SABAH - 11/11/2006 - Meliha Okur

Şu an 11 Kasım 2006 - Cumartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Servislerimiz

Google Arama

SMS:
MO yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder

54 milyar Euromumluk pastayı üfleyemeyeceğiz

Recep Tayyip Erdoğan

Küreselleşme trenini kaçıran AB'nin işi zor! Türkiye yolculuğunda nasıl bir sınav vereceğini bilemiyor. Türkiye daha soğukkanlı. O yüzden tren kazası olmasın diye tutturan AB ve Türkiye 15 Aralık'ta yapılacak 'AB Liderler Zirvesi' ne kilitlendi.
Bu zirve önemli! Çünkü müzakerelerin nasıl ilerleyeceği bu zirvede alınacak kararlara bağlı. AB, Gümrük Birliği kararına bağlı olarak limanların açılması konusunu Türkiye'nin izniyle Adalet Divanı'na götürebilir.
Ama tek isteği var: Müzakere sürecinin bu işten yara almaması.
Bu mümkün mü?
Yorum yapmak için erken. Ancak AB'nin siyasi bir oluşum olduğunu düşünenler öncelikle AB'nin ekonomik bir birlik olduğunu unutmamalı. Zaten 35 başlıkta müzakereler başladı. Türkiye'nin açıp kapadığı tek başlık 'Araştırma-Geliştirme' oldu. TÜBİTAK'ın yönetiminde 6. Çerçeve Programı'nda gösterilen performans nedeniyle 'AraştırmaGeliştirme' başlığında sorun yaşanmadı.
Hatırlatalım:
Çerçeve programları AB'nin araştırma ve teknoloji geliştirme kapasitesini güçlendirmek, bu yolla ekonomik ve sosyal gelişme sağlamak üzere 1984 yılından bu yana yürüttüğü ve bütçeleri ortalama 5 yıl olarak tasarlanan programlar.
1 Ocak 2007 yılında tamamen yürürlüğe girecek olan 7. Çerçeve Programı 6 yıllık. Toplam 54 milyar Euro'dan oluşuyor. Program KOBİ'lerin desteklenmesini öngörüyor.
Çerçeve programlarına katılımda, katılımcı ülkeler büyüklüklerine göre katılım payı ödüyorlar. Türkiye, bu programa büyüklüğü nedeniyle 1 milyar Euro katılım payı ödeyecek. Ancak ortada çok ciddi bir sorun var.
Çünkü, AK Parti Hükümeti henüz 7. Çerçeve Programı için 'katılım belgesini' imzalamadı. Tıpkı ABD ile yaptığı 'tezkere pazarlığı' gibi bu kez de AB ile 'katılım payı' pazarlığı yapıyor.
Olacak iş mi?
İşin şakaya gelir yanı yok. Eğer Türkiye bu anlaşmaya imza atmazsa yine treni kaçıracak, yine son dakikada küçük işlerle oyalanacak. Bu programlarda aslan payı ilk 2 yılda verilen projelere düşüyor.
Yazık değil mi?
Sonuçta, Türk sanayisinin rekabet gücünü artırması gerekiyor. Daha iyi üretim için araştırmaya, teknolojik yatırıma ve bilgiye ihtiyacı var.
Üstüne üstlük bu işin çok daha kötü bir sonucu olabilir. Eğer üstlenmek zorunda olduğumuz sorumlulukları yerine getiremezsek açılıp kapandığını düşündüğümüz 'AraştırmaGeliştirme' başlığı yeniden açılabilir.
Açıkçası kendi bindiğimiz dalı keser, şoka gireriz.
Bizden hatırlatması!!!