Ne kadar seçim ekonomisi o kadar risk ve faiz artışı mı?
Haftaya Merkez Bankası'nın enflasyon değerlendirmesi açıklamasıyla girdik, bugünkü Üç Aylık Enflasyon Raporu ile yola devam edeceğiz. Cuma günü Merkez Bankası'nın piyasalarla İstanbul'da buluşması var. Banka'nın üst yönetimi bankaların ekonomistlerine, araştırmacılarına ve hazinecilerine, enflasyona yönelik bakış açılarını anlatacak. Haftayı yine ekim ayı enflasyon rakamlarının cuma akşamı açıklanmasıyla kapatacağız. Çeşitli anketlere göre beklenen aylık enflasyon yüzde 1.20-1.55 arasında değişiyor. Gerçekleşme tahminler doğrultusunda olursa, geçen yılın ekim ayındaki yüzde 1.79 oranından düşük olacağından, yıllık bazda enflasyon gerileyecek.
Ciddi sapma var Eğer elektrik ve bazı KİT ürünlerine ciddi zamlar yapılmazsa yıl sonunu Bütçe Gerekçesi'nde belirtildiği gibi, yüzde 10'un biraz altında bir oranla bitirebiliriz. Ama IMF ile henüz 5. Gözden Geçirme tamamlanamadı. IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda aralık ayında onay için bazı ön şartları arasında eğer bu zamlar varsa enflasyonun çift haneli çıkma olasılığı yüksek. Ancak ister tek haneli rakamlara insin, isterse çift haneli rakamların hemen başında kalsın, bu oranlar hedeflenen yüzde 5'in üzerinde. Ciddi bir sapmayı işaret ediyor.
Türkiye'nin şansızlığı 2007 yılındaki hedef ise yüzde 4. Çift haneli rakamdan veya yüzde 10'dan bir anda yüzde 4'e düşmek bir hayli zor. Üstelik bunu çifte seçimin yapılacağı bir yılda gerçekleştirmek daha da zor. Çünkü her hükümet şimdiye kadar az veya çok seçim ekonomisi uyguladı. Geniş kitlelerin gelirini artırıcı politikalar izledi. Gelir artışı aynı zamanda tüketim artışı ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştıran bir gelişme. Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinde bir şansızlığı burada. Enflasyonla mücadelede 2007 mutlaka kazanılması gereken bir yıl ama seçim ortamında bu nasıl olacak? Enflasyon hedeflemesinin birinci yılını kaybetmişken, seçim ekonomisi uygulamalarıyla ikinci yılda da başarılı olamazsak enflasyonla mücadele açısından üstüste iki yılı kaybedeceğiz. Merkez Bankası ve enflasyon hedeflemesi bu durumda büyük itibar kaybedecek.
Sıkı duruşun gerekçesi İşte dün Merkez Bankası'nın açıkladığı 19 Ekim tarihli Para Politikası Kurulu özetindeki vurgu bundan. Merkez Bankası, "Mevcut sıkı duruşun uzun bir süre boyunca korunması gerekebilecektir" derken, kamu çalışanlarına 2007 yılı için öngörülen ücret artışlarının enflasyon düşüşüne köstek olacağına işaret ediyor. 2007 Bütçesi'nin belli olduğu bir dönemin hemen ardından yapılan bu değerlendirme, ileriye yönelik atılacak adımlar konusunda piyasalara, ekonomiye ve asıl da hükümete gerekli önemli mesajları veriyor. Merkez Bankası diyor ki, "Ne kadar enflasyon hedefi üstünde ekstra ücret artışı olursa, o kadar faiz artışına giderim." Ya da bunun daha sade ifadesi "Ne kadar seçim ekonomisi, o kadar risk ve faiz artışı" şeklinde olabilir.
Faiz düşüşüne engel İlle de bunun bir faiz artışı şeklinde olması şart değil. Diyelim ki, küresel piyasalardaki iyimserlik devam etti. Normalde bu durum Merkez Bankası'nın faizini düşürmesini beraberinde getirmesi gerekirken, temkinli duruş çerçevesinde oranları indirmemesi de mümküdür. Bu durumda faizler artırılmamış olacak ama gerçekte indirilmesi gereken faiz oranları düşürülmemiş olacak. Yani reel faiz yükselecek. Zaten enflasyonun seçim ekonomisi nedeniyle artışı da bir yerde riskin artışı demek.
Bir sorun daha 2007'ye girerken yüksek cari açık, enflasyondaki yükselme, bütçedeki bozulma işaretleri, IMF ile programı sürdürmenin zorlukları gibi ekonomik sorunlara galiba bir yenisini daha eklemek gerekebilir. En azından genel seçimler yapılana kadar yüksek faize devam edilebilir. Ama sorunun kendisi bizzat yüksek faiz değil, ona yol açan seçim ekonomisi uygulamasıdır.
Sonuç " Deriyi yüzüp kuyrukta bıçak kırma" Türk Atasözü
|