketini haykırıyor. Bazen geceleri çocuğu ölen bir kadın gibi, başı elleri içinde dövünüyor, dövünüyor. Gündüzleri yazı yazarken bazen hıçkırdığını işitiyorum. Pencereye koşuyorum, aşağıda bahçede ellerini sallıyor, oğlunun kalbinden kurşun geçerken çıkan sesi göklere uluyor, söylüyor. İşte bunlardan binlerce, yüzlerce var. Ermeniler bana diyorlar ki 'Senin Suriye'ye gelmeni iki aydır uykumuz kaçarak bekledik. Bizim için bir şey yap.' Ben ne yapabilirim? Şam'da beni bir saat eski dar sokaklarda dolaştırdıktan sonra götürdükleri bir yerde kadın, erkek söylediler, söylediler ve birdenbire çok metin görünen bir erkek başını kollarının arasına alarak yüksek sesle ağlamaya başladı. Bu hep böyle! İşte yeni kabine bu emsalsiz zulüm ve cinayetin hiç olmazsa netayicini tahfif edemez mi? Ben kendi hayatımla bu fena ve çirkin şeyi ödeyebilsem öderdim. Fakat benim hayatım nedir ki?!"
|