kapat
   
16 Kasım 2006 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Tercihimiz kamplaşmak mı yoksa uzlaşmak mı?

Peter Sellers'in "Bahçıvan Chance" rolünü oynadığı "Being There" filmini görenler, yıllarca kapalı yaşadığı evden ilk kez sokağa çıkıp gerçek dünya ile karşılaşan bahçıvanın, kendisine zenciler saldırınca elindeki uzaktan kumanda aleti ile kanal değiştirmeye çalışmasını hatırlar.
"Türkiye gerçeği" ile ilk kez karşılaştıklarında, kanal değiştirmeye çalışan ve bunu başaramayınca da Chance gibi şaşıranlar, hatta sinirlenenler oldukça fazla değil mi?

TÜRKİYE GERÇEĞİ
Büyük kentlerdeki kozalarında yaşayan ve çevrelerindeki herkesin kendileri gibi olduğunu görmeye alışmış kitleler, "Ötekiler" denilince sadece dinleri ve dilleri farklı olan azınlıkları anlardı. Siyasetin de, ideolojinin de tek merkezi Ankara'ydı bu gerçekte.
Bu gerçeği, köyden kente akın mı, demokrasi mi, dünyaya açılma mı değiştirdi, tam bilemiyoruz. Ama bunun bir "Sanal gerçek" olduğu da şiddetle anlaşıldı.
Eskiden sadece Müslim-gayri Müslim ve köylü-kentli ayrımı vardı zihinlerde. Derken, Sünni-Alevi, Türk-Kürt, sağcı-solcu ayrımları fark edilmeye başlandı. Ama iş burada durmadı. Mesela Sünnilik yeterli tanım olmayınca tarikatlar ve cemaatler de sıralanmaya başladı. Kent merkezindekiler çevreyi önce "Gecekondu semtleri" diye nitelerken, bu çevre merkezden daha kalabalık hale geldi; kırsalı bütün özellikleriyle kente taşıyan kentköyler oluştu.
Anadolu'da evine kapalı yaşayan kadın kentte başını örtüp sosyal yaşama karışmaya başlayınca, eski kentlilerin şaşkınlığı daha da arttı. Bunlara "Sıkma baş" denilip geçilecekken, bir de bakıldı ki, ülkeyi yönetenlerin yanlarındaki kadınlar da bu görüntüde. Bunların TBMM'ye veya üniversitelere girmeleri yasaklanırken, bunlar eşlerinin yanında Beyaz Saray'da falan ağırlanmaya başladılar.
Uzaktan kumanda aygıtının düğmelerine basıp, kanal değiştirmek mümkün değildi artık.
Bu durum karşısında izlenebilecek yollar fazla değil.
- Birincisi, eski alışılmış sanal gerçeği hala yaşamaya çalışmak ve Türkiye gerçeğini yok saymak. Bu içine kapanmayı, toplumdan kopmayı, dar bir çevreye kendini hapsetmeyi getirir.

ÖNÜMÜZDEKİ YOLLAR
- İkincisi, eski alışkanlıklarla, yeni durumu da kamplara ayırabilirsiniz. Müslimgayri Müslim, kentliköylü, solcusağcı benzeri kategorileri, "Laik-anti laik" çizgisindeki bir kamplaşmaya dayayabilirsiniz. Sürekli "Şeriat tehlikesi var" diyebilirsiniz. Ancak bu tür bir çizgi beraberinde "Bölünme tehlikesi"ni de gündeme getirmenizi gerektirir. Çünkü farklılıklar artık sade giysilerde değil, etnik farklılıklarda da gündemdedir.
- Üçüncüsü, çoğulculuğa ve farklılıkların birlikte yaşamasına dayalı olan Anayasal demokrasiye, laikliğe, hukukun üstünlüğüne, temel hak ve özgürlüklere, eskisinden farklı sahip çıkarsınız. Size benzemeyen, sizden farklı düşünen ve davranan "Vatandaşlarınız" la, sizi onlardan ayıran öğelerden çok, sizi birleştiren öğelerin varlığını ön plana getirmeye çalışırsınız.
Böyle durumlar var önümüzde.

CESARET NEDİR?
Hiç unutmayalım ki eski sanal gerçeğin sığ dünyasındaki kamplaşmalar bile, Türkiye'nin kayıp yıllarına ve global uygarlık yarışında geri kalmasına sebep oldu. Birbirleri ile tıpatıp aynı olan tepedekilerin koltuk kavgaları tabana trajik kamplaşmalar biçiminde yansıdı. Demokrasi kesintilere uğradı.
Bugün ise, birbirlerine gerçekten benzemeyenlerin tepede kavga etmesi ve toplumun da radikal kamplaşmalara uğraması tehlikesi var. Hemingway'in sözleri ile "Cesaret" tehlikenin üstüne gitmek değil, tehlike karşısında zarif ve akılcı davranmaktır...
Bir de hatırlatma yapalım. Uzaktan kumanda ile sokaktaki acı gerçekten kanal değiştirerek kaçmanın mümkün olmadığının vurgulandığı "Being There" romanını da, filmin senaryosunu da, "Boyalı Kuş"u da yazan Jerzy Kosinski (1933-91), New York'taki "69'uncu Sokak Keşişi" (The Hermit of 69th Street) olmanın bunalımını, intihar ederek sona erdirmişti.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yenilginin tahlili zafer kazanmak kadar önemli   / 15-11-2006
 Bilginin, kararlılığı sarsması tehlikesi var...   / 14-11-2006
 Dün dünle birlikte bitti cancağızım...   / 13-11-2006
 Buluşları, yaşamı kolaylaştıran Türkler...   / 12-11-2006
 Rumsfeld gitti, ama kuralları kalıcıdır...   / 11-11-2006
 Ana muhalefet partisi AB'dir   / 10-11-2006
 Savaşı Almanya kazansa AB de olmazdı...   / 09-11-2006
 Ecevit'in cenazesi siyasi miting değil ulusal törendir   / 08-11-2006
 Ecevit de "devlet adamı" rütbesine ulaştı...   / 07-11-2006
 Saddam'ın yargıçları onu da idama gönderdi...   / 06-11-2006
YILMAZ ÖZDİL
Bana anketini söyle... Sana kim olduğunu...
ERGUN BABAHAN
Yerel yönetimler ve Beşiktaş rantı
Yerel yönetimlerin...
MEHMET BARLAS
Tercihimiz kamplaşmak mı yoksa uzlaşmak mı?
Peter...
UMUR TALU
Gördünüz mü?
Memlekette şöyle konforlu, "lüküs...
ERDAL ŞAFAK
Kolay gelsin!
AB iki krizi birden...
Artık tanığa gerek yok
Köy meclisi kararıyla tecavüz 'cezalarının' verildiği Pakistan'da...
Seçimin rengi pembe
Fransa'da Sosyalistler, cumhurbaşkanlığı adayını bugün belirliyor.
Atina'da da böyle
Atina'da da böyle
4 ay önce Dünya Kupası'nı kaldıran İtalya'ya evinde kafa tuttuk. 24...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu