kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Dünya Ticaret Merkezi' üzerine ilginç bir yorum
'Dünya Ticaret Merkezi' üzerine ilginç bir yorum

Oliver Stone'un beklenen filmi Dünya Ticaret Merkezi ülkemizde ilgi görmedi. Dahası, eleştirmenlerin çoğunun küçümsemesi, adeta hakaretleriyle karşılandı. Amerikan düşmanlığının ABD siyaseti eleştirisini aşarak sanki bir moda haline geldiği günümüzde, bir filme bunca ideolojik önyargıyla yaklaşılması doğru muydu? Kendi adıma söyleyebilirim: Doğru değildi. Ben filme daha soğukkanlı biçimde yaklaşmayı, ezeli ABD muhalifi Stone'un bu kez farklı görünen tavrını anlamaya çalışmayı seçmiştim. Ünlü Fransız dergisi Positif'in ekim sayısı da öyle yapmış. Film hâlâ güncel olduğu için, Positif'in uzun eleştirisinden bir bölümü vermeyi ilginç buldum: Dünya Ticaret Merkezi, Uçuş 93'ten de çok, 11 Eylül üzerine ilk 'resmi film' olarak gözüküyor. Stone, "Bu hikâye gerçektir," sloganıyla belirlenen Hollywood tarzı yapımlara harfi harfine uyuyor. Önüne geçilemez bir duygusal yan öykü, çiftin deneyimden daha da güçlenmiş olarak çıkmasıyla bitiyor. Her şey, ara yazılar, dış ses ve ilgili kişilere saygı belirtisiyle sonuçlanıyor. Senaryo, Spielberg'in Schindler'in Listesi gibi binlerce ölü değil, birkaç 'kurtulan' üzerinde yoğunlaşıyor. Tıpkı Er Ryan'ı Kurtarmak'ta da dendiği gibi "Bir hayat kurtaran, tüm insanlığı kurtarmış demektir."

DUYGU KARMAŞASI
Ama film, Stone'un önceki filmleriyle yoğun bir bağ içeriyor. Geceyarısı Ekspresi'nden beri yazdığı senaryolarda ve çektiği filmlerdeki gibi, kahramanlar düşman bir ortamda yol alıyorlar. Yeraltında içinde mahsur kaldıkları yıkıntılar, Stone için hareketsiz yatan bir taş yığını değil, sanki can çekişen bir hayvanın hücreleri, son alevlerini fışkırtan, kesik hava akımlarıyla nefes alan, garip sesler çıkaran ve titreyen bir beden... Jerome Bosch veya Bruegel'in karanlık vizyonlarını düşünmemek elde değil. Stone'a olaya mesafeli biçimde yaklaşmadığı, tarih üzerine düşünmediği veya 11 Eylül 2001'in jeopolitik uzantılarını dikkate almadığı eleştirileri getirilebilir. Ama filmini 'sıfır düzey'in hâlâ taze çamuruyla beslediği gözden kaçırılmamalı: Sevgi, şaha kalkmış milliyetçilik, mistisizm, yaşama enerjisi ve anlaşılmazlık duygusunun garip bir karışımı... Ülkesinin bir tarihsel noktasını, yani 2001'i, ama aynı zamanda 2006'yı sanki canlı yayınla sunuyor yönetmen. Bir olayın canlandırılmasının ötesinde, film önemli bir şey yapıyor: Jimenez ve McLoughlin ailelerindeki gibi, her gün banliyölerdeki evlerinin iyi kırpılmış çimenine konacak ve kendilerine oğullarının ölümünü haber verecek olan uğursuz kuşu, yani resmi plakalı bir arabayı bekleyen binlerce Amerikan ailesinin ruh durumunu tasvir ediyor. Demek ki yönetmen, 2001'in kahramanlarının kaderi aracılığıyla, Bağdat'ta ve başka yerlerdeki facialarla adeta felce uğramış bir Amerika'yı karşımıza getiriyor. Günün birinde gelip, kendilerini artık varolmayan bir dünyanın yıkıntılarından çekip alacak kahramanı bekleyen milyonlarca ailenin tablosu bu...
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Gezici festival dışa açılıyor
 Komedi şenliği başladı
 İngiliz politikası kardeşi kardeşe nasıl düşürdü?
 'Türkiye'nin en komik adamı' drama soyundu
 Çiftlikte hayvanlar arası eğlence başladı
 Çingeneler diyarında ve tutkulu bir aşkın peşinde
 Japon kökenli, Avrupa yapımı korku filmi
 Filmekimi'nin en iyileri
 Kıyamet gününde iki cesur itfaiyeci
 Bir minarenin çevresinde akıp giden zaman
 Film yapamamanın öyküsü
 Bir bardak suda veya bir karış karda ölüm!..
 Havuzdan çıkıp dünyamıza katılan su perisi
 Antalya'da yeni bir dönem başlıyor
 İki kitap birden
 Ekranlardan gelen çağdaş tehlike
 Kapitalizmin altındaki çöplük
 Bir süper-kızı terk etmenin zorlukları
 Mutfaktaki fareler kuzeyden geliyor
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
ATİLLA DORSAY
Deniz felaketlerinin cesur kurtarıcıları
Amerikan usulü...
Tek mekânda hepsi bir arada
Tek mekânda hepsi bir arada
Birçok restoran 24 saat faydalanılabilmek için, aynı zamanda kafe,...
Afili depresif
Sadece internetten yüzbinlerce kişinin 'indirdiği' Afili Yalnızlık...
Osmanlı bir gecede kurulmadı
Yaşamını İngiltere'de sürdüren Bafralı İsmail Tokalak,...
Iğdır'dan Amerika' ya uzanan bir hikâye
Mutlay Sayan'ınki umut veren, çalışma ve azmin, başarının en önemli şartı...
Dikkat! Tükürebilirler...
Antalya Akseki'de deniz turizmine alternatif olarak iki yıl önce lama-alpaka...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.