|
Kılcal damarlar tıkanınca...
Başbakan Erdoğan'ın, dün partisinin Meclis Grubu'ndaki konuşmasının özeti şuydu:
"Yaptıklarımız yeterince görülmüyor."
Veya:
"Küresel ölçekte organizasyonlar, ziyaretler gerçekleşiyor. Ama biz bunları bir gün konuştuk ve geçtik."
Erdoğan, yakındığı yerin adresini vermedi.
Bizce, günah keçisi belli:
Dört yıl önce, kapı kapı dolaşıp, partisini iktidara taşıyan teşkilatından başkası değil.
Nitekim, konuşmasını tamamlayıp, kulise adımını attığında, bu gerçek daha net göze çarpıyordu.
Gruptan, kulise kadar çıkan 10 basamak merdivende, önü iki kez kesildi.
Bir omuz darbesi
Merdiven başında karşılaştık; tokalaşmak için elini uzattığında üç kişi araya girdi.
Kibar bir hareketle, iki elini yana açıp, onları durdurdu.
Karşılıklı hal hatır sorgusundan sonra sohbete başladık.
Sorumuzu sakin dinledi.
Yanıt vermeye başlamıştı ki, ortalık karıştı.
Yağız Anadolu erkeği, Erdoğan'ın çaprazında duran Özel Kalem Müdür Yardımcı Çağatay Kılıç'ı bir omuz darbesiyle savurdu.
Başbakan'ın önüne geçip anlatmaya başladı.
Arkadan gelen çekiştirmelerden korunmak için Erdoğan'ın koltuk altına sokuldu.
Başkası yerimi kapmasın diye de sağ ayağını bir çit gibi yana doğru dayadı.
Bu kişinin konuşması bitmişti ki, Başbakan gözümüze bakıp, ikinci kelimesini söylemeye hazırlandı.
O an, havadan üç zarf ve bir not kağıdı aramıza uzandı.
Erdoğan, keyif içinde not kağıdına göz attı, özenle katlayıp gömlek cebine yerleştirdi; zarfları ise korumalarına uzattı.
Asansörlere kadar uzanan yirmi metrelik yol boyunca da tablo değişmedi.
Aynı görüntü, bakanlar için de geçerliydi.
Talepte bulananlar da belediye başkanı veya teşkilat yönetiminden başkası değildi.
Taleplerinin özü de benzerdi; bakanlık destek fonlarından para, tayin, terfi, atama...
Yaşanan; iktidarların en büyük sorunu olan, siyasi kılcal damar ambolisinden başka bir şey değil.
Yani, partinin kılcal damarlarındaki tıkanma...
Dolayısıyla, Erdoğan'ın, "yaptıklarımızı anlatamıyoruz" yakınmasının adresi belli.
Tersten yaklaşım
Siyasi amboli sadece AK Parti'de görülmüyor.
Diğer partilerin durumu da ondan farklı değil.
Örneğin ana muhalefet CHP...
Yakın zamana kadar, il başkanlarının da genel başkan kadar ağırlığının bulunduğu CHP'de, bugün aynı durumdan söz edilebilir mi?
Veya, genel başkanın bir cümlesini bir saat içinde Anadolu'nun en ücra köyüne kadar yaymasıyla ünlü DYP teşkilatının, aynı cevvaliyet içinde olduğundan...
Haydi bunu geçtik, Genel Başkan Mehmet Ağar'ın yaptığı bir açılımını, parti yönetiminin geçmişte olduğu gibi teşkilatı ikna ederek yayma çabasından bahsedilebilir mi?
Gözlemimiz tam tersi...
Kendisi açılım yapmak yerine, "Teşkilat bunu nasıl algıladı" diye tersten sorgulayıp, ona göre pozisyon alma gayreti var.
Kapı kapı dolaşın
Bir zamanların dinamik, hareketli teşkilat yapısına sahip MHP de farklı değil.
Belki bundandır, MHP lideri Devlet Bahçeli de hafta sonu yapılan Büyük Kongre'de teşkilatına, zaten olması gereken "siyasi hasletini" anımsatma gereği duydu.
"Kapı kapı dolaşacaksınız" talimatını, üzerine basa basa söyledi.
Siyasetin kalbi Ankara'da böyle atıyor.
|
