kapat
   
08 Ekim 2006 Pazar
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Beyinler de çalıştırıldıkça ışıldar...

Klişeleri kullanmak, insan beynini rahatlatır. Beyninizi çalıştırmak ve doğru bilgilere ulaşmaya çalışmak yerine, klişeleşmiş söylemleri tekrar ederek karşınızdakini susturduğunuz zaman, haklı olduğunuzu da düşünür, rahatlarsınız.
Bu klişelerin evrensel çapta olanları ve bilim dünyasını etkileyenleri de var. Mesela " Avrupa " dedikten sonra " YahudiHıristiyan Kültürü " (JudeaChristian Culture) benzeri bir klişe ile Avrupa'nın düşünce dünyasını izah ettiğinizi varsayarsınız.
Eğer karşınızdaki " Bu Avrupa kadar Yahudilere eziyet edip, çağlar boyu Yahudi soykırımını kıta kültürünün bir öğesi haline getirmiş başka coğrafya var " diye sorarsa, bir anda ezberiniz bozuluverir. O andan sonra engizisyonun, pogromların, holokostun başka şeyler, eski ve yeni kitapların başka şeyler olduğunu anlatabilmek için beyninizi yorarsınız.
Beyninizi daha da zorlayıp, araştırmaya, sorgulamaya başlarsanız, karşınıza " Avrupalılık " kapsamında " GrekoRoman Kültür " olgusu da çıkar. Derken Roma İmparatorluğu'nun Germen coğrafyasında en fazla Ausburg'a kadar gidebildiğini görür ve Almanlarla İtalyanların neden bu kadar birbirlerinden farklı olduğunu anlamaya çalışırsınız.
Bundan sonra işiniz zordur artık. Gibbon'dan başlayarak tarih okuma gereği karşınıza çıkar.

İRTİCA KLİŞESİ
Bu tür klişeci kolaylıklarına kaçış bizim düşünce hayatımızda da yok mu?
Örneğin " İrtica " dediğiniz zaman, bununla hem dini, hem hurafeleri, hem ibadetin sosyal yaşama yansımalarını, hem dinsel içerikli terörizmi, hem başörtüsünü, hem teokratik düzeni, hem karşıdevrimcileri ifade ederek, tek kelime ile sayısız alanda düşüncenizi seslendirmiş olursunuz. " İrtica tehlikesi " klişesi ile de, birbirinden çok farklı olguları aynı kaba koyarak, bir karşı cephe oluşturmanın şifresini vermiş olursunuz.
Örneğin " İrtica tehlikesi "nden giderek laik düzenin tehdit altında olduğunu söyleyenler, eğitime dogmacılığın egemen olacağı endişesini seslendirir. Buna karşın, aynı anda dünyevi dogmaları kabul etmeyen, özgür düşüncenin ışığında araştırma yapıp, resmi ideolojinin söylemlerini irdeleyenleri de, tehdit ve tehlikeler listesine koyarlar.
Bir bakarsınız, tartışılmazların dünyası dinin uzantıları olan tarikatları tehdit olarak gösterenler, katılımcı demokrasinin vazgeçilmez öğeleri olan sivil toplum örgütlerini de tehditler arasında sıralar.
Bu tür zihni tembellikler, doğal olarak insanları bazen tutarsızlığa, bazen de her çeşit bağnazlığa iter.
Bir de özeleştiri yapmak yerine, kendi dışındaki herkesin hatalarını vurgulamak gibi bir düşünce yozlaşması vardır.

SOYKIRIM

Örneğin İsviçre, Hollanda gibi ülkelerin " Ermeni soykırımını reddetmek suçtur " benzeri hukuksal bağnazlıklarını haklı olarak eleştirirken ve Fransa'nın da bu dalgaya kapılması konusundaki endişelerini seslendirirken, " Aman biz de bunlara benzemeyelim " demek yerine, Türkiye'de romancıların, gazetecilerin yargılanmalarını doğru bulmak, Türk vatandaşı olan azınlıkları " Ötekiler " gibi görmek, Ermeni olaylarını kitabına konu edenleri TCK'nın 301'inci maddesi kapsamında değerlendirmek tutarsızlık değil midir?
Ya da AB ülkeleri içindeki hastalıklı yabancı düşmanlığını eleştirirken, kendi ülkenizde de yabancı düşmanlığının tırmanmasını nasıl doğru bulabilirsiniz?
Kısacası doğanın en mucizevi ürünü olan insan beyni, öyle de böyle de kullanılabilir. Eğer beyninizi " Böyle gelmiş böyle gider " felsefesinin şartlanması içinde dondurup, klişelerle doldurursanız, yorulmazsınız. Yaşlı, yorgun vücutlardaki hiç çalıştırılmamış, sıfır kilometrede beyinlerle dolu olur toplumunuz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Erkel kadınlar da erkek erkekler de aynı konumda...   / 07-10-2006
 "Devletli" olmayanlar da "irtica tehlikesi var" diyorsa...   / 06-10-2006
 AB'den kopmak en büyük tehdit değil mi?   / 05-10-2006
 Yerel gerçekler ve Avrupalılık   / 04-10-2006
 Acaba Bush da Erdoğan'a "irtica tehlikesi"ni sordu mu?   / 03-10-2006
 Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'ye veda konuşması...   / 02-10-2006
 Haritada sınır çizmek fantezisi üzerine   / 01-10-2006
 Tehdit ve tehlikeleri toplum ya kanıksarsa...   / 30-09-2006
 Biz bize benzeye benzeye kendimizi iyice benzettik   / 29-09-2006
 Bana her şey Türkiye'yi mi hatırlatıyor?   / 28-09-2006
ERGUN BABAHAN
İrtica, entellik ve önyargı
Polis Akademisi öğretim...
MEHMET BARLAS
Beyinler de çalıştırıldıkça ışıldar...
Klişeleri...
UMUR TALU
Sınıf farkı!
Milletim kuşak kuşak "sınıf farkı"...
FATİH ALTAYLI
Herkesin anladığı bir dil vardır
Fransa'ya "anladığı...
ERDAL ŞAFAK
Gerçekler ve cesaret
Birkaç yıl öncesine...
Yasaya rötuş istedi
Fransa, Ermeni soykırımını inkâr yasa tasarısını bu hafta...
Hz. Muhammed'e hakaret yarışı krizi
Danimarka'da bir gençlik kolunun yarışını dün SABAH duyurdu. Ülke...
Tuna'yı aştık geliyoruz
Tuna'yı aştık geliyoruz
Euro 2008 yoluna Malta galibiyetiyle başlayan Milli Takım,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu