kapat
   
21 Kasım 2006 Salı
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Acaba hep birlikte mi Çankaya'ya çıkacağız?

Tepelerdeki siyasal ve ideolojik kavgalar bitmez tükenmez bir kısır döngü içinde sürerken, sizin de "Acaba bunlar bizi oyalayıp, geri kalmışlığımızdaki sorumluluklarını unutturmaya çalışıyorlar" diye kuşkuya düştüğünüz olmadı mı? Örneğin birileri hala "Cumhuriyet'i bunlara karşı nasıl koruyacağız" diye toplumu kamplara bölen siyaset yapıyorsa... Cumhuriyet'in birliğini simgeleyen makamların sahipleri, toplumun bazı kesimlerine küsmüş görünümü veriyorlarsa... Eğitim sisteminin global uygarlık yarışına hazır kadrolar yetiştirmemesindeki darboğazlar açılacak yerde, sorun sadece laiklik tartışması içinde turşulaştırılıyorsa.
"AB'ye rest çekelim" diye ulusal onur nutukları atıp, "Kopenhag Kriterleri'ni yırtarız" diyenler, kentleşmede, idarede, adalette, sağlıkta ve hemen her alanda "Çağdaş uygarlık düzeyi"nin neden hala bir uzak hedef olduğunu tartışmaya gerek görmüyorlar?
"ABD'ye rest çekelim" veya "Emperyalizm en büyük düşmanımız" diyenler, neden milyar dolarlık askeri alımları sadece Amerikan yapımı uçaklara, helikopterlere, muhriplere endeksliyorlar?

HANGİ TEMSİL
Varlık sebepleri demokrasi olan siyasi parti liderleri, kendi partilerinde demokrasi olmasını kabul ediyor mu? Veya yüzde 10'luk seçim barajı ile, temsili demokrasi ne kadar olabilir?
Bütün bunlara takılıp yıllarımızı geçirirken, yaşamımızı kolaylaştıran, insanca bir yaşamı hepimiz için mümkün kılan, kanun önünde herkesin eşit olduğu, kamu görevlilerinin egemenler değil hizmetkarlar statüsünde bulundukları bir ortam, hep uzak yarınlarda mı kalacak?
Hep rahmetli ressam Elif Naci'yi hatırlıyorum. Cumhuriyet'te arşivin yöneticisiydi. Bir dönem İslam Eserleri Müzesi müdürlüğünde de bulunmuştu. Aramızda kuşaklar boyu yaş farkı vardı ama arkadaş olmuştuk. Ondan mesela Churchill'in fotoğrafını istediğinizde, gülümser ve "Üstadım, Churchill İngiliz miydi" diyerek, iğnelerdi dünyanın siyasetini. Bu tür konularda hiç sinirlenmezdi. Ama kahvesinin şekeri çok olunca kıyamet kopartırdı. Çünkü onun o andaki huzuru, kahvesinin alıştığı lezzette olmasına bağlıydı. Ankara'daki veya Londra'daki siyasi kavgalara, Oktay Rıfat'ın "Ahmet" şiirindeki gibi bakardı:
"Büyük balık küçük balığı yutar demişler
Bok yemişler
Onu sardalyeler düşünsün
Sen balık değilsin ki Ahmet
Mek parmak mek parmak daha
Sonu selamet"

OKUR GÖZLEMLERİ
Şunu hiç unutmayalım. Eğer otomobil sayısı artıyor, buna karşı yolların sayısı artmıyor ve mevcut yollar da bitmez tükenmez kazılarla kullanılmaz halde bulunuyorsa, yaşamınız dayanılmaz ulaşım zorlukları ile dolu olur. Ahmet Necdet Sezer'in veya Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'da ikamet etmeleri, bu durumu değiştirmez.
Lisede okuyan çocuğunuzun aldığı eğitim onun üniversite giriş sınavlarında başarılı olmasını sağlamıyorsa, bu yüzden de dershanelere avuç dolusu para dökmek zorunda kalıyorsanız, YÖK'ün Milli Eğitim'le laiklik kavgası soruna çözüm getirmez ki?
Sayın okurlarımdan bazıları, bu gerçeklerin farkında. Aldığım sayısız mesajdan ikisini ileterek bu konuyu noktalayayım:
- Ben bir mühendisim ve İstanbul'daki belediye çalışmalarının çok yavaş ilerlediği konusunda size katıldığım gibi yapılan tüm işlerin de şişirme ve kalitesiz yapıldığını görüyorum. Örnek olarak beton atılırken etraftaki topraklar da betona karışmakta, demir donatı ve kalıp işçiliklerine hiç dikkat edilmediği gibi çalışanların başında yönetici hiçbir mühendis durmamaktadır. Cengiz Ergürsel

MAGANDALAR
- Yıllardır İngiltere'de yasayan bir mimar olarak, her yıl geldiğim ülkemin imar hataları, altyapı eksikliği, şehir planlarındaki büyük hatalar nedeniyle toplumu cinnete vardıran hayatını izliyor ve kahroluyorum. En son eşimle geldiğimde trafik kazası geçirdik. Bize çarpan aracın sahibi, özür dilemek yerine bir milletvekilinin danışmanı olduğunu gösteren kartını uzattı. Örneğin milletvekillerinin silahlı gezmelerini, hatta silahlı uçağa binmelerini aklım almıyor. Türkiye'de bir yaş daha yaşlanmak tesadüf eseri. Türkiye'de ölüm kazalara, magandalara bağlı.. İngiltere'de ise ölmek tesadüf.. Çünkü ölüm sadece ve sadece Allah'tan geliyor. Emine Coşgun-Patel

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İş yapmak kadar zamanında yapmak da önemli...   / 20-11-2006
 Öngörülebilir ülkede yaşamak can sıkar mı?   / 19-11-2006
 Başlar taç giymeden de akıllı olabilir...   / 18-11-2006
 Tutarsız olmak o kadar kolay ki bu coğrafyada...   / 17-11-2006
 Tercihimiz kamplaşmak mı yoksa uzlaşmak mı?   / 16-11-2006
 Yenilginin tahlili zafer kazanmak kadar önemli   / 15-11-2006
 Bilginin, kararlılığı sarsması tehlikesi var...   / 14-11-2006
 Dün dünle birlikte bitti cancağızım...   / 13-11-2006
 Buluşları, yaşamı kolaylaştıran Türkler...   / 12-11-2006
 Rumsfeld gitti, ama kuralları kalıcıdır...   / 11-11-2006
YILMAZ ÖZDİL
İzmir'in kavakları...
"Beton Kemal..."...
ERGUN BABAHAN
Bağdat'ta yarın ne mi olur?
Başlık bana ait değil...
MEHMET BARLAS
Acaba hep birlikte mi Çankaya'ya çıkacağız?
Tepelerdeki...
UMUR TALU
Yapı sökmece
Tamam, hepimiz felsefeci, filozof olamayız.
FATİH ALTAYLI
Satışa finansçı bakışı
Son günlerde hem medya, hem de...
ERDAL ŞAFAK
Biliyor musunuz?
Türkiye'de 6 milyon...
Dokunan yanıyor
İngiliz Independent gazetesi: Düşmanlarının başına gelenlerle Rus...
AB liderleri limanları 11 Aralık'ta görüşecek
Rumlara limanların açılmayışını AB, 15 Aralık'taki liderler...
Tek reis var o da Alex
Tek reis var o da Alex
Fenerbahçe'de gündemdeki "Takımı Alex mi kuruyor?" iddiaları giderek...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu