kapat
   
03 Kasım 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mahmut Ovur @ SABAH
SMS:
MOV yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

AK Parti siyasete ne kattı?

AK Parti, kuruluşunun 5'inci, iktidar oluşunun da 4'üncü yılını dolduruyor. Önümüzdeki 11 Kasım'da da büyük kongresini yapacak.
Mevcut partilerinin yıpranmasıyla toplumun derin değişim arzusu bir araya gelince, "öteki" olarak nitelenen bir siyasi ekip, AK Parti'yi kurarak bir yıl sonra hem de çoğunlukla iktidara geldi.
Yeni bir partiydi ve nasıl bir yol izleyeceklerini herkes merak ediyordu.
Daha başlangıçta, çok şey söylemeseler de ortaya koydukları siyasi yaklaşımlar, çözüm önerileri zamanın ruhuna uygundu.
Kendilerini ifade edecek siyasi formülü de buldular: "Muhafazakâr Demokrat."
Yeni bir siyaset dili, yeni bir siyasetçi tipi kısa sürede güven de yarattı.
Ancak iktidar gücü partinin bu değişimci yanını giderek törpüledi ve başta parti içi özgürlükler olmak üzere birçok alanda geri adımlar atıldı.
Kısaca AK Parti, 4 yıllık iktidarında "sessiz devrimlere" imza attığı gibi, yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlik gibi toplumun somut beklentileri konusunda da "türban" ve "Kürt sorunu" gibi temel sorunlarda da ne yazık ki fazla bir şey yapamadı.
Ve artılarıyla eksileriyle bir 4 yıl geride kaldı.
Peki Türkiye, AK Parti ile nasıl bir siyasi deneyim yaşadı?
Çevreden gelen "öteki" lerle devlete rengini veren "resmi ideoloji" nin tepede buluşmasından nasıl bir "sentez" çıktı?
Konuyu biri içeriden, diğeri dışarıdan iki siyaset uzmanı, Yalçın Akdoğan ve Mümtaz'er Türköne ile konuştuk.
"Ak Parti ve Muhafazakâr Demokrarasi" kitabının yazarı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, AK Parti'nin 5 yıl sonra geldiği noktayı şöyle değerlendiriyor:
"İlk dönemde birtakım yakıştırmalar yapıldı . 'Ilımlı İslamcı', 'Milli Görüş'ün yenilikçi kanadı' gibi. Şimdi üzerinden 5 yıl geçti. Artık geçmişte söylenenlere değil, bugüne ve yapılanlara bakmak gerekiyor. Bu noktadan baktığımızda, çok farklı bir alana oturmuş bir parti var. Yani siyasal İslamcılıkla hiçbir ilgisi ve alakası olmayan ve muhafazakarlık kulvarında kendisine bir yer açmış ve merkeze oturmuş bir parti. En büyük başarısı da İslamcılıktan ayrışarak yeni bir partiye dönüşmesi."
Akdoğan, AK Parti'nin zaman zaman farklı tutum almasını da ilginç bir yaklaşımla açıklıyor:
"AK Parti bugün bir taraftan çevrenin talepleri ve temsiliyle kendine bir heyecan, merkezde yer almasıyla da bir meşruiyet üretiyor. Yani AK Parti, çok farklı toplumsal kesimlerden destek bulabiliyor. Ancak aynı zamanda çevre olarak tabir edilen, birçok beklentisi, ihtiyacı olan kesimin taleplerini de siyasetin konusu yapabiliyor."
AK Parti'nin içeriden görünümü böyle.
Peki dışarıdan nasıl görünüyor?
Sorunun cevabını Mümtaz'er Türköne veriyor:
"Bugün ileri sürdükleri, 'Merkezde olmak' bir iddia. Bana göre hiçbir anlamı yok. AK Parti, 'aşırı uç' yaftasından kurtulmak için 'merkez' i fazla abarttı. Ayrıca AK Parti muhafazakâr bir parti de değil . Ortaya çıkan tablo şu: 28 Şubat sonrasında siyasi yelpazede yaşanan bir meşruiyet krizi vardı. Bu kriz, 99'da DSP ve MHP'yi, 2002'de de AK Parti'yi yarattı. Bugün iddiasını tüketmiş bir parti, ama alternatifi olmadığı için göreceli üstünlüğünü sürdürüyor."
Türköne'ye 4 yıl sonra AK Parti'yi nasıl tanımladığını soruyorum. İşte cevabı:
"Siyasete salt siyaset değil, toplumsallığın, ekonomik çıkar alanlarının tezahürü olarak bakarsak AK Parti, merkezde temsil edilemeyenlerin veya haksızlığa uğrayanların temsilcisi oldu. AK Parti lider kültü etrafında, konjonktürel avantajlara sahip, konjonktür devam ettiği için de varlığını sürdüreceği anlaşılan bir siyasi oluşum."
Neresinden bakarsak bakalım, ilginç bir siyasi deneyim yaşadığımız kesin.
Birçok sorun çözümsüz kalsa da Türkiye, 4 yıllık bu kısa dönemde "öteki" diye nitelenenlerin iktidar olmasına olanak verdi. Onlar da zorlansalar da "merkezde kalmayı" başararak, "siyasal İslamcı" akımı büyük oranda marjinalleştirerek yeni bir fırsat yarattı.
Her şey bir yana bu bile Türkiye siyaseti açısından önemli bir katkı değil mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sarıgül'ün acı günü   / 02-11-2006
 'İstanbul sahipsiz değil'   / 31-10-2006
 Trafo pazarlayan uyanık reklamcılar   / 29-10-2006
 İstanbul'un kerameti!   / 28-10-2006
 'Solun bir atımlık barutu var'   / 27-10-2006
 Eğitim de sıkıcı siyaset de!   / 26-10-2006
 Bu şehrin sahibi yok Hıncal Abi!   / 22-10-2006
 DSP 'küllerinden' doğuyor   / 21-10-2006
 'Dar alanda' siyaset yapmak!   / 19-10-2006
 İhalenin iptal gerekçesi: 'Adres tarifi'   / 17-10-2006
MAHMUT ÖVÜR
AK Parti siyasete ne kattı?
AK Parti, kuruluşunun...
MUHARREM SARIKAYA
Kuruluşların düşündükleri...
Başkentte yabancı...
YAVUZ DONAT
Daha önceleri neredeydiniz?
Türkiye günlerdir Yimpaş'la...
Batıda cezası hadım ya da müebbet
İzmir'de defalarca tecavüze uğrayan 17 aylık bebeğin başına gelenler...
Tecavüz edilen bebek yuvada havale geçirdi
Yuvadaki ilk gecesinde havale geçiren bebek bir hafta hastanede...
Batman'da dere taştı: 11 ölü
Batman'da dere taştı: 11 ölü
Batman'da yağış sonucu İluh Deresi taştı. Vatandaş tüm uyarılara...
Avukat Behiç Aşcı ölümün kıyısında, gözler Bakan'da
Avukat Behiç Aşcı ölümün kıyısında, gözler Bakan'da
F Tipi cezaevlerindeki koşulların değişmesi için ölüm orucuna giden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu