kapat
   
07 Aralık 2006 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Biz de bir zamanlar süper devlet değil miydik?
28 Şubat'ı hep yaşatmalıyız...

Biz de bir zamanlar süper devlet değil miydik?

Aynı anda değişik coğrafyalardaki birden fazla sorunu ele alıp, bunlar üzerine politikalar üretmek, " Süper Devlet "lere özgü bir lüks biçiminde görülebilir. Örneğin ABD hem Kuzey Kore'nin hem İran'ın nükleer gücünü, hem Çin'in ve AB'nin ekonomisini, hem Putin'in hem de Chavez'in enerji politikasını izlemek zorundadır. Bu arada Irak'a çözüm getirmek için Suriye ve İran devreye sokulduğunda, İsrail'in bunu nasıl algılayacağı da, Washington'da hesap edilmelidir.
Biz Türklerin geçmişimizde de yüzlerce yıl süren bir " Süper Devlet " olma deneyimi var. Aynı anda hem Macaristan'a kral, hem Mısır'a vali atanırdı ve İngiltereFransaAlmanyaRusya arasındaki dengeler arasında, Osmanlı hareket alanını belirlerdi.
Bu emperyal geçmiş geride kalmış olsa bile, Türkiye siyasetinin ve diplomasisinin genlerinde süper devletlerde bulunan bilgiler var. Osmanlı'nın çöküş ve parçalanış sürecinden alınan derslerle, dünya konjonktürüne uyum gösterememenin nelere mal olacağı biliniyor.

SOĞUK SAVAŞ
Ama aynı anda " Soğuk Savaş "ta edinilen bilgiler de, siyaseti ve diplomasiyi etkilemekte. İki kutuplu dünyada Amerikan İttifakı'nın uç devleti olmanın getirdiği şartlanmalar, günün koşullarına uymasa da, bir ölçüde dış politikayı etkiliyor.
Soğuk Savaş dış politikasının özelliği " Nasıl olsa bizim blok bizi anlar " felsefesine dayalı olarak bir konuda tutum belirlemek ve " Pozisyonumuz bu " diyerek uluslararası forumlarda bu pozisyonu tekrarlamaktır.
Oysa Sovyetler Birliği'nin çöküşü ertesinde, " Bizim Blok " kavramı da buharlaştı.
Örneğin Türkiye'nin " Kıbrıs Pozisyonu "nu " Bizim Blok "un Avrupalı üyeleri anlamıyor artık. Örneğin Türkiye'nin Kuzey Irak'a dönük pozisyonunu ifade eden " Kırmızı Çizgiler "i bizim blokun lideri ABD morarttı.
Bu tabloyu enine boyuna değerlendirdiğimizde, genlerimizdeki süper devlet deneyiminden kaynaklanan bilgileri ağırlıkla devreye sokmak gerektiğini görürüz. Yani " Dondurulmuş pozisyonlara " imkan veren " Bizim Blok " sığınağı kalmadığına göre, aynı anda birden fazla sorunu ele alıp, bunlar üzerine farklı politikalar üretmemiz kaçınılmazdır.

KIBRIS SORUNU
Somut biçimde konuyu örneklersek, mesela " Ermeni Sorunu "nu, Türkiye'nin ikili ilişkilerinden soyutlamamız gerekiyor. Çünkü her ülkede Ermeni tasarıları yasalaştığında Türkiye bu ülkelerle ilişkilerini dondurduğu takdirde, dış politikamız hareket kabiliyetini yitirebilir.
Aynı şekilde AB'nin bazı üyeleri Türkiye'nin üyelik sürecini Kıbrıs Sorunu'na endekslemeyi deneseler bile, Türkiye birer birer Avrupa ülkeleri ile ilişkilerinin bu ülkelerin Kıbrıs Rumları ile ilişkilerinden daha ağırlıklı önem taşıdığını onlara hatırlatmalıdır. Örneğin ne Afganistan'da, ne Lübnan'da, ne Bosna'da Rum askeri var. Ama bu coğrafyalarda Türk askeri Fransız ve Alman askerleri ile birlikte barışı koruyor. Aynı ağırlık ikili ticari ilişkiler için de geçerlidir.
Özellikle Almanya'nın tutumu konusunda, Hıristiyan Demokratlar'a bazı " Çarpıcı gerçekler " de altları çizilerek hatırlatılmalıdır.

MERKEL
Daha düne kadar Doğu Alman vatandaşı olan Merkel, eğer " Birleşme " olabildiyse, bunun NATO içinde Doğu'ya karşı ittifak yapan Türkiye ve Batı Almanya'nın direnci sayesinde gerçekleştiğini bilmelidir. Berlin Duvarı'nın dibindeki Kreusberg'de, Varşova Paktı tanklarını umursamadan çalışan Türkler'in bugünkü Almanya'nın inşasındaki rollerini, en fazla Merkel'in bilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.
Bu arada muhalefet olmak da, bazı dönemlerde iktidar olmak kadar önemlidir. Sürekli " Rest çekelim " veya " İpleri kopartalım " demek yerine,Türk muhalefeti de dış dünya ile ipleri kopartmadan, gelişme ve kalkınma yolunda hangi adımların atılması gerektiğini kendi seçmenlerine duyurmalıdırlar.
Ve son olarak keşke Cumhurbaşkanı Sezer de, selefi Demirel gibi olabilse ve Çankaya'dan zaman zaman çıkıp, Türkiye'nin dış ilişkilerinde üzerine düşenleri yapabilse.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Genç bedende bilinçli beyin neden olmasın ki?   / 06-12-2006
 Yine iç dinamiklerle dış konjonktür arasında sıkıştık...   / 05-12-2006
 Tony Blair'in ve Turgut Özal'ın doğru tercihleri...   / 04-12-2006
 Papa kalbinin yanında aklını da İstanbul'da bıraktı mı?   / 03-12-2006
 Yaramaz kızlara akıllı babalar gerekir...   / 02-12-2006
 Keşke Papadopulos değil Papa ağırlıklı olsaydı...   / 01-12-2006
 Papadopulos Avrupa'nın en güçlü lideridir   / 30-11-2006
 Erdoğan Papa'yı karşılayıp, spekülasyonları bitirdi   / 29-11-2006
 Türkiye'de siyaset AB ekseninden ABD eksenine kayar mı?   / 28-11-2006
 Türkiye'den de bir Papa çıkmıştı yakın geçmişte...   / 27-11-2006
YILMAZ ÖZDİL
Reform...
Çalışanın zam oranı neye göre belirleniyor?...
ERGUN BABAHAN
Yılın en iyi kitapları
New York Times'ın en popüler 10...
MEHMET BARLAS
Biz de bir zamanlar süper devlet değil miydik?
Aynı anda...
FATİH ALTAYLI
Hukuk kimin içindir?
Acarkent sakinlerine ve ardından da...
UMUR TALU
İki kardeş, üç asker
Bizim ülkemizin bir köşesinde, hani...
ERDAL ŞAFAK
İspanya'da şato
Visa Europe'un...
AB'ye Rum kıskacı
Fransa-Almanya zirvesinden Türkiye'ye sert mesaj çıkmaması üzerine...
'Türkiye yeterince takdir edilmedi'
Kongre'de ataması oylanan ABD'nin yeni Savunma Bakanı Gates, "Sünni...
'Aslan gibi durdun'
'Aslan gibi durdun'
G.Saray'da Canaydın, F.Bahçe maçında kafası yarılmasına rağmen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu