kapat
   
13 Eylül 2006 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hincal Uluc @ SABAH
Tel:
0212 3544813
Fax:
0212 3544891
SMS:
HU yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Dinlemesini bilmek sanatı..
Diziyi öldürmüşler!..
Rahim'in hamsileri..
TEBESSÜM
SEVDİĞİM LAFLAR
BİZİM DUVAR

Dinlemesini bilmek sanatı..

Sabah evden biraz geç çıktık.. Oysa bugün Salı.. Yani bizim Ortaköy'deki meşhur Salı Yemekleri günü.. Erken çıkmam gerek.. Bu yemeklere geç kalmak, erken gitmek cezaya tabi.. Ve de asıl ceza telefon teşhir etmek.. Dikkat buyurun, konuşmak değil, göstermek suç.. Zorunlu olarak konuşan ceza ödüyor. Toplanan cezalar garson ve aşçılara bahşiş oluyor..
Şimdi cezaları koyan ben, geç kalan ben olur mu?.
Gazetenin hemen yanında benzinci var. Ercan "Mazot almam gerek" dedi. İstasyon dolu.. Sıra beklenecek.. Ercan'a kredi kartını uzattım. Mazotu alacak, makbuzu bana getirip imzalatır bir ara.. Biz inip gazeteye gideceğiz.. Mehmet'e de "Benim kartı al" dedim..
Hani bizim gazetede çalışanların büyük bir bölümünün taşımaya utandığı, saklamak için elinden geleni yaptığı yaka kartı var ya..
Sanki bu müesseseden olduklarını göstermek ve adlarını açıklamak ayıp geliyor ya onlara.. Amma velakin kapıdan girişte ellerinde olması şart ya, turnikeyi döndürmek için işte o.. Arabanın torpido gözünde durur. İnerken Mehmet verir bana.. Binerken de ben iade ederim. Böylece evde unutma, ya da kaybetme tehlikesi ortadan kalkar..
Şimdi başa dönelim..
Ercan'a kartları uzatıyorum.. Mehmet'e "Benim kartı al" diyorum..
Açık değil mi?..
Ercan benden kredi kartımı alacak. Mehmet de, yaka kartımı bana verecek..
Hayır.. Mehmet benim Ercan'a uzattığım kredi kartına saldırıyor..
Neden?..
Çünkü benzin almaya geldiğimizde normal işlem bu.. Ercan kaç paralık yakıt alacağını hem pompacıya, hem Mehmet'e söyler. Mehmet benden kredi kartını alıp içeri ödeme yapmaya giderken, depo dolar. Böylece vakit kaybetmeyiz. Standart iş.. Standart olduğu için de Mehmet benim ne söylediğimi dinleme zahmetine katlanmıyor. Ben çok başka bir şey söylediğim halde, o kafasından benim ne söylediğimi tahmin edip bildiğini yapıyor..
Çok basit bir olay değil mi?..
Hayır değil..
Çok acıklı ve çok önemli bir olay.. İnsanlar arasındaki iletişim kopukluğunun en büyük sebebinin canlı örneğini naklediyorum size..
Birbirimizi anlamıyoruz. Pek çok sorun bundan çıkıyor.. Anlaşmazlık sebebi, anlamamak.. Peki niye anlamıyoruz?..
Çünkü dinlemiyoruz..
Karşımızdakinin ne söyleyeceğini bildiğimizi sandığımız zaman, ya da ağzından çıkan ilk bir iki kelimeden sonra ne söyleyeceğini tahmin ettiğimizde, antenlerimiz otomatik iniyor, gerisini dinlemiyoruz bile.. O zaman söylenen yanlış anlaşılıyor, yanlış tepki veriliyor, yanlış eylem yapılıyor ve kıyamet kopuyor.
Mehmet değil sadece.. Ercan da aynen öyle.. Kafasından "Hıncal Bey bunu diyor" diye tahmin ettiği an, lafın gerisini duymuyor bile, gözümün içine baktığı halde.. Ve de dediğimin tam tersini yapıyor..
Zaman zaman Yasemin'de de var, ayni durum ve düşünün ki, bu üçü benim en yakın çalışma arkadaşlarım. Her şeyim onlara bağlı..
Ve ben yıllardır onlara hep ayni şeyi söyledim, yüzlerce, binlerce defa abartmıyorum..
"Çocuklar lafı sonuna kadar dinleyin. Kafanızdan hüküm vermeden ne dediğimi iyi anlayın. Anlamadığınız zaman tekrar sorun, utanmayın. Birbirimizi doğru anlamalıyız. Anlamazsak mutlu olamayız.."
Hayır, fark etmiyor.. Çünkü bu dediğimi de dinlemiyorlar..
Onlara sorarsanız, ayni şeyi benim için söyleyebilirler, bilmiyorum..
Neden?..
Biz sanki milletçe öyleyiz.. Biz dinlemeyi bilmiyoruz.. Lafı sonuna kadar dinlemeye sabrımız yetmiyor. Yarı yolda, artık ne kadar varsa o kadar zekâmızla gerisini çözüyor, çözdüğümüzü sanıyor, o andan itibaren de antenleri otomatik kapıyoruz. Kulak duyuyor belki ama beyne iletmiyor..
Anneler ve babalarla çocukları arasında ayni sorun var.. Kardeşler, eşler, sevgililer arasında ayni sorun var. Arkadaşlar arasında ayni sorun var. Amirler, memurlar arasında.. Siyasetçiler arasında.. Herkes, ama herkes arasında..
İlkokullara yeni dersler öneriliyor.. Kitap okuma.. Gazete okuma.. Trafik..
Bence ilk öğretilmesi gereken şey, hatta okuma ve yazmadan önce "Dinleme.."
Dinleme derslerini vermeliyiz.. Dinlemezlerse nasıl öğrenirler zaten!..
Dinlemeyi bilmeden anlamayı, anlaşmayı başarmamız mümkün mü?.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yavuz'a da, Sabah'a da alkış!..   / 12-09-2006
 Acıklı bir pazar yazısı..   / 10-09-2006
 Salına da salına da gel!..   / 09-09-2006
 Yaşamak.. Teslim olmadan yaşamak..   / 03-09-2006
 İnsan canının değeri ve.. Hukuk!..   / 02-09-2006
 Çözümler aramaya yönelmek..   / 01-09-2006
 Gazeteciliğin neresindeyiz?..   / 31-08-2006
 Bir büyük komutanın vedası..   / 30-08-2006
 Görmüyorlar mı?.. Aldırmıyorlar mı?..   / 29-08-2006
 Ahmet Altan yaşlandıysa ben öldüm!..   / 27-08-2006
EMRE AKÖZ
Karabekir 'aydınlatacak'
Hatırlarsınız, bir süre önce...
SAİT GÜRSOY
İsrail ve ABD
Akampus.com'un üyeleri arasında yaptığı...
HINCAL ULUÇ
Dinlemesini bilmek sanatı..
Sabah evden biraz geç...
Ali Sami Yenerdi: 0-0
Ali Sami Yenerdi: 0-0
Bu sezon iki galibiyetini de Sami Yen'de alan Galatasaray,...
Neydi günahları?
Neydi günahları?
"Olimpiyat'a gidişte artık sorun yok" dendi. Taraftar buna kanıp...
Almanlar töreye çare için AKP'de
Almanya Başbakanı Merkel'in yardımcısı Maria Böhmer ile Alman...
Türkiye'yi reddetmek büyük bir hata olur
İngiltere Başbakanı Tony Blair, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu