kapat
   
10 Kasım 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Ana muhalefet partisi AB'dir

Eskiden Fransız okullarındaki Doğu ülkelerinden gelen az başarılı öğrencilerin diplomalarına, "Şark için yeterli" anlamına gelen aşağılayıcı "Bon pour l'orient" tanımlaması eklenirmiş. Bizim AB'ye tam uyum sürecinin de buna benzer bir görüntü içine girmesi ve "Bu kadar Avrupalılık Türkiye için yeterli" diye düşünülmesi tehlikesi ufukta görünmek üzere gibi.
Aslında bunun böyle olmasının ana sorumlusu Avrupalılar değil biziz. Çünkü İngiltere için, İsveç için veya İspanya için ortak siyasi kriterler, Türkiye'den de istenince "Bize bu kadarı fazla" demeye başladık. AB üyesi olabilmek için kaçınılmaz gerekler gündeme getirilince "Bunlar ulusal onurumuzla oynuyor" içerikli tepkiler, yoğun biçimde yükselmeye başladı.
Bunun bir sebebi, belki de "Çok partili" diye sunulan ama aslında "Tek partili-Çok kanatlı" demokrasimizdir. Tüm partiler bu anlamda aynı çatı altında aynı söylemi farklı lehçelerle telaffuz eden siyasi hizipler gibidir. Kıbrıs konusunda, sivilasker ilişkilerinde, Güneydoğu sorununda, milliyetçiliğin yorumunda, Ermeni meselesinde veya dış dünyaya yaklaşımda, sosyal demokratlarla, muhafazakarların veya ülkücülerin pek bir farkı yoktur.

HEPSİ AYNI
Bunlar muhalefette oldukları zaman farklı zannedilen söylemleri seslendirir. Ama iktidara geldikleri anda, birbirlerinden farklı olmadıklarını hemen anlarsınız.
Her konuda farklı düşündükleri zannedilen AK Partililerle CHP'liler, örneğin eksikli temsilin aracı olan "Yüzde 10 barajı" konusunda bile ittifak halinde değiller mi?
Bu açıdan bakmayı denerseniz, Türkiye'deki en ciddi ve gerçekten farklı siyasi söyleme sahip tek "Muhalefet" AB'dir.
Bugünkü AK Parti iktidarının açmazı da, "Gerçek muhalefet" AB ile "Sözde muhalefet" CHP'nin arasında sıkışıp kalmış olmasıdır.
Türkiye gibi her çeşit sosyal adaletsizliğin, hukuk dışılığın, çağdışılığın söz konusu edilebileceği bir ülke olan Türkiye'de, hem muhalefet olup, hem de her konuda "Kökten devletçi" olunur mu? Ama CHP böyle.
Anayasa değiştirecek çoğunluğa sahip bir iktidar olup, hemen her konuda hem CHP'den hem de devlet bürokrasisinden bu kadar ürkülür mü? Ama AK Parti de böyle.
İşte bu noktada gerçek muhalefet olan AB "Bu düzen değişecek" içerikli kriterleri, ilerleme raporlarını, uyarıları gündeme getirdikçe, aslında hepsi birbirinin uzantısı olan birbirinden farksız partiler "Bu kadar Avrupalılık bize yeter. Bu kadar uyum Türkiye için fazla bile" diye bir ağızdan tepkilerini seslendiriyor. Bunun genel kamuoyuna yansıması ise, "Bu Avrupalılar zaten bizi bölmek istiyor" şeklinde oluyor.

GÜNAHSIZ
HAMİLELİK
Zaten eğitim ve kamuoyu bilinçlendirme modelinde tartışmasız ezberciliği seçmişiz. Bu eğitim modelinde biz Türkler her konuda haklı ve mazlumuz. Batı ise, bizi hep yok etmeye çalışmış. Ve derken 1923'te her şeyi sıfırdan başlatmış ve geçmişi silmişiz.
Halil Berktay bu tarih anlayışımızı, Hz. Meryem'in "Günahsız hamilelik" (Immaculate Conception) inancına benzetmişti BBC'nin editörü Mark Mardell'le yaptığı söyleşide.
Şimdi AB kimi Osmanlı'dan, kimi Cumhuriyet'ten kaynaklanan eksikleri ve aksaklıkları gündeme getirip tam uyum isteyince de, genlerimizdeki tüm bilgilerle, içinde bulunduğumuz düzen için "Bon pour la Turquie" diyoruz.
Hatırlayın DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın Güneydoğu sorununa "Diğerleri"nden farklı bir yaklaşımı seslendirdiğinde kopan kıyameti. Herhangi bir partinin Kıbrıs'ta çözüm konusunda diğerlerinden veya "Devlet"ten farklı çözüm önerse ne kıyametler kopacağını buna bakıp hesap edebilirsiniz.
Sonuçta ne oluyor? Kıbrıs'ta da BM ile AB arasında sıkışıp kalıyorsunuz. Neticede BM de, AB de, Kıbrıslı Rumları tanıyor, KKTC'yi tanımıyor. Neyse şu anda ABD de bizim gibi... Muhalefetteki Demokratlar, Cumhuriyetçi Bush'un Irak politikasına karşı oldukları için ara seçimleri kazandı. Ama onların da Irak için, Bush'unkinden farklı bir politikaları yok.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Savaşı Almanya kazansa AB de olmazdı...   / 09-11-2006
 Ecevit'in cenazesi siyasi miting değil ulusal törendir   / 08-11-2006
 Ecevit de "devlet adamı" rütbesine ulaştı...   / 07-11-2006
 Saddam'ın yargıçları onu da idama gönderdi...   / 06-11-2006
 Ankaralı ve İstanbullu gazeteciler   / 05-11-2006
 Milliyetçiliğin bir ayağı tarihte bir ayağı da bugünde olmalı...   / 04-11-2006
 Dışarıdan gelen eleştiri içeridekinden daha mı etkili?   / 03-11-2006
 İdeolojik tarihle liberal demokrasi birlikte olamaz   / 02-11-2006
 Ezberleri bozmak asapları da bozar...   / 01-11-2006
 Kara Murat olsaydı tabii ki AB'ye bizi sokmazdı   / 31-10-2006
YILMAZ ÖZDİL
Tarih böyle bir olayı kaydetmemiştir...
Bakın ne yaptı...
MEHMET BARLAS
Ana muhalefet partisi AB'dir
Eskiden Fransız...
ERGUN BABAHAN
Sıkıntılı bir dönem
AB'nin Kıbrıs ültimatomuna...
BALÇİÇEK PAMİR
Nefes alamıyorum
Canım sıkılıyor, canım.
Neden...
UMUR TALU
Bir yer yok muydu?
Çocuklar için hassassınızdır.
FATİH ALTAYLI
Büyük cezalar da ödenirmiş
EPDK akaryakıt dağıtım...
ERDAL ŞAFAK
Türkler geliyor!
Reformların yavaşlaması,...
Papa suikasti Rusya'nın işi
Yeni Savunma Bakanı Gates'in adı İran kontrgerilla skandalında...
Ermeni yasası geçirilecek
Meclis'in ilk kadın başkanı Pelosi'nin bu göreve gelmesini Ermeniler...
Rüyam UEFA'yı Kadıköy'de kaldırmak
Rüyam UEFA'yı Kadıköy'de kaldırmak
Christoph Daum, Fenerbahçe'de yapamadığını Fenerbahçe'nin stadında...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu