kapat
   
28 Ekim 2006 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
SMS:
MA yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Vatandaşı sevmeyen vatanseverler...

Eski Çek Cumhurbaşkanı Havel'in "insanlar sınırlardan önemlidir" lafı... "Beni kimin değil, nasıl yönettiği önemli" anlayışı... Bunlar sanayi sonrası dönemin amentüleri...
Bir ülkede insanın önemli olup olmadığını nereden anlayacağız?
O ülkedeki insanın yaşam standardının düzeyinden.
BM verilerine göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yaşam düzeyi hangi sırada?
94'üncü sırada...
1981'den beri AB üyesi olan eski vilayetimiz Yunanistan'ın vatandaşı ne alemde?
25'inci sırada...
Bu ne demek?
Yunan vatandaşı için Türk vatandaşına kıyasla altı misli daha fazla gelir demek...
Ortalama on yıl daha fazla ömür demek...
Sekiz yıl daha fazla okuma demek...
Bir yaşından küçük ölen bebeklerin sayısının sekiz kez daha azalması demek...
Bu fark, ne farkı? İnsan odaklı bir anlayışın yarattığı yaşam standardı farkı...
"Vatandaşı sevmeden vatan sevme" edebiyatı yapmama farkı...


15 yaşındaki Naile'nin "töre cinayeti"ne göz göre göre kurban edildiği bir Türkiye'de, Cumhuriyet'in 83. yılını kutlayacağız.
Cumhuriyet'in "başardıkları" kadar "başaramadıklarını" da sakince konuşmak gerekiyor.
Hâlâ "töre" nin hukuka ağır bastığı bir ülkeyiz. Üstelik AB uyum yasaları olmasa, bundan utanç duymak yerine "töre cinayetine" ceza indirimi yapmaya devam ediyor olacaktık.
"Yaşam hakkı" kavramına boşveren, hukuk yerine töreyi özendiren bir görüntüden uyum yasaları sayesinde kurtulduk. Ama çağdaş bir yapı özellikle Güneydoğu'da gerçekleşmediği için Naile'ler hâlâ hepimizin gözü önünde öldürülüyor.
Cumhuriyet'in kuruluşunda "iğne" üretemezken, sadece bu yıl seksen küsur milyar dolarlık ihracat yaptığımız da geçen günkü gazetelerden birinin manşetiydi. Üstelik, 1923'ten 1987'ye kadar yapılan toplam dışsatım miktarı 77 milyar dolarmış. 2006 tek başına 64 yıllık toplamı geçmiş.
Ancak haberde "ufak" bir ayrıntı atlanmıştı. Biz bu başarıyı 1995'te çıkardığımız "rekabet yasasına" borçluyuz. Rekabet yasası kimin sayesinde çıktı? Gümrük Birliği'nin... Rekabet edemeyen, rekabet edenden de nefret eden bir anlayıştan "rekabet üretir" hale geldik.
Rekabet yasası olmasa, ihracat ne cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasına erişir, ne çeşitlenir, ne de nitelik kazanırdı.
İçe kapalı bir toplumda kendi insanının yoksullaşması pahasına kendi iktidarlarını sürdürmek isteyenlerle onların yandaşları gibi bu gerçekleri yok farz edebiliriz tabii... Nasılsa "vatanı sevip, vatandaştan nefret edenlerin" lügatinde rekabet, ihracat, zenginleşme filan yok. Utanma kelimesi var mı? Onu da bilmek zor.


Şu temel soruya cevap vermek zorundayız: Neden Türk vatandaşının yaşam kalitesi Yunan vatandaşının yaşam kalitesinden 69 basamak daha düşük?
Neden oradaki birey bizden altı misli daha zengin, neden ortalama ömrü on yıl daha uzun? Bebeklerin ölümünü hiç olmazsa Yunanistan düzeyine neden indiremiyoruz?
Bu soruların cevaplarını verecek kimse var mı?
Hiç vatandaştan konuşmayıp hep vatanı övmenin ardında yatan bu acıklı gerçekleri daha ne kadar saklamayı düşünüyorlar?
Bu ülkede yaşayan "insanlar" bu ülkenin "vatanseverlerinin" hiç mi umurunda değil?
İnsan... İnsan odaklı anlayış... İnsanın zenginliği... İnsanın özgürlüğü... Bu zihniyet olmadan Cumhuriyet bu kadar gidebiliyor.
"İnsan odaklı dünyalaşma" Cumhuriyet'i şahlandıracak. Güçlü ve bereketli bir cumhuriyet olacağız.
Yoksa ülkedeki iç sömürge yandaşlarının "kakofonik" şamatası altında fakirleşmeye devam edeceğiz.
"Vatanı çok sevdiklerini" iddia edecekler ama bizdeki "vatandaş" Yunanistan'daki "AB üyesi vatandaşın" yaşam kalitesine gittikçe daha uzaktan bakar olacak.
Vatandaşı sevmeden vatanı sevmenin mümkün olmadığını artık anlamanın zamanı geldi herhalde. Biraz da vatanı içindeki vatandaşıyla birlikte sevin.
Çok mu zor kendi insanınızı sevmek?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bugün bayram...   / 23-10-2006
 Tatlı yiyelim tatlı konuşalım...   / 21-10-2006
 Yağmurlu bir gündü...   / 16-10-2006
 Benzeşme toplumu çürütür...   / 14-10-2006
 Şikâyetçiyim   / 09-10-2006
 İrtica Çankaya'nın kod adı mı?   / 07-10-2006
 Askeri Ceza Yasası yürürlükte değil mi?   / 02-10-2006
 Dış itibar mı, iç iktidar mı?   / 30-09-2006
 Korkma, yürü...   / 25-09-2006
 Rekabet üstü yumurta ve AK Parti...   / 23-09-2006
YILMAZ ÖZDİL
Bu nasıl ortak?
Sınıflar sardalya kasası...
MEHMET BARLAS
Kapalı veya açık başlardaki tek tip...
FATİH ALTAYLI
Biz Avrupalıyız
Türkiye'nin Avrupa Birliği...
ERDAL ŞAFAK
Diyalog tamam mı?
30 Eylül 2005'te Danimarka...
MEHMET ALTAN
Vatandaşı sevmeyen vatanseverler...
Eski Çek...
ABD'de bel altı seçim
Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylar birbirlerinin foyasını ortaya...
İsyanın yıldönümünde göçmen öfkesi dinmedi
27 Ekim 2005... Fransızlar ve ekranlarının başında binlerce aracın...
Zico'dan ilk dokunuş
Zico'dan ilk dokunuş
G.Antep maçında F.Bahçe'nin ilk defa saha kenarında bir teknik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu