kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
SMS:
4122-BP MESAJ
 
Teşhirci ama kışkırtıcı değil!
Kız çocuk vücudu
Viagra çağı

Teşhirci ama kışkırtıcı değil!

Bir öğlen tanıştım onunla. Tünel'deki bir kafede oturduk. Siyah saten şalvar pantolonu, siyah dekolte bluzu, dağınık bir şekilde topladığı saçları ve topuklu ayakkabılarıyla Türkiye'den biriymiş gibi gözükmüyordu aslında. Konuşmaya başlayınca ne kadar yanıldığımı anladım. Aslında o tam buraya, Beyoğlu'na aitti. Her tarafı İstanbul kokuyordu. Heyecanları, duyguları, düşünceleri, en önemlisi de yaptığı iş buram buram İstanbul kokuyordu. Sema Topaloğlu, aslında peyzaj mimarisi okumuş. Şimdilerde ise kendisini mimarinin derinliklerine bırakmış, duyguları onu nereye çekerse, oraya gidiyor. Objeler tasarlıyor, birbirinden güzel evler yapıyor, iş yerlerine farklı havalar katıyor, cam, metal ve ahşabı farklı yorumluyor. Öğle saati Tünel tıklım tıklımdı. Hani Tünel'in Beyoğlu girişinin tam karşısında bir pasaj vardır. Uzun zaman olmuştu gitmeyeli, bu aralar kopamıyorum, o ayrı. O pasaj genişletilmiş, taa arka sokaklarla birleştirilmiş ve her köşeye ayrı bir kafe, restoran, bar açılmış. Artık House Cafe'de salata, Paradox'ta hamsi mi yersiniz, ona siz karar verin. Nasıl sevimli, nasıl yaşam dolu bir mekânlar topluluğu olmuş anlatamam. Bebek Luca'ya girdiğinde kendisini bu dünyaya ait gibi hissetmeyenler için... Sanatçısı, turisti, mankeni, gazetecisi Vallahi herkes oradaydı. Ama aslında yoktular. Öyle kim gelmiş, kim gitmiş, kim ne giymiş durumu yok yani. Herkes kendi havasında. Biri köpeğiyle bir köşede duruyor, diğeri farklı bir masada bulmaca çözüyor. Bazı ünlüleri tanımakta zorlanıyorsunuz, öylesine günlük kıyafetler içindeler ki Neyse, uzun lafın kısası güzel havaların son günlerini değerlendirin. Kahvaltıya, öğle yemeğine, sadece gezmeye, minik dükkânları turlamaya, tünel tarafına gidin. İnanın pişman olmayacaksınız.

* Nerede kalmıştık? Sema Topaloğlu'ndan bahsediyordum size. Sema'nın mimariye olan tutkusu aileden. Dayısı mimar, annesi ressam. Peyzaj mimarisini bitirdikten sonra Belçika'da iç mimarlık okumaya gitmiş. Üç yıl sonunda dayısının da ısrarıyla Türkiye'ye dönmüş. Peki niye peyzaj mimarisi? Sema Topaloğlu tam bir doğa âşığı. Ama öyle kamp meraklısı, yürüyüş delisi falan değil. O şehir dışı özlemiyle yanıp tutuşan bir şehir kadını. İşte belki de o yüzden yarattığı evlerde doğayı hissediyorsunuz. "İleride bir gün mutlaka şehir dışında oturacağım," diyen bu kadına bakıp, "Palavra," diyorum. "Ben de aynı hayali kurarım, İstanbul'dan bir adım uzağa gidince yarım kalmış gibi hissederim." Sema Beyoğlu'nda Tahran Koleji'nin hemen yanı başındaki bir binada harikalar yaratmış. Yemek sonrası beraberce o tarafa doğru yürüdük. Bina beş katlı. İlk aldığında öylesine kullanılmaz durumdaymış ki, arkadaşları bile "Bundan iflah olmaz," demişler. Sema yılmamış. Gecesini gündüze katarak öylesine bir restorasyon gerçekleştirmiş ki, hayran kalırsınız. En üst kata da harika bir loft tasarlamış. Yine her yer cam, ahşap ve demir. "Nedir farkın?" diyorum. Binanın orasını burasını, merdiven altlarına kadar anlatan, her detayda heyecanlanan bu kadına bakarak. "Kelimeler senin işin ama elimden geldiğince anlatayım," diyor gülerek. "Kendi hayatımda feminen olmak beni ilgilendiriyor. Örneğin dekolteyi seviyorum. Teşhircilik ruhumda var. Sırtı açık kadın seviyorum örneğin, göğüs dekoltesi seviyorum. Çünkü ten güzel şey. Ama bu açıklığın kışkırtıcı anlamda kullanılmasını doğru bulmuyorum. Yani benim için de ayıplar var. Aynı şey mimari için de geçerli. Agresif, kışkırtıcı, gözüne soka soka teşhirci yapılar, iç dekorasyonlar bana göre değil. Zaten herkes kendini böyle pazarlıyor. Ben diyorum ki, mimaride aşk vardır. Âşkımı yansıtıp evler tasarlıyorum. Beni dıştan gören 'Ha bu kadının söyleyecek lafı var,' desin istiyorum. Bilmem anlatabildim mi?"

* Hem de nasıl anlattı. Gece, uzun uzun söylediklerini düşündüm. Sahi hayat ne zamandan beri bu kadar pazarlama üzerine kurulu oldu? Mimarlar sürekli aynı tip evleri, binaları yapmaktan yorulmadılar mı? Söyleyecek sözlerimizi ne zaman başkalarına bıraktık? Sema sözlerini kendisine saklayanlardan. O yüzden özel. Yolunuz Beyoğlu'na düşerse yaptığı binayı görmeden geçmeyin. Âşık olacaksınız. Benim yerim dar. Ancak iki fotoğraf koyabildim. Gerisini görmek isteyenler için adres belli. www.sematopaloglu.com

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Viagra toplumunda sessizlik mi başladı?   / 22-10-2006
 Kaybedenler Kulübü   / 15-10-2006
 Acilde yatan bir adam   / 08-10-2006
 Teşhirci ama kışkırtıcı değil!   / 24-09-2006
 Halkla namaz kılmam!   / 17-09-2006
 Vegas'ta Mustafa Keser dinledik   / 10-09-2006
 Karşılıklı eğilip durduk!   / 03-09-2006
 Gülümseyen yazılar   / 27-08-2006
 Gazetecilik halkla ilişkilercilere kaldı   / 13-08-2006
 Köşe yazarları kimden para alıyor?   / 06-08-2006
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Nedir alıp veremediğimiz?
İnsan güzel haberler aldığı...
MEHMET ALTAN
Cumhuriyet ve demokrasiyi...
ÖNCEL ÖZİÇER
Yedi hepimizin en sevdiği!
Geçen hafta 40 sayısıyla,...
KAZIM KANAT
Karım olmadan asla
Aslında bunca anlatacağım sorunun...
ERDAL ŞAFAK
Eline, diline, beline...
Rüşvet, yolsuzluk, adam...
Da Vinci'nin şifresi İstanbul'da çözülüyor
Da Vinci'nin şifresi İstanbul'da çözülüyor
Kasım ayından yılbaşına kadar Rahmi M. Koç Müzesi'nde sürecek olan...
'İmkânsız' nasıl başarılır?
'İmkânsız' nasıl başarılır?
Her şey adaptasyonda gizli. Hastalanıp hastalanmamak da, başarıp...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.