kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Uzaydaki komşu kızı
Uzayda bir İranlı kız

20 milyon dolar verip uzaya çıkan ilk kadın turist olan İranlı Anuşeh Ensari, acaba bu parayı nereden buldu?


Uzaydaki komşu kızı

Anuşeh Ensari bir mucizenin kahramanı: Tek kelime İngilizce bilmeden ABD'ye gitti, iki üniversite bitirdi. 600 milyon dolarlık servet edindi. Bunun 20 milyon dolarını 'cash' bastırıp uzaya çıkan ilk kadın turist oldu. Tebrikler!.

Tahran'da 1970'lerde çocuklukla genç kızlık arasındaki yaşlarda bir İranlı, her gece gözkapakları ağırlaşıncaya kadar yıldızlara bakıp hayallere dalıyordu. Yaz geceleri ise sıcaktan kavrulan Tahran'da yataklarını balkona taşıdıklarında, saatlerce seyrettiği yıldızlar ona battaniye oluyordu. O zamanlar Tahran, bugünkü gibi hava kirliliğinin pençesinde değildi. Geceleri, gökyüzü pırıl pırıldı. Ve 10'lu yaşlardaki kız, "Acaba o yıldızların birinde bizim gibi canlılar yaşıyor mu?" sorusuna yanıt arıyor, bir gün oralara ulaşmayı, dünya dışından bir arkadaş edinmeyi düşlüyordu. Rüyasında da Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery'nin kahramanı Küçük Prens'i görüyordu. Motor arızası nedeniyle uçağını Sahra'ya indirmek zorunda kalan pilota "Lütfen bana bir kuzu çizer misin?" diyen B612 astroitinden gelen Küçük Prens'i. O dönemde İran'ı bir prens değil ama bir Şah yönetiyordu. İddialı reformlar paketi Ak Devrim'le İran'a çağ atlatmak için gecesini gündüzüne katan Şah Pehlevi. Pakette tarım reformu vardı. Ülkede hiç cahil bırakmamayı hedefleyen okuma-yazma seferberliği vardı. Ülkede hiç bulaşıcı hastalık ve bu hastalıktan kırılan çocuk ve kadın kalmamasını amaçlayan sağlık seferberliği vardı. Binlerce okul, yüzlerce hastane inşaası, yoldan suya kadar tüm altyapının yenilenmesi vardı. Ama tarım reformuyla sahip oldukları arazilerin çok büyük bir bölümünü yitiren mollaların kışkırttıkları sokak muhalefeti de vardı. 1970'lerin son yılında laik İran'ı din devletine dönüştürecek İslam Devrimi'nin habercisi olan sokak muhalefeti...

PAHALI BİR HAYAL
Gökyüzünün derinliklerinde göz kırpan yıldızlara ulaşmayı hayal eden o genç kız Anuşeh'di. 2006 yılının eylül ayının 18'inde düşlerini gerçeğe dönüştürecek ve 'Uzaya giden ilk kadın turist' diye tarihe geçecek olan Anuşeh. Gerçi bu ona biraz pahalıya, 20 milyon dolara patlayacaktı ama ne gam... Kahramanımız İranlı, orta halli bir ailenin kızı olarak 1966'da Meşhed'de dünyaya geldi. Tam tarih verelim: 12 Eylül 1966. O neredeyse kundaktayken ailesi Tahran'a taşındı. Şirketinin basın ve halkla ilişkiler biriminin yazıp dağıttığı yaşam öyküsüne göre, Anuşeh maddi olanakları geniş olmasa da geçinebilecek gelire sahip bir ailede, mutlu bir çocukluk geçirdi. İlkokuldan sonra Fransızca eğitim veren bir okula gönderildi. O yıllarda Fransa ve Fransızca, iki nedenden ötürü İran'da pek gözdeydi: 1- Toplumda hayli yaygın Amerikan-İngiliz karşıtlığı, Anglosakson diline pek prim vermiyordu. O düşmanlığın kökeninde de İran petrollerini işleten İngiliz şirketini millileştiren ve Şah'ın ülkeden kaçmasına neden olan Başbakan Muhammed Musaddık'ın 1953'te CIA'in tezgâhladığı, kod adı 'Ajax' olan Amerikan-İngiliz darbesiyle devrilmesi yatıyordu. 2- İran Şehinşahı Farah Diba'nın Fransız eğitimi görmüş olması: Şah Rıza Pehlevi ilk evliliğini Süreyya İsfendiyari ile yapmıştı. Ancak dünya magazin medyasının taktığı isimle 'Mahzun Prenses' Süreyya, kısır çıkınca ve onca tedaviye rağmen bir türlü hamile kalamayınca, Şah Pehlevi 'Memleketin yüksek çıkarları için', yani tahtın geleceğini kurtarmak adına ondan boşanmak zorunda kalmıştı. İran'ın köklü ailelerinden Kaçarlar'ın soyundan gelen Farah Diba o sıralarda Paris'te mimarlık öğrenimi görüyordu. Bir Fransa ziyaretinde Paris'teki İranlı öğrencilerle bir araya gelen Şah, ona görür görmez vuruldu. 1959 sonunda evlendiler. Ve Şah Pehlevi, 'Şahbanu', yani kraliçe ilan ettiği Farah Diba'yı tahtın da naibi yaptı. Yani, herhangi bir nedenle taht boşalırsa, o oturacaktı.

DEVRİMLE GEÇEN BEŞ YIL
İşte zamanın ihtiyaçlarına ve modasına uygun bir eğitim gören Anuşeh ile ailesi, 1979 başında Şah'ın kanlı sokak eylemleri sonucu devrilmesinin, ertesi ay da Ayetullah Humeyni'nin sürgünden (O da Fransa'daydı iyi mi!) dönüp İslam Cumhuriyeti'ni kurmasının canlı tanıkları arasında yer aldı. Yeni rejimi destekliyorlar mıydı, yoksa karşı mıydılar; bilen yok. Sadece beş yıl boyunca o rejimle yaşadıklarını söyleyip geçelim diyeceğiz, ama bazı 'münafıklar' ailenin yakasını o kadar kolay bırakmaya yanaşmıyor. Nedenini aşağıda bulacaksınız. Anuşeh ve ailesi İslam Devrimi'nden beş yıl sonra 1984'te İran'dan ayrıldı. Kızımızın yaşam öyküsünde anlatılan gerekçe: "Anuşeh teknoloji dalında öğrenim görmek istiyordu. Ancak İran'daki koşullar bu dalda yeterli eğitime elverişli değildi." Şansa bakın! Genç kızın yıllar önce ABD'ye yerleşmiş olan bir teyzesi, aileye davet mektubu yazdı, Amerikalı yetkililere de bakımlarını üstleneceği güvencesi verdi. Böylece ciddi sayılabilecek bir zorluk çekmeden ABD'ye gittiler. Oysa o dönemde -elbette şimdi de- ABD ile İran'ın diplomatik ilişkisi yoktu. Neyse... O sırada 18 yaşına basmış olan kızımız, annesi-babası-kardeşleriyle birlikte 1984'te Yeni Dünya'nın Virginia eyaletinde yeni bir yaşama başladı. Sonra? Anuşeh vakit yitirmeden elektronik ve iletişim öğrenimi için hırsla kolları sıvadı. Virginia'daki George Mason Üniversitesi'ni bitirdi. Hiç tökezlemeden. Ardından ABD başkentinin göbeğindeki George Washington Üniversitesi'nden ikinci diplomayı cebine koydu. Artık yeni teknolojiler, yani bilişim mühendisiydi. İşte tam da burada münafıklar veya mollalar rejiminin muhalifleri "Hop! Durun biraz!" diyorlar. Ve soruyorlar: "ABD'ye ayak basıncaya kadar tek kelime İngilizce bilmeyen biri, nasıl birkaç yılda peş peşe iki üniversite bitirebilir?" Anuşeh'in ne biyografilerinde, ne de son zamanlarda iyice artan röportajlarında bu sorunun yanıtını bulmak mümkün değil. "Bir nokta daha," diyor muhalifler, "Anuşeh'in biyograflerinde neden kızlık soyadı belirtilmiyor?" Merak ettik, aradık, gerçekten onunla ilgili hiçbir haberde, röportajda, yaşam öyküsünde babasının soyadının esamesi okunmuyor. Zaten o nedenle yazımızda buraya kadar Anuşeh'ten hep sadece adıyla söz ettik. Neyse... Biz 'resmi' izler üstüne basarak yürümeye devam edelim. Anuşeh, cebinde çifte diplomayla iş hayatına atıldı. 'MCI' adında bir telekom şirketinde çalışmaya başladı. Orada İranlı bir gençle tanıştı: Hamid Ensari. Birbirlerini sevdiler, evlendiler. Böylece Anuşeh hiç olmazsa yazımızın bundan sonrası için bir soyadına kavuşmuş oldu! Genç kadın, 1993'te durup dururken kocası Hamid'e ve aynı şirkette çalışan kayınbiraderi Amir'e "Neden maaşa talim ediyoruz. Gelin kendi işimizi kuralım, kendimizin patronu olalım," dedi. İkisinin de akılları yattı. Bir şirket kurdular. Adı: 'Telecom Technologies Inc.' Dediklerine göre, o kadar hızlı büyüdüler ki yanlarında çalışanların sayısı kısa sürede 250'yi aştı. Ve birbirinden çekici tekliflere dayanamayıp 2000 yılında şirketi sattılar! Muhalifler öykünün burasında da araya giriyor: "Sorun bakalım kime sattılar? Şirketin şimdiki durumu ne? Dahası, bugün böyle bir şirket var mı?" Pes doğrusu; insanın içine kurt düşürmek için her türlü 'dezenformasyon' aracını seferber ediyorlar. Ancak... Gerçekten Ensari'lerin şirketinin adı sektörle ilgili iki kavramdan oluşuyor. Yani hiçbir özelliği yok. Zaten Yahoo veya Google'da aramaya kalktığınızda telekom ve teknoloji sözcüklerini içeren 10 binlerce dosyayla karşılaşıyorsunuz ama tek başına o adları taşıyan şirket yok. Veya artık yok! Kimin aldığı, ne iş yaptığı bilinmiyor!

ŞİRKET VAR, AMA İŞ BELLİ DEĞİL
Biz yine kalbimizi temiz tutalım ve Anuşeh'i izlemeye devam edelim. Kundaktan beri yıldızlara meraklı İranlı kızımız, eşi ve kayınbiraderi, yani ABD'nin hür teşebbüs cenneti olduğunu çok çabuk kavramış olan üçlü, muhaliflere inat bir şirket daha kurdular. Yine telekom teknolojileri alanında. Onun da adı: 'Prodeo Systems Inc.' Merkezi, Teksas eyaletinin Plado kentinde. Çalışmaktan çocuk yapmaya fırsat bulamayan Ensari ailesi de zaten orada yaşıyor. Şirket hâlâ faal. Bakın, yine münafıklar elimizi tutmaya başladı: "Peki ne iş yapıyorlar?" Şirketin sitesinde halkla ilişkiler hizmetinden, şirketlere telekom teknolojisi desteğine, hatta evlere cep telefonu ağına bağlı televizyonlar kurmaya kadar yığınla iş dalı sayılıyor. Ve bunlar teknolojide 'devrim' diye tanıtılıyor. Şeytan, affdersiniz muhalifler yine dürtüyor: "İyi ama bütün bunları teknik okulu mezunları bile yapıyor. Hem ne getirir ki bu faaliyetler?" Bakın bu sorunun yanıtı kolay: Elimizde tapu kadar sağlam Fortune dergisinin araştırması var. Orada Anuşeh Ensari, ABD'de 40 yaşın altındaki en zengin 40 kadın listesinde gösteriliyor. Serveti: 600 milyon dolar! Hatta küsuratı bile var! Yazıya devam edeceğiz, ama muhaliflerden rahat yok ki. Peki, peki, son kez söz veriyoruz. Haydi dökün içinizi: "Bakın kardeşim, ister inanın, ister inanmayın ama Anuşeh, mollalar rejiminin İran'a teknoloji transferiyle görevlendirdiği sahte mültecilerden biri. ABD'de onlardan o kadar çok ki. Kurdukları 'Silicon Iran' dostluk grubunun üyelerine göz atın, anlarsınız. Anuşeh'in beş para etmez şirketine milyonlarca dolar ödeyen de mollalar, şimdiki şirketine para enjekte edenler de, onun sözde 600 milyon dolarlık servetinin arkasında olanlar da... Dahası, Anuşeh'in uzay yolculuğuna katılması için gerekli 20 milyon doları da İran devleti ödedi!" "Yok artık," dedik, ama seferin başındaki bazı ayrıntıları da doğrusu düşündürücü bulduk. Anuşeh, sadece çocukluk düşlerinin hatırına değil, ABD-İran halkları arasındaki dostluğu pekiştirmek için 20 milyon doları bastırıp uzay seferine katıldığını söyledi. Bu dostluğun simgesi olarak astronot kıyafetinin bir koluna ABD, diğerine İran bayrağını işletti. Ama hangi İran bayrağını? Çünkü İran'da yüzlerce yıl boyunca yeşil, beyaz ve kırmızı üç şeritin ortasında, beyaz bölümünde güneşin önünde pençesinde kılıç taşıyan aslanın yer aldığı bayrak dalgalandı. Humeyni'nin İslam Devrimi'nden sonra kılıçlı aslanın yerini güneş aldı. İranlılar'ın büyük bir bölümü 2 bin 500 yıllık şanlı tarihin inkârı anlamına gelen bu değişikliği hiç de hoş karşılamadı. Diyeceğimiz o ki bayrak, İranlılar'ın siyasal rengini veya tercihini gösteren bir turnosol kâğıdı. Anuşeh, uzay giysisinin koluna hangi bayrağı işletti dersiniz? Güneyli bayrağı! O bayrağın simgelediği dünya düzenine savaş açmış olan ABD'de -İranlı muhaliflerin tetiklediklerikrizin şiddetini varın siz hesap edin. Uzatmayalım; Anuşeh geri adım attı: Bayrağın ortasındaki simgeyi kaldırdı. Yani mollalar rejiminin mesajını vermekten vazgeçti, ama şah yanlılarının başı çektiği eski bayrak militanlarına da prim vermedi. Bu ikircikli tutumu, onu uzaya gönderen şirketin patronları ABD ile Rusya'yı işkillendirdi. "Sakın ha," diye sıkı sıkıya tembih ettiler roket ateşlenirken, "Sakın ha uzayda herhangi bir İran bayrağı sallamaya kalkma. Çünkü uzay siyasal gösteri alanı değil!" Siz bu satırları okurken dönüş hazırlıklarına başlamış olacak. Dünyaya ayak basar basmaz da astronotların veya Ruslar'ın kullandıkları sözcükle kozmonotların ritüelleri gereği, Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'ne giden yola bir fidan dikecek. İlk kozmonot Yuri Gagarin'in diktiği ve bugün dallarının altında insanların bir taş atımı uzaklıktaki çölün sıcaklığından kurtulmaya çalıştıkları ağacın birkaç metre ötesine... Sonra yeni bir sefer için hemen hazırlıklara başlayacak. Çünkü -İranlı rejim muhaliflerini çatlatmak için- yeni uzay turistleri listesine adını yazdırdı bile. 2009'a tarih verdiler. Gelecek yıl Macar asıllı Amerikalı Charles Simonyi gidecek. 2008'de de bir Güney Koreli...
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Kadın köşeyazarının hakkı Sezar'a (Sen de mi Pulur Amca!)
 Herkes onu konuşuyor; Ersun Yanal başarıya koşuyor
 Batman'da kadınlar hâlâ ölüyor
 Bu dergi Kızıl seviyor
 Bir festival doğuyor
 İki Türk Londra'da
 Dünya şampiyonluğu unvan maçında tuvalet krizi!
 'En çilekeş ev kadını Türkler'
 Başbakan olacak çocuk
 Aşiret göçü Hollywood'da
 Bu Papa başka Papa
 Bitmeyen bir son sigara
 Mozart 250 yaşında
 Sokağa yağmur, monitöre macera yağacak
 Su değil ama kitap bedava
 Orada bir köy öğretmeni var uzakta...
 'Türbanı kabul etmiyorum'
 Kurtların elinde bir bakire
 Paris notları (2)
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Acilde yatan bir adam
Zaman öylesine değerli bir hazine...
MEHMET ALTAN
Kızılırmak ne oldu?
Biz yaştakiler için 'akarsu' denince...
GÜLSE BİRSEL
'Ay lav yu badiii, ay lav yu badiii'
Eskiden öğretmen...
AYŞE KULİN
Avrupa'da Türkler
Avrupa'da Türkler ne tarihten, ne de...
ÖNCEL ÖZİÇER
Ünlülerin 'yekvücut' yalan dünyası
Hâlâ ve ısrarla neden...
KAZIM KANAT
Doktor ne kadar ömrüm kaldı?
Bu soruyu bir kez sordum,...
Haydarpaşa Lisesi'nin yeraltı anıları
Haydarpaşa Lisesi'nin yeraltı anıları
Kader ne tuhaf. Ben de bir Haydarpaşalının kızıyım... Babam artık...
Kaçırılamaz uçak 2015'te
Kaçırılamaz uçak 2015'te
Uçaklara aşılması çok zor yeni güvenlik sistemleri geliyor. Kabin...
Ali tüp'ü tut
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın eşinin tüplerini bağlatması yeni bir...
Kimsenin sarhoş olmadığı bira şöleni
Münih'te her yıl ekim ayında düzenlenen Oktoberfest bira şöleni, milyonlarca...
Müslüman mahallesinde İsveç köftesi
Hem alışveriş yapıp hem de yemek yiyebileceğiniz mağaza sayısı çok az...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.