|
|
 |
 |
 |
|
 |
|
  |
|
Güçlü first lady'den sarışın güzel kadına
Hürrem Sultan'la başlayıp günümüzde Rahşan Ecevit, Semra Özal ile süren güçlü lider eşlerinden sonra, iktidara bir kadının geldiğini görmek Tansu Çiller'in 1993'te başbakanlığa gelmesiyle mümkün oldu.
Erkeklere ait bir dünyanın kendilerine ayrılan küçük bir köşesinde yaşamak zorunda kalan Osmanlı kadını, yine de yönetimde söz sahibiydi. Kadınların gücü, "resmi" sıfatları ya da makamdan değil, eşler, sevgililer ya da oğullar üzerindeki etkilerinden kaynaklanıyordu. Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan, yalnız Osmanlı değil çağının en güçlü kadınlardan biriydi. Saray entrikalarını çok iyi bilen Hürrem Sultan, oğlunu tahta çıkarmak için Şehzade Mustafa'nın öldürülmesini sağladı, İran savaşını destekledi. Osmanlı'da Haremin devlet yönetimini etkilediği dönemin diğer güçlü ismi ise Kösem Sultan'dı. Kösem Sultan dört padişah döneminde yönetimde etkin bir rol aldı. Birinci Ahmed'in eşi, Dördüncü Murad'ın annesi olan Kösem Sultan, kaynı Birinci Mustafa ve İkinci Osman dönemlerinde yönetimi etkilemeyi başardı. Osmanlı'daki etkin kadınlar dönemi gelini Turhan Sultan, Kösem Sultan'ı boğdurunca kapandı. Cumhuriyetle birlikte Türk kadının, diğer ülkelerdeki hemcinslerinden önce çoğu hakkı elde etmesinin ardında da bir kadın vardır; Latife Hanım... Atatürk'le 29 Ocak 1923'den 5 Ağustos 1925'e kadar, evli kalan Latife Uşaklıgil, Avrupa'da eğitim görmüş, üç dört lisan bilen sanata ve edebiyata düşkün bir kadındı; Atatürk'ün Türk kadını için kafasındaki modeldi.
1993
DÖNÜM NOKTASI
Kısa süren evliliğine karşın kadınların erkeklerle yan yana olması gerektiğini göstermiş, Medeni Kanun gibi kadın hakları açısından mihenk taşı olan yasaların çıkmasına büyük etkisi olmuştur. Hatta bazı tarihçiler, boşanmasa, Türk kadınının yıllar sonra kavuştuğu seçme ve seçilme gibi hakları Cumhuriyetin ilk yıllarında kazanabileceğine inanır. Son yıllarda da Rahşan Ecevit, Semra Özal gibi eşleri üzerinde son derece etkin ve siyaseti yönlendirebilen kadınlar çıktı. Ama bir kadının eşi ya da çocukları üstünden değil doğrudan yönetimin en üst düzeye gelmesi için 1993 yılını beklemek gerekti. 1991 seçimlerinde DYP'nin en parlak adaylarından biri olarak Meclis'e giren Tansu Çiller, giyimi, saçı, güzelliği ile bir anda Türkiye'nin gündemine oturuverdi. Çiller, muhafazakar ve oy tabanı kırsal kesime dayanan DYP ile Meclis için yeni bir renk oldu. Ve Bir kadın ilk kez Türkiye'nin ekonomi politikalarını yönlendirdi.
ERKEKLERİ SOLLADI
Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanlığına çıkmasıyla erkek adayları ezerek, DYP gibi muhafazakar bir partinin genel başkanı, ardından da başbakan oldu. Çillerli yıllar tırmanan terör, kötü giden ekonomi ve koalisyon krizleri ile geçti. Ama Çiller, daha çok fuları, gafları ve mal varlığı ile bir de eşi Özer Çiller'le hafızalara yerleşti. "Ülkeyi Tansu mu yoksa Özer Çiller mi yönetiyor" sorusuna yanıt arandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in, "Tak diye söylüyor, şak diye yapıyorum" dediği Çiller'in kızdığı bürokratların kafalarına kül tablası attığı bile konuşuldu. "Ya olacak ya olacak" diyen Çiller'in sonunu hazırlayanlardan biri de "iktidar olmak için her şeyi yapabileceği" yönündeki izlenimdi. Hakkındaki Yüce Divan dosyalarından kurtulmak için 28 Şubat sürecini başlatan Refahyol koalisyonunu kurarak sanki bu iddiaları doğrulamış oldu. Refahyol ile birlikte DYP'nin ve O'nun iktidarı da sona erdi. 3 Kasım'daki hezimetle siyasete de veda etti. Çiller, siyasette olduğu süre içinde Türkiye'nin en güzel kadınlarından biri olarak kabul edildi. O dönem DYP'yi yakından izleyen bir çok kişiye göre bu kadar güzel olmasa genel başkan seçilemezdi. Milletvekilleri ve bakanlar kendi aralarında konuşurken "sarışın güzel kadın" diyordu. Siyasi literatüre "köfteleme" olarak geçen 'Milletvekillerinin elini elleri arasına alması, sırtlarını sıvazlaması' hareketi bir çok sorunun çözülmesine yetiyordu. İstifası cebinde Çiller'in yanına giren Güneydoğulu milletvekili, Çiller fanatiği olarak çıktı. İstifadan neden vazgeçip, Çiller'in saflarına geçtiğini ise "Öyle güzel, yumuşak elleri vardı ki" sözleri ile anlatıyordu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
