 |  |
 |
|
Yücel Kop şantaj mı yapıyor?..
Önce kalkacak, "Altında yarışacağım yığınla bayrak var" diyeceksin.. Sonra bir yıl için bu halkın vergilerinden bir minik servet talep edeceksin.
Bunun adı şantaj, bunun adı tehdit değilse nedir, biri bana söylesin..
Süreyya Ayhan demiyorum.. Bu genç kadının hiçbir suçu yok olup bitenlerde.. 12 yaşında iken hoca, 18 yaşında sevgili, 24 yaşında koca dersen bir adama, o zaman ondan başka hiç kimseye inanman mümkün olamaz. O adamın ruh kölesi olursun. Çünkü o adam senin beynini ele geçirir bu süreç içinde.. Süreyya'nın durumu bu.. Yücel Kop'un gölgesi.. O ne derse o..
Bu yüzden tüm eleştirim Hoca ve Koca Yücel Kop'adır. Süreyya'ya değil.. Öncelikle bunun altını bir daha çizeyim. Yazıda olayları anlatabilmek için Süreyya adını kullanacağım yerler var.. Oradaki Süreyya, Kop tarafından beyni yıkanmış Süreyya'dır, onu bilerek okuyun..
Süreyya Ayhan en son 2003'te pistlerdeydi. Hocası ve kocasının hazırlık dönemindeki feci yanlışları ve yarıştaki çok hatalı taktiği yüzünden, açık ara Dünya Şampiyonu olacakken, altını kaçırdı.
Gene hocası ve kocasının akıllara seza yanlışları yüzünden, olimpiyatlara giremedi, orada da altını kaçırdı.
Hocası ve kocasının sebep olduğu olaylarla, doping lekesi altına girdi. 2 yıl ceza aldı. Hayatını büyük ölçüde kararttı. Ona servetler öneren yerli yabancı dev sponsorlar dopingi duyar duymaz çekildiler. Süreyya büyük maddi kayıplara uğradı. 2003'ten bu yana katılacağı yarışlardan kazandıkları ve sponsorlardan gelecek paralarla dolar milyoneri olacak, bu ülkenin fakir kız atletlerine yardım edecek zengin durumuna gelecekken, şimdi Türk halkının vergilerinden dilenecek duruma düştü.
Cezalı olduğu dönemi değerlendirse, iyi bir hazırlık yapsa ve koşacak halde olsaydı, 8 Ağustos'ta cezası bitti, Avrupa Şampiyonası'na katılır, 2002'deki ünvanını korur, sezonun geri kalan Golden League ve Grand Prix yarışlarında koşar, hem yığınla madalya kazanır, hem sponsorlara "Ben daha ölmedim. Gelecek yıl Dünya Şampiyonasında gene favoriyim" der ve spora yatırım yapan dev firmaları gene peşine düşürüp milyon dolarlık sponsor kontratlarına imza atabilirdi.
Bunu da yapmadı. Çünkü hoca ve koca Yücel Süreyya'yı ceza bitişine hazırlamamış, ona "Bomba gibi dönüş" düzenleyememişti.
Yücel bunu yapacak çapta adam olsaydı, Süreyya zaten bu hallere düşmezdi.
Şimdi boynunda bir dünya, bir olimpiyat altını, bankada milyon dolarları olurdu. Dünyanın en ünlü kadınlarından biri olarak gittiği her yerde kabul ve büyük saygı görürdü.. Şimdi sokakta yürüse Türk çocukları tanımaz. Dört yıldır yüzünü gören olmadı çünkü.
Yücel Kop, dört yıldan beri ne yaptığı bilinmeyen, formu hakkında en küçük işaret bulunmayan Süreyya için servet isterken, diyor ki..
"Üç yarış koşarız. Dünya Şampiyonası ve 2 Golden League!.."
Adama "Alır da kaçar mısın" derler..
Parayı verecek Genel Müdür Mehmet Atalay Bey kardeşimiz soracakmış, "Lütfeder milli takımda da koşar mı?.."
Süreyya'nın bu hale gelmesinin sebebi zaten bu yönetim aczi, bu iktidarsızlık değil mi?..
Ne demek "Koşar mısın?."
Bu ülkede sporcunun çağrıldığı milli takıma gitmeme hakkı var mı?. Bizde suç. Cezası var.
Milli takımda koşmayacaksın, ama ben sana servet, sana şöhret getirecek yarışlarda koşman için halkın vergilerini tahsis edeceğim..
Yok yahu!..
Spor Bakanı M. Ali Şahin ile NTV'de canlı yayında konuştuk. Şahin eğer muktedir bir spor bakanı olsaydı, Süreyya Avrupa Şampiyonası'nda koşmuştu ve dünya ne durumda olduğunu görmüştü..
Ona her şeyi anlattığım halde, Spor Bakanı, üstelik Başbakan Yardımcısı Şahin, Süreyya'yı, hocası ve kocasını, Federasyon Başkanı Mehmet Terzi'yi makamına çağırıp bir durum muhakemesi yapmayı başaramadı.
Süreyya şimdi kapkaranlıkta..
Tam dört yıldır yarış koşmamış.. Antrenman yapmış mı?.. Nerde yapmış?.. Ne yapmış?.. Form durumu ne?.. Gene 3.55 mi koşuyor, yoksa 4.19 mu, bilen yok.. Tahmin eden yok.. Kop gazetecilerin sorularına ısrar ve inatla tek kelime yanıt vermedi. Çünkü verecek yanıtı yoktu.
4 yıldır sır perdesi arkasındaki bir atlet ki, bu geçin atletizm gibi en zorlu bireysel sporu, her spor dalı için çok uzun zamandır, şimdi çıkıyor, 2007'de koşacağı üç yarış için bu halkın vergilerinden yüzbinlerce dolar istiyor..
En formda, en zirvede olduğu dönemde koşamamış, başaramamışken, şimdi meçhuldeki Süreyya'ya bu devlet, bu millet bu serveti ödeyecek öyle mi?.
Adama "Kimin parasını kime veriyorsun" diye sormazlar mı?.
Süreyya Ayhan ile pazarlığa girecekse devlet, ilk koşulu şu olmalı..
"Bu parayı, hatta inanırsam daha fazlasını da veririm ama benim emrime girersin. Benim gösterdiğim yerde, benim seçtiğim hocalarla çalışır, benim seçtiğim tüm yarışlarda koşarsın. Yanındaki ekibi, kondüsyonerinden diyetisyenine, tıp ekibinden basın sözcüne ben seçerim. Hocan ve kocan, yanında dolaşabilir, sana menecerlik yapabilir, ama teknik hiçbir işe karışamaz."
Bunu diyecek yürek, yürekli adam Türk Spor Teşkilatında var mı?.
Olsaydı zaten, bugün bu yazıyı yazmamıza gerek kalır mıydı?.
Atletizm Federasyonu Başkanı Terzi ve Genel Müdür Atalay oturdukları koltukları dolduracak çapta kişiler değiller. Onlar böylesi bir sorunu çözemezler. Çapları ve güçleri yetmez..
Umudum hâlâ ve gene Spor Bakanı M. Ali Şahin'de..
Bu ülkede tarafsız atletizm uzmanları var. Onları toplayıp bir durum muhakemesi yapabilir. Yapmalı..
Milletlerin tarihinde Süreyya Ayhan yeteneğinde sporculara çok ender rastlanır.
Bugüne dek harcadık, ziyan ettik. Bundan sonra hâlâ bir şeyler yapabilecek durumdaysa, bu defa doğru değerlendirmeliyiz.
Bu görev M. Ali Şahin'e düşüyor.
|
