kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Köşeleri tutmayalım sokakta yüzleşelim'
'Köşeleri tutmayalım sokakta yüzleşelim'
'Sen beni oturtamazsın dedim'
Üç yazarın köşesinde daha önce yazılanlar:
Yaşasın kötülük!

En haşmetli basın kavgası

Tanınmış köşe yazarları Haşmet Babaoğlu, Ahmet Hakan ve Mansur Forutan arasında bir süredir kendi sütunlarında devam eden tartışma, bu kez Nişantaşı kafelerine kadar uzandı... İşte medya dünyasının hayretle izlediği bu 'kapışma' sonrası; tarafların görüşleri, olayın ayrıntıları ve son gelişmeler...


'Köşeleri tutmayalım sokakta yüzleşelim'

Türkiye'nin çok okunan köşe yazarları olmalarına rağmen, seviyesiz tartışmaların odağına oturan isimler artık köşelerden birbirlerine sataşmaktan da vazgeçip sokakta hesaplaşmanın yollarını arar oldu. Duyarlılığı ve hoşgörüsü ile tanınan Haşmet Babaoğlu bir Nişantaşı kafesini basarak, birbirinden güç alan Mansur Forutan ve Ahmet Hakan'ı lafla benzetti....

'Aslında Mansur'u dövmeye gitmiştim'

Haşmet Babaoğlu olay gününü anlatıyor:
- Geçmiş olsun Haşmet Babaoğlu, biz sizi hoşgörünüzle tanırız, ne oldu böyle?
- Ben zaten bir buçuk aydır böyle bir zaman bekliyordum, fırsatım olmamıştı. Benim derdim o gün Mansur'u dövmeye gitmekti. Aradan Ahmet Hakan'ı da çıkaracaktım, ama maalesef yanlış yerdeydim; Salamonje'de. Mesela Ramazan'ın yerinde olsaydı, yani House Cafe'de, iki tokat da ona çakacaktım, maalesef olmadı.

- Sizi bu kadar çileden çıkartan şey kompleksler mi? Nedir mesele ettiğiniz?
- Benim meselem ayrı, Ahmet Hakan'ın meselesi apayrı. Ama genel olarak şunu söyleyeyim, basında zibidi bir köşe yazarı tipi var. Bunların temel özellikleri, bütün aşağılık komplekslerini, hayattan uzaklıklarını, aslında gerçek anlamda insan ilişkilerindeki kaybetmişliklerinin acılarını, ona buna sataşarak çıkartmaları. Hepsinin de temel özelliği; senin de dikkatini çekmiştir- yalnızca Ahmet Hakan'dan bahsetmiyorum, bunu özellikle vurgula, birkaç tane adam var- mizah duygusunun arkasına saklanmaları. Bunu yapıyorlar.

- "Minicik bir espri," dedikleri mi?
- 'Minicik espri' diyorlar, 'mizah' diyorlar. "Siz zaten mizahtan bile anlamıyorsunuz," diyorlar. Esas beni en çok kızdıran tarafları da bu. Bu adamlarla mücadele ederken, bizim köşelerimizi bunlarla mücadeleye ayırmayı da doğru bulmuyorum. Ben şahsi olarak sokakta yüzleşmekten yanayım.

- Ahmet Hakan ve Mansur Forutan'la böyle bir şey yaşadınız ama başkaları da var mı?
- İstersen yazabilirsin, mesela küçük bir gazetenin genel yayın yönetmeni de var bunlar gibi mizaha sığınmak isteyen.

- Kim o?
- Serdar Turgut. O da aynı. Mizah duygusunun arkasına saklanır. Bu kadar aşağılık bir heriftir o! Patronlarını utandırıyor, okurlarını utandırıyor. "Kardeşim sen ne yapıyorsun, bu senin yazdıklarının kime ne hayrı var? Utanmıyor musun yazdıklarından?" denileceği anda, "Ben mizah yapıyorum," diyorlar. Bu ne kadar daha sürecek bilmiyorum ama bunların varlığı basını ağır bir biçimde kirletiyor.

- "Herkes sorumlu bu kirlilikten," demişsiniz köşenizde... Bunu biraz açar mısınız?
- Okurlar da sorumlu, bizler de. En aşağılık duygularının ve dedikoduculuk şehvetlerinin gıdıklanmasından hoşlanan okurlar da sorumlu gayet tabii. İkincisi de ucuz ve kolay yollardan tiraj kapma kurnazlığına düşen genel yayın yönetmenleri... Bu iki unsur sayesinde oluyor bunlar. Mesela Ahmet Hakan'ın bir SABAH'taki haline bak, bir de Hürriyet'teki haline bak.

- O gün Nişantaşı'nda olanları tam olarak bana anlatır mısınız?
- Ben Mansur'u dövmeye gitmiştim açıkçası. Salamonje'nin kapısında Allah bana sordurdu işte, "Mansur burada mı?" dedim, "Burada," dedi çocuk da. Orası da Erol Kaynar'ın yeri, benim çok sevdiğim bir yer. Mansur da beni görünce "Gel Haşmet Abi otur," falan dedi. "Ne abisi ulan!" dedim. "Hani yazmıştın, ben artık abin falan değilmişim diye... Konuşma!" derken baktım Ahmet Hakan da var. Ona da alaycı bir ses tonuyla dedim ki, "Senin de bugünkü esprini çok beğendim, sonra onu da konuşacağız." Fakat hayatta gördüğüm en korkak adamlardan birisi Ahmet Hakan.

- Nereden anladınız o an Ahmet Hakan'ın korktuğunu?
- Bu Ahmet Hakan biz nerede dolaşıyorsak orada değil mi, üç dört yıldır? Kaç defa 'Haşmet Abi'nin yol yazıları, 'Haşmet Abi'nin Alaçatı yazıları' falan diye notlar düştü, değil mi? Hiçbir karşılaşmamızda doğru düzgün bir selam bile vermedi. Hem korkak, hem alçak bir adam olduğu oradan belli. Cesur ve kendinden emin adamlar, adam gibi selamlaşırlar. Bir defa ben nereden onun Haşmet Abi'si oluyorum? Hani "İlhan Abi..." diye de yazmıştı ya bu salak... Ben bu salağı defterden nasıl sildiğimi söyleyeyim mi?

- Söyleyin tabii...
- Her insan fikir değiştirir, her insan sosyal, siyasal kamp değiştirir ama ulan ne zaman İlhan Selçuk senin İlhan Abin oldu? Oturdu "İlhan Abi'ye..." diye yazı yazdı. Hasan Abi, İlhan Abi falan... Bu zavallı bir adam.

- Tartışmanız ne kadar sürdü o gün?
- Orada 15 dakika sürdü bu olay. Ahmet Hakan'a "Sen kalk bakayım, boyunu göreyim istedim. Kalk bakayım bi," dedim. Ben yine takılmayacaktım, ama "Sen kimsin?" gibi laflar etti bana. Ben öyle bir laf duydum mu, zaten deliririm. Ya, 15 dakika boyunca yerinden kıpırdayamadı. Cep telefonuyla bir yerleri arar gibi falan yaptı. Ben de fazla uzatmadım. Çünkü gıcık olduğum Mansur, araya giren, yatıştıran görüntüsüne büründü birden. Onun da elindeki suya falan bir tane vurdum. "Yatın kalkın dua edin ki burada karşılaştık, ama dışarda karşılaşsaydık..." deyip öyle çıktım. Ve şu da var, eylemlerim sürecek...

- Ama çok tatsız değil mi bu durum?
- Öyle ama bir tarafları kırılacak kesin yani, elimden kurtuluş yok. İş öyle bir hale geldi ki, benden habersiz birisi dövecek onları. İğrenç, adi, zibidi herifler bunlar yani. Korkunç herifler. Benim üstüme kalacak, en korktuğum o. Halbuki ben onlardan önce davranmalıyım.

- Belki sakinleşirsiniz...
- Yok yok, iki tokat atmadan olmaz. Ali Boratav aradı, "Hemen geliyorum ben de iki tokat atayım," dedi.
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Nişantaşı maskesi bir yere kadar...
 Ko-be or not Ko-be: İşte bütün mesele bu
 'Bu, kariyerimin ikinci yarısının başlangıcı'
 Zamana hükmeden adam
 Sn swyrm!*
 Bhutan'da 'mutlu' bir Türk
 İstanbul'un en 'Harvey' gecesi
 'Kötü günlerimde beş kez porno izlerdim'
 Pilli motorlar yolda
 İstatistik meselesi ve 'Altın Kızlar'
 'İhbarlarımız dikkate alınsaydı, bebeği kurtarabilirdik'
 '200 kişilik bir çete'
 Korkutan kadın
 İngiliz medyası çalışkan okura 100 sterlin verecek
 Abu Dabi Sultanı: 'Kalbimi fethettiniz'
 'Milli takım gibiyiz genç ve hevesli'
 Romantik bi şey çalın!
 Soğuktan geldi ve soğuğa gitti
 Mağdurlar da site kurdu
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Ben âşığım, darısı sizin başınıza
Bel altı saldırılar,...
GÜLSE BİRSEL
"Magazinsel" sağlık haberleri!
Medya bas bas bağırıyor,...
KAZIM KANAT
Mahallenin şık ağabeyleri
Çocuk dünyası işte! Mahalle...
ERDAL ŞAFAK
Zamana hükmeden adam
O olmasaydı, saat asla kişiliğin ve...
Türk işi Rollswagen...
Türk işi Rollswagen...
Koca minibüsle yolda giderken Rahşan'a saydırıyorum.
İşadamlarını şaşırtacak jet
İşadamlarını şaşırtacak jet
Raytheon'un en yeni modeli Hawker 4000 İstanbul'da çok az sayıda...
İyi ilişki için iyi seks şart mı?
Son günlerin en fazla tartışılan konularından birini bilim dünyası da...
Matmazel Suzette'e adanmış yemek
Yumurtayla yapılan pek çok yemek var. Krep de onlardan biri. Dünya...
Mutfakta Japon var
Japon bir grubun Türk mutfağını ele geçirme çalışmaları yaptığını duyunca...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.