kapat
   
22 Eylül 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
SMS:
UT yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Eğitim davamız!

Şöyle bir şey var; bilen biliyor:
Milli Eğitim sistemi dahilinde;
1. Bazı gençler sürgüne gönderiliyor.
2. Lakin, yurtdışına devlet eliyle gönderilebilecekler ise gönderilemiyor.


Birincisi garip bir icraat.
Lisede, 3 yıllık sistemde okurken sınıfta kalan çocuklar sürgünle yüz yüze.
"Sistem" şöyle:
1. Aynı sınıfta kalanlar 8 kişiden fazla ise, okullarında onlar için ayrı, özel bir sınıf açılıyor.
2. Sayıları 8'den az ise şunlar arasında seçim yapıyorlar:
a) Fazladan bir yıl daha kaybetmeyi göze almak;
b) Açık öğretime sürülmek,
c) Milli Eğitim'in gösterdiği bir okula sürgün gidip orada ayrı bir sınıf oluşturmak.


Bu "kesin ve kendinden emin" olan genelgenin adı ne biliyor musunuz?
"Tereddüt Edilen Hususlar."
Ya, böyle işte. Sistem bu. Eğitim bu. Milli bu. Gençliğe hitabe, övün, çalış, güven ve parlak gelecek ile dualarımız sizinle bu.
Dava açan velilerden avukat bir baba diyor ki:
"Tecrit, dışlama, sabıkalılık, vebalı muamelesi, sürgün... Her şey var burada. Zenci sınıfları bunlar."
Zaten Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 5'inci maddesi çok açık!
"Milli Eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir."
Şunu da anlamak lazım:
"Milli Eğitim hizmeti... istek ve kabiliyetlerimizle düzenlenir."
Kabiliyet bu kadar.
"Tereddüt Edilen Hususlar" denen genelgeyle, 1516 yaşlarında, tereddütsüz dışlanmayı, cüzamlılığı, F tipini filan öğrenecek gençler yetişiyor.
Onlara, sürgünü okutmak lazım sürekli. Sürgünde bir "Halikarnas Balıkçısı", bir "Nazım" da olunabileceğini.
Sizi pek sevmeyen ülkenizi yine de çok sevebileceğinizi.


Diğer mevzu, Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK çekişmesi.
Kronik çatışmanın yeni bir cephesi.
Yurtdışına master, doktora öğrencisi yollanacak.
Aslında kanun seçim hakkını bakanlığa veriyor gibi ama YÖK de söz sahibi olmak istiyor ve bakanlığın oluşturduğu jüri ile yapılan seçimlerden, kamu kurumlarından zaten iktidara yakın denen kişilerin seçilmesinden davacı.
Düşünebiliyor musunuz?
Türkiye'de eğitim, öğretim ve Akademi'yi düzenleyen iki kurum birbiriyle gırtlak gırtlağa. Sisteme kökten muhalifler için sakıncası yok ama, "düzen" de bu. Ve milli!
İşin tuhafı; yıllardır bu imkan doğru dürüst kullanılmamış. Yani, 1000 kadar insana yeni bilim, bilgi ufukları açabilecek, akılları, yürekleri, emekleri yeterse, buralarda binlerce kişiye taşınabilecek bir imkan kullanılmamış.
Şimdi ise, kapanın elinde kalıyor sanki.
Bakanlık "yetki benim" deyip kendi jürisini oluşturuyor; bakanın bürokratları da orada. Mülakata ağırlık veriyor. İyi niyetli ve objektif olduğu iddiasında. Ama tayinlerde kayıran zihniyetler kuşku yaratıyor bir kere.
YÖK ise, bunun kötü niyetli, torpilci, cemaatçi seçim olduğunu ileri sürüyor. Sanki üniversiteler mutlak adaleti, feraseti, eşitliği temsil ediyormuş gibi.


Müsaadenizle; sistemlerinizi, kurumlarınızı, eğitimlerinizi, kuşkularınızı alıp vuralım mı birbirine!
Orada ve şurada, bu kafa yapısının ortak özelliği şu:
Devlet zaten babalarının malı da; kendilerini ülkenin, toplumun, halkın, milletin parçası değil; ülkeyi, toplumu, halkı, milleti kendilerinin parçası olarak görüyorlar.
Üstelik, duruma göre, tamamını bile değil!
Çünkü öteki düşman!


Azizim; sizin milli eğitimlerinizin, yöklerinizin, kışla üniversitelerinizin, öğretmeni kuklalaştıran müfredatınızın, sözde eğitip öğretmen dahi atayamadığınız binlerce işsiz kusan çarklarınızın, istisnalar hariç öğrencinin çoğunu çöpe atan ruhsuz, beyinsiz ve dershane besleme yuvası haline gelmiş liselerinizin, öseselerinizin, torpillerinizin, kayırmalarınızın, milyonlarca çocuk ve genci palavralarla kandırmanızın, bir yandan da kişiliksiz, cesaretsiz, fesat, bilmiş ama yarı cahil, ya epey sinmiş yahut pek linççi kitleler yetiştirmekte mahir düzeninizin tamamı;
Tereddüt Edilen Hususlar!
Tereddütsüz biçimde dava edilmeli zaten.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Amerikan Cinneti   / 21-09-2006
 Orası Ankara imiş!   / 20-09-2006
 Tepe tepe fetih!   / 19-09-2006
 Ama ne sürpriz!   / 18-09-2006
 Seç bakalım!   / 17-09-2006
 Büyük rövanş!   / 15-09-2006
 Artık yeter!   / 14-09-2006
 Ne mümkünse!   / 13-09-2006
 Aidim aitsin, ait!   / 12-09-2006
 Miniklere temenni!   / 11-09-2006
YILMAZ ÖZDİL
ti-vi...
Geçen akşam boş...
ERGUN BABAHAN
Sosyal faşizm ve Türkiye gerçeği
Üniversite yıllarımızda...
MEHMET BARLAS
Muhalefete muhalefet edilebilir mi?
İktidara muhalefet...
BALÇİÇEK PAMİR
Üstsüz yüzsün yeter
Türkiye, Şebnem Schaeffer denilen...
UMUR TALU
Eğitim davamız!
Şöyle bir şey var; bilen biliyor:...
FATİH ALTAYLI
İtiraz mülakata
YÖK Başkan Yardımcısı Profesör İsa...
ERDAL ŞAFAK
Yitik sözcükler
Çin'in en büyük gazetesi...
Pakistan'a da gireriz
ABD Başkanı, Ladin'in peşinden Pakistan'a da gidip gitmeyeceği...
Kara mizah filmi gibi 'Tai usulü' darbe
Başbakan'ı deviren orduyu halk destekliyor, öğrenciler askerlerle...
Bu gemi batar
Bu gemi batar
1- İçinde bulunduğumuz sezon federasyona bildirilen 111 resmi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu