kapat
   
04 Aralık 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Tony Blair'in ve Turgut Özal'ın doğru tercihleri...

Geçenlerde İngiliz yapımı bir dokümanter drama seyrettim. "Kraliçe" (The Queen) başlıklı bu filmde, Lady Diana'nın, 1997 Ağustos'unda Paris'teki bir trafik kazasında ölmesi ile başlayan bir haftalık süreç ele alınmıştı.
O sırada Tony Blair, 18 yıl aradan sonra ilk kez bir İşçi iktidarı ile Başbakan olmuştu. İngiltere'ye yeniden yapılanmayı ve modernleşmeyi vaat ederek Muhafazakar iktidarlara son vermişti. Kraliçe ve Kraliyet ise, ülkedeki muhafazakarlığın hem simgesi hem de kalesiydi.
Lady Diana'nın sevgilisi Dodi Fayed'le birlikte can verdiği kaza haberi gelince, Kraliçe, pek sevmediği bu eski gelininin kaderine pek üzülmüyor. Oğlu Prens Charles'ı ve torunlarını da yanına alarak, İskoçya'ya tatile gidiyor.
Oysa o sırada İngiliz halkı, Lady Diana'ya bir azizeymiş gibi tapınma derecesinde sevgi gösterilerine başlamıştır. Londra'daki Buckingham Sarayı'nın kapısı önüne on binlerce kişi çiçekler bırakmaktadır. Saray'ın ve Kraliçe'nin ölüme karşı gösterdiği umursamaz tavır, sonunda halk kitlelerinin, Lady Diana'ya karşı seslendirdiği sevgiyi, Kraliyet'e karşı öfke şekline dönüştürüyor. Kamuoyu anketlerinde, Diana'nın ölümünden sorumlu olarak Kraliçe gösterilirken, Kraliyet'in sona ermesini isteyen İngilizlerin oranı da giderek yükseliyor.
Aslında İşçi Partili yeni Başbakan Tony Blair'in işine gelmesi gereken bir ortamdır bu. "Modernleşme" politikalarında artık güçsüzleşmiş ve yıpranmış bir Kraliçe, ona engel olamayacaktır.

BLAIR'İN TERCİHİ
Ama Tony Blair beklenenin tam tersini yapıyor. Önce Diana için "Halkın Prensesi" ifadesini kullanarak bir konuşma yapıyor. Sonra Kraliçe'yi ikna edip, Saray'ın çatısındaki bayrağı yarıya indirtiyor, Diana için devlet töreni düzenlenmesine Kraliçe'den onay alıyor, Kraliçe ve hanedan üyelerini İskoçya'daki tatilden Londra'ya getirtip, onları hem yas tutan halkın arasına sokuyor, hem Kraliçe'ye televizyonda Diana'yı öven bir konuşma yaptırtıyor, hem de Westminster'deki törene katılmalarını sağlıyor.
Bu şekilde Tony Blair, bir anlamda "Kraliyet"i kurtarıp, itibarını yeniden elde etmesini sağlamıştır.
Filmdeki bir sahnede, kendisini eleştiren eşi ile Blair arasındaki tartışma sahnesi vardı. Siyasi tutumu daha radikal olan Cherie Blair, kocasına "Sana ne oldu, muhafazakarlaştın" diye çıkışınca, şu cevabı veriyordu Tony Blair:
- Ben ülkemde reformlar yapmak, ülkeme hizmetler vermek için Başbakan oldum. Monarşi ve cumhuriyet arasındaki rejim tartışmalarını körükleyip iktidar yıllarımı bu tartışmaların arasında geçirirsem, hiçbir icraat yapamam.
Bu filmi seyrederken Turgut Özal'ın benzer bir savı bana seslendirmesini hatırladım.

ÖZAL'A SUİKAST
18 Haziran 1988'deki ANAP Kongresi'nde Kartal Demirağ adındaki bir suikastçı, Başbakan Özal'a ateş ederek öldürme girişiminde bulunmuştu. Bu olayın ertesinde Özal çok üst düzeyde iki ismi, suikastın içyüzünü anlamak için görevlendirdi. Suikastçının izi sürüldü, kimlerle temas ettiği, kimler tarafından finanse edildiği gibi bilgilere ulaşıldı. Ve sonra Özal bu dosyayı kapattırdı. Kartal Demirağ, 1988'in 23 Kasımında Ankara DGM tarafından önce ölüm sonra da 20 yıl hapse mahkum edildi.
Daha sonra Turgut Özal'ın "Anılar"ını yazarken kendisine "Suikast dosyasını neden kapattırdınız. Ulaşılan bilgileri ve bağlantılı isimleri neden kamuoyuna açıklamadınız" diye sorduğumda şu cevabı almıştım:
- Ben bu ülkeye hizmet etmek, reformlar yapmak ve büyük değişimi gerçekleştirmek için başbakan oldum. Eğer suikastın arkasındaki isimleri açıklasaydım, iktidar dönemim bir icraatın değil, polis-adliye haberlerinin dönemi olurdu. Ülkenin önemli kurumları tartışma odağına gelirdi. Ben bu tercihi yapıp suikast dosyasını kapattım.
İngiltere'de Tony Blair'in 1990'larda yaptığı tercihi bir filmde izlerken, Türkiye'de rahmetli Özal'ın 1980'lerde yaptığı tercihle benzerlik bana çarpıcı geldi. Siz sayın okurlarımla bunu paylaşmak istedim.
Siyasette "Büyük Akıl" galiba böyle olaylarda ortaya çıkıyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Papa kalbinin yanında aklını da İstanbul'da bıraktı mı?   / 03-12-2006
 Yaramaz kızlara akıllı babalar gerekir...   / 02-12-2006
 Keşke Papadopulos değil Papa ağırlıklı olsaydı...   / 01-12-2006
 Papadopulos Avrupa'nın en güçlü lideridir   / 30-11-2006
 Erdoğan Papa'yı karşılayıp, spekülasyonları bitirdi   / 29-11-2006
 Türkiye'de siyaset AB ekseninden ABD eksenine kayar mı?   / 28-11-2006
 Türkiye'den de bir Papa çıkmıştı yakın geçmişte...   / 27-11-2006
 Her hastalık psikiyatri servisinde tedavi edilmez ki...   / 26-11-2006
 "Erke olayı" Türk mucitlerini yıldırmamalı...   / 25-11-2006
 Abdullah Gül'le yemek dünyevi bir zevk mi?   / 24-11-2006
ERGUN BABAHAN
Satılık bedenler ve ruhlar ülkesi
"Aile, Türk toplumunun...
MEHMET BARLAS
Tony Blair'in ve Turgut Özal'ın doğru...
UMUR TALU
Oyna-mayın!
Önceki gündü.
Bir patlama oldu.
ERDAL ŞAFAK
25 yıl sonra
Fransa ve Almanya 8...
"Avrupa'nın sağlıklı adamı"
Kritik AB liderler zirvesine yaklaştıkça, dünya basınının gündemi...
Şahin Rumsfeld pes etti: Çekilelim
Kongre seçiminde partisi ağır darbe alınca istifa eden ABD Savunma...
Kadıköy töresi: 2-1
Kadıköy töresi: 2-1
Hafta içi şike iddiaları ve Celta Vigo yenilgisiyle bunalan...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu