kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Babam kıymetimi geç anladı'
'Babam kıymetimi geç anladı'

İtalyan yazar Susanna Tamaro ile Sultanahmet gezisi sırasında birlikte dolaştık. Tamaro, Orhan Pamuk'un İstanbulkitabından etkilenip şehri bir kere de onun gözüyle tanımak istedi.

Yaşamına nasıl yön vereceğini bilemediği bir dönemde hastalanıp yatağa düşünce bir Çinli guru ona şunları önerdi: "Bir köy evine yerleş. Et yemeyi ve sigarayı bırak. Doğa hayatı ve hayvanlar seni iyileştirir.'' O da Roma'yı geride bırakıp Orvieto yakınlarındaki bir köy evine yerleşti. Niyeti sadece denemekti. Şehir alışkanlıklarından sonra köy hayatı ona uygun muydu, bilemiyordu. Ne olduysa oldu, Çinli gurunun dediklerini uygulayınca iyileşti. O dönemde yazdığı Yüreğinin Götürdüğü Yere Git romanıyla da birden bire şansı döndü. Kitap neredeyse bütün dillere çevrilince o kadar çok para kazandı ki köyde bir arazi alıp; atlar, keçiler, köpekler ve kedilerle birlikte bahçesinde ağaçlar ve çiçekler yetiştirdiği büyük bir köy evi yaptırdı. İkinci kez İstanbul'a gelen İtalyan yazar Susanna Tamaro, işte 15 yıldır o evde yaşıyor. Kuşlarla, arılarla, bahçesindeki çınar ağaçlarıyla sohbet ediyor. Yalnız değil. Filme de uyarlanan Yüreğinin Götürdüğü Yeri Git romanının senaryosunu yazan Roberta Mazzori ile birlikte... Bu kitabın getirdiği ünün ardından yazdığı Anima Mundi, Rüzgâr Ne Diyor?, Yanıtla Beni'ye rağmen bütün okurlarının ondan beklediği başka şey vardı. Yüreğinin Götürdüğü Yere Git'teki, 80 yaşındaki anneannesini bırakıp giden genç kıza ne olmuştu? Şimdi neredeydi? Onu uzaklaştıran nedenler neydi? Susanna Tamaro, 12 yıldır merakla beklenen sorunun yanıtını yazdı ve Yüreğimin Sesini Dinle, Can Yayınları arasında Türkçeye de kazandırıldı. Annesi dört yaşında ölen, hiç tanımadığı babasını merak eden genç kız eve dönmüş, ama anneannesinin beklenmedik ölümünden sonra sıra babasıyla yüzleşmeye gelmişti. Tamaro "Ben aslında içimde bitirmiştim bu kitabı, devam etmeyi düşünmüyordum,'' diyor, ama okurlarının ısrarına dayanamamış : ''Yıllarca bu kitaptaki karakterler benim içimde yaşadı ve hâlâ söylemek istedikleri sözler olduğunu belirttiler, ben de yazmaya mecbur oldum. Pek çok okur 'Torun ne oldu, sonra ne olacak?' diye sordu. Başlarda 'Hiç önemi yok, umurumda değil,' diyordum. Sonunda fark ettim ki ben de ne yaptıklarını merak etmişim.'' İlk romanda, genç kızın babasının, bir Türk olduğunu okumuştuk. Oysa Yüreğimin Sesini Dinle'de öyle olmadığını, kafası karışık bir İtalyan profesör olduğunu öğreniyoruz. Tam da 68 döneminin o ateşli ortamında geçen roman, İtalya'da sol kesimlerce çok eleştirildi. Çünkü Tamaro, o yılları 'akıldışı yıllar' olarak değerlendiriyor, kürtaj karşıtı olduğu için yapılan kürtajlara çok üzülüyor: "68 kuşağı çok acı çeken bir kuşaktı. Çok idealisttiler, ama hiçbirini gerçekleştiremediler. O kuşağın çocukları da şimdi çok mutsuz. Kürtajın korkunç bir şey olduğunu düşünüyorum. 70'li yıllarda bir kurtuluş gibiydi. Sanki doğum kontrol yöntemi olarak kullanılırdı. 10 kere kürtaj olan arkadaşlarım var. Kadınlar, kürtaj yaptırmaktansa hamile kalmamaya çalışmalı.'' Susanna Tamaro'nun babası da annesini ve çocuklarını çok erken terk etmiş. Bu da ''Bu kitap biraz da babasıyla hesaplaşma olabilir mi?'' sorusunu akla getiriyor: ''Kitapta bana ait şeyler var. Babam, tam ben doğduğumda annemi terk etti. Egoist bir babaydı. Üç kardeşiz, babam bizimle hiç ilgilenmedi. Roma'da yaşadığı için daha sonraki yıllarda hastayken yanında olan tek çocuğuydum. Ama bana hiç sevgi göstermedi. Böyle bir alışkanlığı yoktu. Bu kitapta olduğu gibi sonlara doğru babam benim kıymetimi anladı, ama çok geç oldu.'' Peki, bütün romanlarında hep "Affet, affedilirsin..." temasını vurgulayan Tamaro, babasını affedebildi mi? Yanıtı acı: "Yaşarken onu affettiğimi düşünüyordum, ama öldükten sonra pek emin olmadığımı anladım. Hastayken ona baktım, onunla ilgilendim. Ama o öldükten sonra ise hiç beraber olamadığı ailesi, evlatları için onun adına bir pişmanlık duydum.'' İtalyan yazar, Nobel Edebiyat Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un İstanbul ve Benim Adım Kırmızı kitaplarını okumuş. Nobel'de siyasi kriterlerin rol oynadığını düşünse de Pamuk'un bu ödülü hak ettiğine inanıyor: "Orhan Pamuk'un kazanmasının politik konularda yaşadıklarının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Ama hiç olmazsa o gerçek bir yazar, boşuna verilmiş bir ödül değil. Onunla tanışmak isterdim." Artık sadece kalbinin ve doğanın dilini kullanan Tamaro, bir ağacın yetişmesinin insanlar için ne kadar önemli olduğunu da kitabında sık sık hatırlatıyor: "Dünyayı, bulduğumdan daha temiz bırakmak istiyorum. O yüzden benim bahçem tertemiz. Bir ağaç olsaydım, ne olmak istediğimi hep düşünürüm. Önceleri çınar olmak isterdim sonra ıhlamur. Şimdi ise söğüt olmak istiyorum. Herhalde suya yakın olduğu için... İtalyancada 'ağlayan söğüt' denir, ben 'gülen söğüt' olmak isterdim.''

Figen YANIK

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 'Kadir'le ip cambazları gibiyiz...'
 'Kocam Müslüman bir işadamıydı, şimdi ise rahip'
 Türkiye'de nasıl rahip olunur?
 'Paragöz değilim, Galatasaray'dan çok az para aldım'
 Kasparov Türk satrancı için ne dedi?(4)
 Kramnik, Don Kişot mu?
 13 yıla 20 trilyon az mı, çok mu?
 Kasparov (3): Türkiye'de hükümet satrancı destekliyor'
 Şike yok, teşvik var
 Hepimiz bir gün engelli olabiliriz!
 Kasparov (2): 'Kramnik Meksika'da oynamayacak!'
 'Kenar mahalle çocuğuyuz netice,
o kadar peçete...
 Aşk kırgını
 'Memnun olmadığım yerde çalışmam'
 'Türk toplumuna kapıdan girememişim bacadan girip, anlamak...
 'Bütün müzisyenler biraz medyumdur'
 'Her kadın çıplak poz vermeyi sever'
 '24 saat çalışmak aptalların işi'
 'Böyle bedel ödenir mi?'
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Dolandırıcıları bulmak için çareyi medyumda arıyor
Dolandırıcıları bulmak için çareyi medyumda arıyor
Galerici iki kardeş tarafından dolandırılan emekli SAT komandosu...
'Estetik yaptırdım, mecliste bir çığır açtım'
'Estetik yaptırdım, mecliste bir çığır açtım'
AKP Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, her şeyi seçmene daha genç ve...
Küçük ama cabbar
O kadar keyifli bir otomobil ki, insanda 'bu da alınırmış' duygusu...
Çocuklarımın anaları!
Erkeklerin, hele bir de ekran önünde her bir hale giren erkeklerin, 'çocuğumun...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.