kapat
   
05 Eylül 2006 Salı
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Bekâr erkeği bekleyen sorun yalnızlık değil midir?

Erkekler tarafından üretildiği apaçık belli olan aşağıdaki " Evlilik " tarifini belki bilirsiniz:
-Evlilik, bir erkeğin bekar olması halinde karşısına hiç çıkmayacak problemlerde, bir kadının ona destek olmasıdır.
Bu tür tarifleri irdelerseniz, özdeki yanlışlığı da kolayca görürsünüz aslında.
Aile sorumluluğu olmayan, kendinden başka kimseyi düşünmek durumunda bulunmayan, geleceğe çocukları, torunları ile bakamayan bencil bir insandır bekar erkek. Bekar bir erkeğin eninde sonunda mutlaka karşısına çıkacak ve evli erkeğin ise hiç yaşamayacağı sorun " Yalnızlık" değil midir?
Aslında devletler ve toplumlar için de bu tür tarifler yapılabilir.
Devletler ve toplumlar da, dünyaya açık oldukları zaman, içe dönük yaşamda hiç karşılaşmayacakları sorunlarla boğuşmak zorunda kalırlar.
Ekonomileri yüksek himayeci duvarlarla korunduğu için, o ülkenin vatandaşları, dünyanın en kalitesiz ürünlerini en pahalı fiyatlarla tüketirler. Çünkü pazarlarında " Rekabet " diye bir kavram yoktur. O ülkenin petrol benzeri bir doğal zenginliği varsa, pazarları dünyaya açılabilir. Ama bu da, iktidarı elinde bulunduran oligarşinin belirli ithalatçılara ayrıcalık tanıması şeklinde olur.

ULUSAL
ÇIKAR
Sosyo-politik felsefeleri " Hukukun üstünlüğü " üzerinde değil, " Ulusal çıkarların üstünlüğü " üzerinde kurulmuştur. Ulusal çıkarları da, egemenlik hakkını elinde bulunduran oligarşi belirler. Egemenlik hakkı, çoklukla o devletin kendi halkını bastırmak ve susturmak için de bir araç olur.
Dünyaya kapalı devletler, uluslararası sorunlara, sadece oligarşik iktidarın çıkarları açısından yaklaşırlar. İç politika da, dış politika da özgürce tartışılmaz. Merkezin yönergeleri doğrultusunda tek sesli tepkiler seslendirilebilir sadece.
Dünyada bu tür ülkelerin bulunduğunu biliyoruz. Kuzey Kore, Küba, Burma (Myanmar), İran, Suriye, Suudi Arabistan, siyasi açıdan verilebilecek birkaç örnektir.
Türkiye ise, 1940'larda demokrasiye, 1980'lerde de " Serbest pazar "a geçerek " Dünyalı " olmayı seçmiş bir ülke. Bu dönemin eskiden hiç karşımıza çıkmayan sorunlarla dolu olduğunu görüyoruz.
Bu dönemde her ulusal sorun, aynı zamanda uluslararası birer sorun da oldu. Kendi ülkenizin bütünlüğünü korumak ve güvenliğini sağlamak için izlediğiniz politikalar bile, başta AB olmak üzere çeşitli uluslararası zeminlerde tartışılıyor. Ulusal yargınızın kararlarını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılıyor. Ulusal paranızın değeri, uluslararası para piyasalarına endeksli olarak inip çıkıyor. Bazen ulusal çıkarlarınızın, bazen gelenek ve törelerin, bazen " Milli Dava "larınızın yansımaları olan durumlar, sizin en yakın müttefikleriniz tarafından kınanabiliyor.

ZOR
DÖNEM
" Biz bize benzeriz " veya " Türkün Türkten başka dostu yoktur " benzeri söylemlerin artık bir anlam ifade etmediği bir dönem bu. Artık " Bir Türk dünyaya bedeldir " demek yerine, " Türkler gelişmiş dünyanın insanlarıdır " denilmesi gereken bir dönemin içindeyiz. Bu yolu seçtik çünkü.
Tabii ki kolay değil bu döneme uyum göstermek. İktidarı elinde bulundurmak, artık ateşten gömlek giymekten farksız. İç politikanız, dış politikanız ile iç içe geçmiş durumda. Her konu ve her karar, içeride de dışarıda da tartışılıyor. Aynı anda hem içerideki siyasi tabanınızı hem de dışarıdaki dayanaklarınızı tatmin etmek zorundasınız. İçerideki siyasi desteğiniz ne kadar güçlü olursa olsun, dışarıya güven vermediğiniz takdirde ne politik ne de ekonomik istikrarı korumanız mümkün. Kimseyi susturamıyorsunuz, hiçbir dilin kemiği yok.
Özetle siyasete heves edenlerin, bu yeni dönemin koşullarına hazırlıklı olmaları gerekiyor. " Asalım, keselim " veya " Herkese rest çekelim " benzeri palavraları, artık mahalle kahvelerindeki muhabbetler bile kaldıramıyor.
Çünkü sadece dünyaya açılmadık. Ayrıca bu bilgi ve iletişim çağında, herkesin gözü de açıldı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ak ve kara üzerinden siyaset iktidarı da yozlaştırır...   / 04-09-2006
 Kararsızlık da özünde bir karar olabilir mi?   / 03-09-2006
 Siyaset riskleri taşıyabilmek mesleğidir de...   / 02-09-2006
 Bilgisizlik ancak safsata ile örtülebilir   / 01-09-2006
 İletişim çağında dünyadan kopmanın dramı..   / 31-08-2006
 Dünyada tek başına para mutluluk getirir   / 30-08-2006
 Militarizm askerler için bile ağır bir yüktür...   / 29-08-2006
 Lübnan adeta iç politikanın bir sorunu gibi...   / 28-08-2006
 Büyük insanlık beynin sınırlarını zorluyor...   / 27-08-2006
 Düşünce üretimi var ama bunlar havada kalıyor   / 26-08-2006
YILMAZ ÖZDİL
Memleketin fotoğrafı
Birinci fotoğraf......
ERGUN BABAHAN
Vicdan oylaması
TBMM bugün Lübnan'a asker gönderme...
MEHMET BARLAS
Bekâr erkeği bekleyen sorun yalnızlık değil...
UMUR TALU
Çivi olmayın!
Bu hassas bir konu, hassas bir duygudur.
FATİH ALTAYLI
Lidere güvenoyu
Bugün tezkere oylaması yapılıyor. Bana...
ERDAL ŞAFAK
Can çekişen hasta
Irak ölüm döşeğindeki...
Sırada 'ulusal marş'
Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi ile Irak yönetiminin bayrak krizi...
AP'den 'ağır' rapor
Avrupa Parlamentosu Komisyonu, Türkiye raporunu ağırlaştırarak kabul...
Beş forvetle gol şov
Beş forvetle gol şov
Milliler, Avrupa Şampiyonası'na yarın Malta maçıyla başlıyor... İleri...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu