kapat
   
03 Aralık 2006 Pazar
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sukru Binay @ SABAH
 

Bundan sonra neler olur?

AB Komisyonu'nun tavsiyesinden sonra AB Bakanlar Konseyinin alacağı karar da şekillenmiş durumda. Türkiye ile ilişkilerin askıya alınması nasıl bir dille kaleme alınır, kamuoyuna nasıl duyurulur, geçmiş tecrübelerimize bakınca kestirebilmek zor değil. Mutlaka en olumlu tarafından yaklaşılarak yorumlanmaya çalışılacak. Zor kararlar ertelenecek, kötüye işaretler yok varsayılacak.
Sonuna kadar haklı olduğumuz Kıbrıs konusunda da aynı işlemden geçirilmedik mi? Belki içerideki kamuoyunu bir süre için sakinleştirip paniği engelleyebiliriz. Ancak uluslararası piyasaları dizginlemekte nasıl başarılı olacağız? Sorun budur.

Risklerin fiyatlanması
Uluslararası yatırımcı açısından, tavsiyenin karara dönüşmesi ile birlikte Türkiye AB'ye aday ülke olmaktan çıkmaktadır. Bundan sonra Türkiye'nin AB'deki statüsü "adaylığı kısmen askıya alınmış'' ülkedir. Artık adaylığımıza 9 yıllık uzun bir süre de kalmadı. Ondan önce kocaman bir Kıbrıs konusu var.
Uluslararası piyasalarda ülkeler taşıdıkları risklere göre fiyatlanır. Basit bir borç-alacak ilişkisinde en önemli risk borcun sözleşilen vade içinde geri ödenememesi ihtimalidir. Buna iflas riski de denir. İflas riskini ayırt edip pazarlayan mali araçlar son zamanların moda yatırım konusudur. Türkiye'nin dış borçlarını ödeme gücüne yönelik CDS'ler (Credit Default Swap) statü değişikliğine ilk uluslararası tepkiyi veren araçlar olacaktır. Türkiye'nin CDS'lerindeki fiyat hareketleri dış borç ve iç borç faizlerinin belirlenmesindeki gücünü artıracak. Ardından da uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin AB'deki statü değişikliğini reytingimize uyarladıkları açıklaması gelirse hiç şaşırmam. Reytingciler oldum olasıya belirsizliği hiç sevmez. Kısmen de olsa müzakereleri askıya almak belirsizlikten başka türlü tarif edilemez.
Fiyatlamada belirleyici olan ikinci önemli risk ise enflasyondur.
Türkiye'nin reytingindeki bozulmanın üç doğal yansıması olacaktır. Yurtdışından sermaye girişleri azalır. Faizler yukarıya, vade daha kısaya çekilir. Yurtdışından sağlanan finansmanın niteliği de değişir.
Çok övündüğümüz yabancıya satışları, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını mallarımızın fiyatları yeni statüye uygun hale gelmeden biraz zor görürüz. Uzun vadeli yatırım kredilerini, özel sektörün yurtdışından proje finansmanı operasyonlarını yeni statüde de Türkiye'nin sağ kalabileceğini ispatlayana kadar unutun. Dış borçlanmada özel sektörün yerini Hazine'nin aldığına da şahit olacağız.
Sermaye girişinin azalması ve nitelik değiştirmesi sonrasında Merkez Bankası'nın tüm çabasına rağmen YTL'nin değer yitirmesi kaçınılmazsa enflasyonu nasıl tutacağız? Bunun ilk çaresi kurun çok hızlı artışını engellemektedir. Onun da yolu AB'nin tavrı nedeni ile yitirdiğimiz kredibiliteyi yerine koymaktan geçer. Maalasef tartıştığımız yurtdışı kredibilite ise bunun IMF'den başka üreticisi bulunmamakta. IMF'ye artık daha hoş görünmemiz lazım.
Enflasyonu düşük götürmenin ikinci yolu ise sıkı maliye ve para politikası. Hayata tercümesi daha fazla vergi, daha az kamu harcaması, artan kredi faizleri. Yani, bugün için daha az büyüme daha fazla işsizlik.

Kısıtlı tercih şansı
Hükümetin bu karar sonrasında ekonomik tercihleri son derecede kısıtlanmıştır. Maliye politikasında hiçbir değişiklik yapmadan kuru düşük tutmaya kalksa, döviz satarak hazıra dağ dayanmaz. Giderek sertleşecek IMF'yi kenara koyup, bildiğine devam etse sermaye çıkışı bile olabilir. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olma şansını artık dile getireceğini bile sanmıyorum. Cari açık başarısına da güvenme imkânı yok. Zaten bu başarıya kendilerinden ve dışarıdan fonlamalı üç beş akademisyen yazardan başka inanan da kalmamıştı.
Önce yurtdışını ikna etmenin içeriyi sakinleştirmenin olmazsa olmaz koşuluna yapısal olarak dönüştüğü bir ortamda düşük enflasyondan başka silah kaldı mı?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hüsran yine hüsran olmasın   / 01-12-2006
 Hoşgörü mü şefkat mi?   / 29-11-2006
 Tarıma verdiğimizden çok tarımdan alıyoruz   / 26-11-2006
 Net getiri "0"   / 24-11-2006
 İlkelerden vazgeçiliyor   / 22-11-2006
 Dövize müdahalede görüş ayrılığı   / 19-11-2006
 Kafalar çok karışık   / 17-11-2006
 Hububat destekleme primleri açıklandı   / 15-11-2006
 Tevfik Bilgin maksadını aşıyor mu? (2)   / 13-11-2006
 Tevfik Bilgin maksadını aşıyor mu?   / 12-11-2006
ŞÜKRÜ BİNAY
Bundan sonra neler olur?
AB Komisyonu'nun tavsiyesinden...
NURAN YILDIZ
Darbe işaretleri
Newsweek'te Türkiye'de darbe...
Bir anlık dikkatsizliğin bedeli ölüm oldu
16 yaşındaki Burak, alışveriş merkezinin 3'üncü katında yürüyen...
Ehliyetsiz sürücü bir aileyi parçaladı
Ehliyetsiz sürücü yol kenarında yürüyen çifte çarptı. Anne öldü,...
AB'ye kamusal alan ihracı
AB'ye kamusal alan ihracı
Brüksel'de belediye meclisine seçilen türbanlı iki Türk'ten biri...
Sıfırcı rektörler
Sıfırcı rektörler
19 üniversite rektörünün uluslararası endekslere giren bilimsel...
IMKB
E: 38.197 D:% 0,07
DOLAR
S: 1,452 D:% -0,138
EURO
S: 1,925 D:% 0,104
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu