kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
SUNAY AKIN: 4200 No'lu öğrenciden Haydarpaşalılara...
Haydarpaşa Lisesi'nin yeraltı anıları
KADİR İNANIR: 'Tünelden kaçıp bira içmeye Beyoğlu'na giderdik'
MEHMET ALİ YILMAZ: 'Eziklikten Pilav Günü'ne gidemiyorum'
NECO: 'Bip bip Hatçe'de kopya çekilirdi'
SUNAY AKIN: 4200 No'lu öğrenciden Haydarpaşalılara...

SUNAY AKIN: 4200 No'lu öğrenciden Haydarpaşalılara...

Niyazi öğretmeni sokağın başında ilk ağabeyim görmüştü; İki elinde de çanta taşıyordu. Kapının eşiğinde oynayan biz çocuklar telaşlı serçeler gibi Niyazi öğretmene doğru koşmaya başlamıştık. En önde ağabeyim koşuyordu, arkasında ben... Ağabeyim Niyazi öğretmenin köşeli, düzgün çantasını kapmıştı. Eğri, yamuk yumuk olan çanta ise bana kalmıştı!.. Niyazi öğretmenin sokağın öbür ucuna kadar taşımasına yardım ettiğimiz çantalarından düzgün olanının içinde ders kitapları, cetveller, kareli defterler vardı. O çantayı taşıyan ağabeyim inşaat mühendisi oldu. Benim payıma düşen çanta keman kutusuydu!.. Ben de malum, şair, yazar oldum! O gece yastığım gözyaşlarımla ıslanmıştı. Annem, babam azarlamamış olsa da ağlıyordum! Çok mutluydum, içim içime sığmıyordu sevinçten ve ağlıyordum. Neden mi? Çünkü, o gün sokağımızdan bir öğretmen geçmişti! Çarşamba günü, SABAH gazetesindeki Haydarpaşa Lisesi öğrencilerinin öğretmenlerine yaptığı "terörü" okuyunca bir kez daha tutamadım gözyaşlarımı. Evet, ağladım, çünkü ben de o okulun öğrencisi olma onuruna erişenlerdenim. 70'li yılların öğrencileriydik üstelik; sabahları kelle koltukta okula gidiyor, gözümüzü budaktan sakınmıyorduk. Böylesi bir ortamda bile Haydarpaşa Lisesi'nin meşhur koridorlarından bir öğretmenimiz geçse, kenara çekilir ve ceketimizin düğmesini iliklerdik! Bilgi sahibi olana, bize bilgi taşıyana saygılıydık çünkü. Azgındık, azgın olmasına, öğretmenlerimizin zayıf yanlarını kendi aramızda konuşur, taklitlerini yapar, uzun eşeğin en acımasızcasını, belimizi kırma pahasına oynardık... Ama, sınıfın kapısından içeri öğretmen girince onu incitecek, kızdıracak bir söz söylememek için itina gösterirdik. İsterdik ki, öğretmenimiz en güzel dersini bizimle işlesin, ders zili çaldığında iyi ağırlanmış bir misafir gibi sınıfı terk etsin.
Öğretmene şaka yapılmaz mı? Elbette yapardık... Ama sonunda öğretmenimizde güler, birlikte eğlenirdik. Hepimiz de yiğittik ve kan revan içinde kaldığımız kavgalara girişirdik... Ama, öğretmen sınıfa girmeden önce masasını mutlaka temizler, kolonya ile silerdik. Baharda, ağaç dallarından kopardığımız çiçekler koyardık, o öpülesi masaya... Okulun altından Karacaahmet mezarlığına uzanan bir tünel olduğu efsanesi dilden dile dolaşırdı. Bizden önce aynı binada okuyan tıp öğrencileri, kadavra çalmak için kullanırlarmış o tüneli. Okulun mahzenlerinde o tüneli arar, karanlık dehlizlerde yürürken hiç korkmazdık. Korktuğumuz tek şey, bir öğretmenimizi kırmak, istemeden de olsa onu incitmekti!.. Evet, o yıllara kimileri "terör" yılları dese de, biz okulumuzun adını hiçbir zaman "öğrenciden öğretmene terör" başlığıyla kirletmedik; kirletilmesine de izin vermezdik. Okul müdürü ya da rehberlik hizmetine böyle bir konuda iş düşmezdi. Çünkü bilirdik ki, bir okulun gerçek sahibi öğrencileridir. Öğrencilerin dayanışması, gönül birliği tüm sorunların üstesinden gelebilecek çözümleri üretmeye yeter de, artar bile!.. Bu inançla, Haydarpaşa Lisesi'nde okuyan değerli kardeşlerime sesleniyorum: Gazete haberinde Vedat Varol öğretmenim okul müdürü tarafından "son derece iyi niyetli, kırılgan ve yumuşak huylu" olarak tanımlanıyor ve bir ilkokulda görev yapmasının daha doğru olduğu vurgulanıyor.
Hayır, Haydarpaşalılar, hayır!.. Öğretmeninizi hiçbir yere göndermeyin, buna izin vermeyin. Çünkü sizler böylesine "iyi niyetli", kendisine yapılan en aşağılık hareketlere bile "lütfen, rica ediyorum" diyebilen, insan gibi insan öğretmenlere layıksınız. Kendinizi bu zenginlikten mahrum etmeyin. Sayın Varol sert, "vurdumu oturtan" bir öğretmen olsaydı, ortada sorun olmayacaktı, öyle mi?.. Ben, 4200 no'lu ağabeyiniz, öğretmeninize sahip çıkın, kırılan onurunu onarın diyorum. Haydarpaşalı'ya yakışan davranış bu olacaktır. İşte size son sözüm: Lütfen, rica ediyorum!!!...
DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Balyoz gibi dizel
 Schumacher için perde kapanıyor
 Manavdan yönetmen, kuaförden oyuncu
 En iyi uçak kabini
 Kusursuz fırtına F430
 Airbus'a A380 şoku
 Annem benden rüşvet istiyor!
 İşi boşver hobin var mı?
 'Gezici Festival' sınırları aşıyor
 Rembrandt Türkiye'ye geliyor
 Bu resimler kan ve toprakla yapıldı
 Gay hayvanlar sergisi açıldı
 Kaçırılamaz uçak 2015'te
 Kısa... Kısa...
 Yolcu ne istiyor?
 7X'in ilk Türk müşterisi kim?
 Tayland'a modern bir havalimanı
 Fotoğraf yarışmasına destek
 Karı koca birbirleriyle satranç oynarsa ne olur? İş başka...
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Viagra toplumunda sessizlik mi başladı?
Bütün dünya...
ÖNCEL ÖZİÇER
'40' dereden tepeden
Her insan ayrı bir tiyatro...
GÜLSE BİRSEL
Şeker düşüklüğünün kişiliğe...
TURGAY NOYAN
Denizcilik ve disiplin
Bu hafta çuvaldızı kendimize...
GÜNTAY ŞİMŞEK
En iyi uçak kabini
Havayolları arasındaki rekabet sınır...
FATİH ALTAYLI
Balyoz gibi dizel
Artık benzinli otomobil almak...
İyi bir seks mi, uyku mu?
İyi bir seks mi, uyku mu?
Siz hangisini tercih edersiniz? Çoğu kez seçim yapmak zorunda kaldığı...
Mehmet Öz'ün kızından diyet kitabı
Mehmet Öz'ün kızından diyet kitabı
Ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz'ün kızı Defne Öz, deneyimlerinden yola...
Cennette bir şampiyon
İngiltere'den Malta'ya, İrlanda'dan Çin'e kadar geniş bir coğrafyada...
Türkiye'nin Kırgızları
Usta haberci Coşkun Aral, içlerinden birini eylül ayında şehit veren Van'ın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.