| |
Güven ve umut
CHP bugün kuruluşunun, daha doğrusu Anadolu ve Rumeli Müdafaaı Hukuk Cemiyeti'nin Atatürk'ün kararıyla Halk Fırkası'na dönüştürülmesinin 83'üncü yıldönümünü kutluyor. Yeni genel merkezde yapılacak kutlamaların en önemli etkinliği, sanatçı Erol Evgin'in müzikal gösterisi olacak. Keşke programa bir de CHP'nin her yönüyle tartışılacağı arama toplantısı, konferans ya da sempozyum türü bir bilimsel çalışma da eklenseydi. Çünkü buna acilen ve şiddetle ihtiyaç var. Türkiye tarihinin hiçbir döneminde patlamaya bu kadar yakın bir barut fıçısına dönmedi: Esnafından köylüsüne, işçisinden işsizine, gencinden emeklisine toplumun tüm kesimleri gelecek beklentilerinden vazgeçti, günü kurtarmaya çalışıyor. Hacizler, tedbirler, katlanma sınırını çoktan açmış vergiler cabası. Ekonominin -iyimser tahminle- yarısını oluşturan kayıt dışı sektör ile emek sömürüsü modern kölelik boyutlarına dayandı. Ekonomi finanslaştı, sanal sektör reeli teslim aldı, Türkiye yerli-yabancı bir avuç spekülatörün üretimsiz kazanç cenneti oldu. İnsanlar hiç bu kadar silaha sarılmadı. Öldürmek veya hayatına son vermek için. Cinayet ve intihar istatistiklerine bakınca ürpermemek mümkün değil. Sosyal devlet neredeyse çöktü, toplumsal doku delik deşik oldu, çekirdek aile bile parçalanmaya başladı. Toplumda kimlik bunalımı ve bunun sonucu olarak yabancılaşma patlak verdi. Başta dayanışma olmak üzere bizleri birarada tutan değerlerin hepsinin sigortası attı. Daha küreselleşmenin kaçınılmaz depremleri var. Terör var. Kentlerin yaşanabilir olmaktan çıkması var... Kısacası zemin ayaklarımızın altından kayıyor. Ve insanlar tutunacak bir dal arıyor.
Yeni bir toplumsal sözleşme Ama böyle bir tabloda bile CHP umutsuz kitleleri çekecek mıknatıs olamıyor. Neden? İşte bu sorunun yanıtının aranması için 83 yıllık partimiz yaşgününde bilimsel bir toplantı düzenlemeliydi. Neyse biz dilimiz döndüğünce bazı tespitlerde bulunmaya çalışalım. * Bize göre ilk neden, CHP'nin kitlelerin gözündeki imajı. Hatırlayın; 3 Kasım 2002 seçimlerinde CHP güvenin simgesiydi, AK Parti ise umudun. Halk umudu güvene tercih etti. Bugün uç veren birçok riski göze alma pahasına. * İkincisi, CHP kendini bir türlü tanımlayamadı. Sosyal demokrat mı, merkez sol mu, merkezin sağına kayan sol mu? Sosyal demokrat partisiyse, sosyal demokrasinin neresinde? Blair'in benimsediği Üçüncü Yol'da mı, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki geleneksel sol çizgide mi, sosyal devlet ilkesini her şeyin başına koyan Avrupa solunun paralelinde mi, liberal solcu mu? * Ayrıca misyonunu da anlatamadı: Sadece Atatürk devrimlerinin bekçisi mi, yoksa onun yanı sıra eşitsizliklerin azalacağı yeni bir toplum, daha insanca bir düzen inşasına talip bir siyasal proje mi? * Ve nihayet CHP iktidarların icraatlarını eleştirdi, hatta karşı öneriler geliştirdi ama "nasıl" sorusunun yanıtını veremedi. Bu da kitlelerce vaatler" biçiminde algılandı. Baykal ve arkadaşları bir bölümünü aktarabildiğimiz bu tespitlere katılır veya katılmaz; ancak biz CHP'nin toplumla yeni bir sözleşme imzalaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu da sağlam temellere, inandırıcı verilere, uygulanabilir politikalara, kitleleri heyecanlandıracak hedeflere dayalı bir sosyal demokrat manifesto ya da programdan geçiyor. Yoksa CHP güven vermeye devam eder ama umut veremez. Halkın da güveni umuda tercih etmesi olasılığı pek fazla değil. Hele burnunun ucunu bile göremediği bu dönemde...
|