kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Afili depresif
Afili depresif
Asosyal bir kova burcu

Herkes onu konuşuyor!

Ayşe Özyılmazel bu haftadan itibaren röportajlarıyla SABAH Ekler'de. Özyılmazel'in ilk konuğu, Afili Yalnızlık şarkısının ardındaki küçük dev adam: Emre Aydın. Listelere bir numaradan girerek, kısa sürede yüz binlerce hayran edinen Aydın, ışıltılı dünyaya adım atmasına rağmen depresif, telaşlı, mütevazı ve gösterişsiz biri...


Afili depresif

Sadece internetten yüzbinlerce kişinin 'indirdiği' Afili Yalnızlık şarkısının söz ve müziği Emre Aydın'a ait. Şimdiden çok sayıda hayranı olan Aydın, tahminlerin aksine çok mütevazı, depresif, iddiasız duran, telaşlı ve sessiz sedasız biri. Genç müzisyenle albümünü ve hayatını konuştuk.

Bana bir capuccino, bir de kerpeten lütfen! Bu çocuk kolay kolay dile gelecek gibi değil de... Malumunuz son günlerde bir Afili Yalnızlık'tır gidiyor. Uzun zamandan beri ilk kez bir klip bu kadar çok konuşuluyor. Hani şu Şebnem Dönmez'in kendine âşık bir kadını oynadığı, kendi kendine mektuplar yolladığı, kameraya bakıp bakıp ağladığı klip. Söz müzik Emre Aydın, ama kendisi muamma. Sadece müzik sayfalarında yandan çarklı, cool bakışlı fotoğraflarını görüyoruz. Hal böyleyken de meraktan çat diye çatlamamak için, Cumartesi SABAH'a ilk röportajımı onunla yapmaya karar veriyorum. Kafamdaki Emre Aydın imajı şu; uzun boylu, isyankâr, deri ceketli, ciddi, hafif ağır abi, belki biraz sinirli, Teoman'dan hallice yani. Plak şirketindekiler dediler ki "Emre sadece Leman Kültür'de rahat ediyor, en çok orayı seviyor". Cumartesi kalabalığında döküldüm İstiklal Caddesi'ne. Kulağımda albümü, internette 250 bin kere yüklenen şarkısı Belki Bir Gün Özlersin'i dinliyorum, durduk yere kendime bunalımlardan bunalım beğeniyorum. "Belki bir gün özlersin, başka adamlarla başka şehirlerde yürürken... Bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın, her biri hayran sana". Sonunda duvarları karikatürlerle dolu, uzun koltuğunda bir çiftin öpüşüp koklaştığı Leman Kültür'den içeri giriyorum. Henüz Emre yok ama plak şirketinden iki kişi gelmiş. Diyorlar ki "Şimdi Emre gelir ve geç kaldım çok özür dilerim der". "Ama geç kalmadı ki, daha 10 dakikası var," diye atlıyorum tam o anda Emre Leman'dan içeri giriyor ve ağzından çıkan ilk cümle "Geç kaldım, çok özür dilerim". Hani şu listelere bir numaradan giren, Kenan Doğulu'ları, Nazan Öncel'leri, Serdar Ortaç'ları deviren çocuk 1,70 boy, 65 kilo (gözüm tartı değil, sorduk tabii) küçücük bir şey! Siyah pantolon, yeşil gömlek üstüne hardal rengi deri ceket giymiş. Gözleri yeşil yeşil parlıyor.

'YİNE YALNIZ KALDIM'
Yanıma oturuyor, sanırsınız müdür muavininin odasındaki suçlu öğrenci. Garson ne içmek istediğini soruyor. Sütlü kahve istiyor. Elleri sürekli birbirine kenetlenmiş durumda, parmaklarını çekiştirip duruyor. Şu an Türkiye'nin en çok dinlenen şarkısını sen mi yazdın? Az sonra kendini kapıp koyuvereceği, bülbül gibi konuşacağı sohbetimize başlıyoruz. "Yalnızlığın albümünü yapmışsın, şimdi çok popülersin. Hâlâ kendini yalnız hissediyor musun?" "Evet," diyor "6. Cadde'de iki kişiydik, yanımda hep Onur oluyordu şimdi yine yalnız kaldım. Adapte olacağım inşallah". Bilmeyenlere 6. Cadde hikayesi şöyle: Emre ve arkadaşları İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde iktisat okurken, bir yandan da grup kurmuş ve müzik yapmaya başlamışlar. O sırada Emre Sing Your Song yarışmasını duymuş. Popstar gibi bir yarışma. İlk 18'e kalanlardan toplama albüm yapılacakmış. Arkadaşlarından sadece Onur gaza gelmiş ve 6. Cadde olarak ikisi yarışmaya girmiş. Emre'nin yazdığı, Onur'un seslendirdiği şarkı Söylersen birinci olmuş ve Sing Your Song albümünde şarkıları yer almış. Sonra iki arkadaş ver elini İstanbul. Durumları şu; Taksim'de bir otelde kalıyorlar, paraları yok, ailelerden 'Ne o başımıza çalgıcı mı olacaksınız' baskısı var, kaygı var ama onların da umudu var. Tam albüm çıkacak, "Oley oley oley!" derken ne oluyor dersiniz? Plak şirketi kapanıyor.

İLK ENSTRÜMANI BAĞLAMA
Onur havlu atıp aile babası olmaya karar veriyor, Emre şarkı yazmaya devam ediyor. Bütün bunları anlatırken sayıyorum, kahvesine tam beş şeker atıyor. Karıştırıyor, karıştırıyor... Sanırım biraz da elleri titriyor. Açıkçası nasıl yarışmaya katılmış, İstanbul'lara gelmiş aklım kesmiyor. Latan cesur herhalde! "Sen iyi aile çocuğu musun?" diye soruyorum. "Öyleyim," diyor ve başlıyor ailesini anlatmaya. Eee aile insanın temelidir madem kendisini yakından tanıyacağız ailesini de bilelim, öğrenelim. Annesi de babası da eczacı. Baba Antalyalı, anne Egeli. Emre 1981 yılında Isparta'da doğmuş. İlkokula kadar orada kalmış, sonra Antalya'ya gitmiş, en son da İzmir'e. En çok İzmir'i sevmiş. Hadi duyun da inanmayın, bugünün taze alternatif rockçısı müziğe ilkokulda babasının 'sosyalleşsin' diye aldığı bağlamayla başlamış. Gelin görün ki bağlama onu bağlayamamış. Sonra ne olmuş? Ortaokulda metal dalgasına kapılıp, gitar çalmaya başlamış. Oasis'i duyana kadar sıkı metalciymiş, ne olduysa Oasis'le olmuş; alternatif müziğe geçmiş. Bu arada kaşık hâlâ kahvesinin içinde. İçtikçe burnuna, gözüne girecek hissi beni bırakmıyor, yüksek müsaadesiyle kaşığı fincandan çıkartıyorum ve adının Emre Kongar'dan dolayı Emre olduğunu öğrenip şaşırıyorum.

SONUNA KADAR DEPRESİF
Oğlunun konserlerine gelip de alkışlamayan bir babanın, 'kolunda altın bileziğin olsun' kaygılı bir annenin mükemmeliyetçi müzisyen oğlu. Nasıl bir karışım ama... Kendini Teoman ve Feridun Düzağaç'ın kulvarında görüyor. Alternatif müzik yapan, şarkılarını kendi yazan erkek vokal olarak. Peki şarkısı bu kadar tutunca neler değişmiş hayatında? Gülüyor. "Albümün tirajı arttıkça, arayanların sayısı da artıyor valla," diyor. Şarkıları hep son bakışta aşkı anlatıyor zaten. Sanki kız çekip gittikten sonra anlatabiliyor duygularını. Onaylıyor: "Mutluluk bana şarkı yazdırmaz, mümkün mertebe sorunları içimde yaşarım," diyor. Şu anda sevgilisi yokmuş. Nasıl kızlardan hoşlanıyor acaba? "Konuşabildiğim kızlardan hoşlanırım," cevabını vermez mi. Tabii tabii, mühim olan iç güzelliği. Yersek! "Tamam tamam, dış güzellikten etkilenirim ama konuşabilmek de çok önemli". Elleri küçücük, hafif telaşlı; açılması, size ısınması zaman alıyor ama ısınınca da muzır gülücükler yüzünden eksik olmuyor, insanın şefkat duygusunu yükseltiyor, bağrınıza basasınız geliyor. Evet kesinlikle o bir asosyal! Zaten kendisi de bunu kabul ediyor. "Depresyon depresyon nereye kadar?" diye soruyorum. Beklenen cevap geliyor "Dünya durana kadar."

Emre Aydın'ın şarkı sözleri ve bestelerinin yanı sıra pek çok şiiri de var. İşte onlardan biri:

Salih
salih
öldürdüğü için
yıllarca hapis yattığı
o ..neyi
o gece
cihangir'de değil de
bi pavyon sahnesinde görse
ayakta alkışlardı

rahşan affetmese
evlenmezdi salih
ve bıçaklayamazdı karısını
bakire çıkmadı diye

halbuki aynı salih
on sekiz yaşının
ilk soluğunu
kerhanede almıştı

Ayşe ÖZYILMAZEL

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Hollywood kapısı aralanıyor
 Bugün dünya için ne yaptınız?
 Rock'ın kırmızılı kadınları
 En hayırlı 'Kırmızı' alışveriş
 Fransa'dan Çin'e bir Türk markası
 Havada alışveriş kokusu mu var?
 Sabun köpüğünden ekmek parası
 Şeytan hep Prada giymiyor
 Toplamış kalbinin 50 parçasını...
 Osmanlı bir gecede kurulmadı
 Eyvah kitap okumuyorlar!
 Afrodit geri döndü
 George Michael'ı beklerken...
 Bebek cinayeti işlenen yurtta yüzler gülüyor
 Geleceğin motosikletleri hayal gücünü zorluyor
 Erkeklere özel bakım merkezi
 CK'in genç yüzü
 Afişe adını yazdırdı
 Ünlülerin tercih ettiği gömlek
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
REFİK DURBAŞ
İstanbul resimlerinde bir roman kahramanı
TÜYAP Kitap...
Restoranında Ali Baba'nın...
Günlük yaşamın karışıklığından sıyrılmak için uçakla kilometrelerce yol kat...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.