kapat
   
31 Ağustos 2006 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
Tel:
NULL
Fax:
NULL
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Dünyada tek başına para mutluluk getirir

Bilgisayar kullanan milyonlarca kişi, geçen haftalarda önce Dell'in, sonra da Sony'nin laptopları geri çağırması haberlerini dikkatle ve endişeyle izledi. Kısa süre sonra anlaşıldı ki bu geri çağırmaların nedeni, bilgisayarlarda kullanılan " Rechargeable " bataryaların yetersizliklerinden kaynaklanıyordu.
Yeniden şarj edilebilen " Nickel-kadmium " ve " Lithium-ion " maddeli bataryaların ilk olarak üretildiği 1991'den bu yana, bilgisayarlar en az 200 kat güçlenmişti. Buna karşı bu bataryalarda beklenen gelişme gerçekleşememişti. Örneğin bataryalar ısındığı için, küçük yangınlara neden oluyorlardı.
Şimdi mesela Toshiba gibi şirketler, havadaki hidrojen ve oksijeni birleştirip, elektriği depolayan değil üretebilen " Fuel cell " türü bataryalar yapmaya çalışıyor.
Aslında uygarlık tarihi de ekonomi de, gelişme süreçlerinde oluşan uyumsuzluklardan kaynaklanmış benzer sorunlarla doludur.

UYUMSUZLUKLAR

Örneğin demokrasiniz, üretim gücünüz, eğitim düzeyiniz yükselir. Ama devlet yapısı eski koşullar üzerinde oluştuğu ve ideolojik köşelerle dolu olduğu için, global gelişme yarışında geri kalırsınız. Dünyaya uyum sağlamak için reformları yaparken, ideolojik devletinizin kurumları ısınmaya başlar. Özelleştirmeler " Vatanı satmak ", AB ile entegrasyon " Sevr'i canlandırmak " gibi algılanır. Hatta demokrasi " Cumhuriyet'in tehdidi " gibi görülebilir.
Bu tür mikro ile makro arasındaki benzerlikler sayılamayacak kadar çoktur. Bir örnek daha verelim.
ABD'de yapılan ve " Para " ile " Mutluluk " arasındaki ilişkileri ele alan araştırmalar sonucu, servetteki artışın mutlaka mutluluktaki artışı da getirmeyeceğini ortaya çıkardı.
Çünkü gelirleri artan Amerikan aileleri, mesela şehir dışındaki banliyölerde lüks villalar alarak daha mutlu olacaklarını sanırken, trafikte harcadıkları zaman arttığı için, mutsuzlukları da artıyormuş. Ama servet artışına karşın mutsuzluğun da artmasının ana nedeni " Yakın çevre "ymiş. İnsanlar kendi servetlerindeki artışı ve başarılarını özümsemek yerine, yakın çevrelerindeki insanların daha fazla zenginleşmelerine takılıp, mutsuz oluyorlarmış. Ayrıca servet arttıkça insanların bunu korumak konulu endişeleri de çabaları da artıyor ve mutlu olacakları uğraşlara ayırdıkları zaman azalıyormuş.
Bu durumu da devletlerin ve toplumların yaşamına uyarlamak mümkün değil mi?
Aile bütçelerimizde bundan 20-30 yıl önce yer almayan harcamalar, bugünün ana gider kalemleri. Otomobil sahibi olmanın getirdiği yükler, cep telefonu ve internet iletişimi dolayısıyla yapmak zorunda olduğumuz harcamalar, tatil yapma alışkanlığının yoğunlaşması sonucu artan seyahat ve konaklama giderleri, kredi kartlarının sağladığı tüketim imkanları sonucu doğan borçlanmalar, v.b...

REKABET
UNSURU
Bütün bu olgular hayatımızı kolaylaştırdı, zenginleştirdi. Ama bunların bedeli daha fazla çalışmak ve daha fazla kazanmak olarak geldiği için, " Mutluluk " herhalde mutsuzluklarla dengeleniyor.
Toplum ve devlet olarak da eskisinden daha büyük ve daha zenginiz. Son 20 yılda üretimden ve ihracattan başlayarak, altyapımıza kadar her alanda hamleler yaptık. Eskiden lise mezunu olmak yedek subaylık getiren bir ayrıcalıktı. Şimdi üniversite mezunu olmak veya doktora yapmak fazla bir şey ifade etmiyor. Yani özünde toplum ve devlet olarak başarılıyız.
Ama aynı zamanda kalkınma ve gelişme yarışına girdiğimiz ve o zaman bizden geri olan ülkeler, Güney Kore, Yunanistan, Kıbrıs Rumları ve hatta komünist Çin ve Hindistan bile, bizi çeşitli alanlarda geçtiler.
Dünyada tek başımıza olsaydık, başarılarımızdan sarhoş olmamız mümkündü. Ne var ki gözümüz dışarıda ve " Onlar aya biz yaya " söylemi hala dilimizde.
Dünyaya ve olaylara bu açılardan bakınca insan böyle şeylere de takılıyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Militarizm askerler için bile ağır bir yüktür...   / 29-08-2006
 Lübnan adeta iç politikanın bir sorunu gibi...   / 28-08-2006
 Büyük insanlık beynin sınırlarını zorluyor...   / 27-08-2006
 Düşünce üretimi var ama bunlar havada kalıyor   / 26-08-2006
 Coğrafya kaderdir siyaset ise bu kaderi değiştirmektir...   / 25-08-2006
 "Vizyon" diye unuttuğumuz bir kavram vardı...   / 24-08-2006
 Çizgimiz sabit ama görüntümüz biraz oynak...   / 23-08-2006
 Okullarda küfürlü ve argolu kitap yasağı   / 22-08-2006
 Genç Sabancı amcasının çarpıcı üslubuyla konuşuyor   / 21-08-2006
 Lokantada aranılan şey "ev yemeği" midir?   / 20-08-2006
YILMAZ ÖZDİL
Nereye? Buraya...
Neden? Bundan...
Herkeste harita...
ERGUN BABAHAN
"Enfal"
Geçen hafta Irak eski diktatörü Saddam Hüseyin...
MEHMET BARLAS
Dünyada tek başına para mutluluk getirir
Bilgisayar...
BALÇİÇEK PAMİR
Kocaman bir alkış!
Formula 1'i kazanan Massa'ya ödülünü...
FATİH ALTAYLI
Ucuz bir şov uğruna
TOBB Başkanı Rifat...
ERDAL ŞAFAK
Asıl tehlike
İki önemli kişiden iki ciddi uyarı geldi.
'Koltuk sevdası' evliliğini sarsıyor
İngiliz basınına göre Başbakan Blair ve eşi boşanmanın eşiğinden...
Amerikan Müslüman örgüte kadın başkan
Kuzey Amerika'nın en büyük Müslüman örgütlerinden birinin başına...
Tangoyu pas geçtik: 58-83
Tangoyu pas geçtik: 58-83
12 Cesur Yürek, tarih yazdığı Dünya Basketbol Şampiyonası'nda son...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu