| |
|
|
Ormancı
Dünkü yazım üzerine eski bir ormancının, bir orman mühendisinin kızı bir mail atmış. Aynen aktarıyorum: "Bugünkü yazınızı okurken en az sizin kadar üzüntü duydum. Babam 70 yaşını geçmiş eski bir orman yüksek mühendisi. Hâlâ orman yangınlarını okurken ağlayan, daha yakın zamana kadar tatil yaptığı yerlerde duman görse tatilini kesip yangın yerine koşan, orman sevgisiyle dolu bir mühendis. Ben de onun yetiştirdiği bir evlat olarak inanın evladını kaybetmiş gibi içim yanarak orman yangını haberlerini seyrediyorum. Ama diyorum ki, ormanlar yanarken o köylülerin kahvede oturmalarında o yörenin ormancılarının hiç mi suçu yok! Ormancılar köylülerle iletişim mi kuramıyor. Ya da o yörelerin köylüleri ormancılara saygılarını mı kaybettiler! Eskiden mümkün müydü köylülerin oturması! Ama bilirlerdi ki, orman şefi asla izin kullanmaz, ormanı korumak için gece gündüz çalışır. Bu yaz bir orman bölgesine gittik. İnanın orman şefi o bölgedeki lojmanında bile oturmuyor. Şehirde oturuyor, şehirden gidip geliyor. Bazı meslekler fedakarlık gerektirir. Ormancılık da böyle bir meslektir. Buna hazır değilseniz bu mesleği yapmamalısınız. Bölgesine sahip çıkmayan ormancıyı gören köylü de ormana sahip çıkmıyor. Ayrıca yanan bölgelerdeki köylerin hiçbiri orman köyü değil. Köylü ormandan geçinmediği için sahip çıkmıyor. Artık ülkemiz insanı sadece orman yangınına karşı duyarsız değil, bence duyarsızlık ülkemizdeki her yangın için geçerli!"
|