|
|
'Heyecansız' ama 'tarihi' bir kongre
Dün sabahtan itibaren Ankara'dayız. Ankara'daki güneşli havanın aksine siyaset kulislerinde puslu bir hava var. Kiminle konuşsak adı konulmamış bir kaygıdan söz ediyor. Sadece siyaset arenasında değil, sokakta da, kahvehanelerde de, otel lobilerinde de bu böyle. Çünkü herkes bugün yaşanacak iki konuya odaklanmış durumda. İlki Eski Başbakan Bülent Ecevit'in cenazesi. İkincisi ise AK Parti 2. Olağan Kongresi. İkisinin aynı güne denk düşmesini kimse tesadüf olarak nitelemiyor. Bu nedenle de herkesin kafasında aynı sorular var; "Acaba istemeyen bir şey olur mu?" ya da "Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesinde yaşanan görüntüler tekrarlanır mı?" Umarız Bülent Ecevit son yolculuğuna uğurlanırken, bu kaygılar değil milyonların vefası ve toplumsal dayanışma ön plana çıkar. Şimdi gelelim bugün yapılacak kongreye... Dün sabahtan itibaren AK Parti üyeleri Ankara'ya gelmeye başladı. Ancak ister İstanbul'dan ister Kars'tan gelsin, delegelerdeki "heyecansızlık" hemen dikkati çekiyor. Coşku yok, beklenti yok. Doğal olarak kulisler de hareketli değil. Kimse seçilmek veya seçtirmek için bir çaba harcamıyor. Peki bu kongrede ne olacak? Görünen şu; daha önce il seçimlerinde yaşanan "Tek aday, tek liste" uygulaması devam edecek ve kavgasız, gürültüsüz bir kongre yaşanacak. Doğrusu genel anlamda sürpriz de beklenmiyor. Bir partili şöyle diyor: "Hesapta milletvekillerini delegeler seçecekti. Hep duyduğumuz klasik söylem. Sonunda ne oldu? Diğer partilerden hiç farkımız kalmadı. Böyle olunca da enerjimiz bitiyor." Tabanın böyle gördüğü AK Parti kongresi aslında hem kendi kısa tarihi, hem de Türkiye'nin gelecek siyasi şekillenmesi açısından sürpriz gelişmelere de gebe. Çünkü Başbakan Erdoğan zor bir seçimle karşı karşıya. Kendisinden sonra işaret ettiği isim Abdullah Gül nasıl bir lider olacak? Partiye kendi rengini mi verecek, yoksa yakın siyasi tarihimizin tipik örneği Yıldırım Akbulut mu olacak? Deneyimli bir siyasetçi şöyle diyor; "Kongrenin böyle sessiz sedasız olacak olması çok da şaşırtıcı değil. Çünkü Ak Parti'nin parti içi demokrasi talebi yok. Lider kültü etrafında gelişiyor. Ancak Erdoğan, eğer cumhurbaşkanlığına çıkarken, AK Parti'nin demokratik bir partiye dönüşmesini sağlarsa çok şey değişir. O zaman Ak Parti'nin merkez problemi de kalmaz. Böylece Ak Parti önümüzdeki çeyrek yüzyılın partisi haline gelir. Eğer tersi olursa, tek adama bağlılık devam ederse, yine Erdoğan'ın sözüyle 'her parti doğar, büyür ve ölür' anı yaklaşmış demektir." Kongrenin heyecansız görünmesi, aslında o salonda çok tarihi bir dönüm noktası yaşanacağı gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü, lideri Cumhurbaşkanlığına gitse de gitmese de, bu kongrede AK Parti'nin Türkiye'nin siyasi geleceğinde olup olmayacağına karar verilecek. Bugün kongre salonunda ortaya çıkacak tabloya da, verilecek siyasi mesajlara da bu gözle bakacağız.
|