Enflasyon ve yazar eski ekonomi bürokrasisi
Üşenmedim, saydım. Şu anda Merkez Bankası'nda Başkanlık, Başkan Yardımcılığı, PPK üyeliği, Hazine'de Müsteşarlık, Müsteşar Yardımcılığı, BDDK'da Başkan Yardımcılığı yapmış günlük gazetelere ve haftalık ekonomi dergilerine yazı yazan tam 11 değerli fikir adamı var. Bunların üçü profesör, ikisi ekonomi doktoru, beşi yurt dışında yüksek lisans yapmış. Birinin altın döviz borsası deneyimi yaman, nice akademik kariyerden üstün. Yazar bürokraside TCMB kökenliler ağırlıkta, 7 kişi. Yazı tarzları ele aldıkları konular, birbirinden farklı. Dördü makalelerini grafiklerle de destekleyerek, hem teknik altyapılarını, hem de analiz yeteneklerini bu yolla sergilemeyi benimsemiş. Yedi yazar, kuru ve enflasyonu çok sık tartışıyor. ABD, Avrupa Merkez Bankası başkanlarının da içerisinde yer aldığı anılar, Harvard, MIT sohbetleri, zihnimizi açıyor, bize ışık tutuyor. Ancak, haziran enflasyonu açıklandıktan sonra yazarlarımız arasında enflasyonun yakın geçmişi ve geleceğine yönelik ciddi görüş ayrılıkları da kendisini gösterdi. Yazarlar özellikle enflasyondaki artış trendinin başladığı tarih ile iç talebin fiyatlardaki baskısının yoğunlaştığı dönem konusunda farklı düşünüyor. Döviz kuru artışlarının fiyatlara geçişi üzerinde ise uzlaşıldı. Şiddeti kimine göre azdan çok kimine göre ortadan az. Ama kurun ciddi biçimde fiyatları etkilediği genel kabul gördü. Geçmişi tartışırken TCMB'nin enflasyon ve iç taleple ilgili öngörülerinin yer aldığı enflasyon raporlarını onun öncesinde para politikası raporlarını, aylık fiyat gelişmeleri değerlendirmesini, bileşik öncü göstergeler endeksini, para politikası kurulu özetlerini geriye dönük hiç taradınız mı? Eğer, TCMB öngörülerinde az ya da çok yanılsama gözlemlediyseniz, nedenini işler iyi giderken hiç sorguladınız mı? Dünyada enflasyon hedeflemesi rejimindeki Merkez Bankaları kamuoyuna açıkladıkları enflasyon öngörülerini tahmin modellerine dayandırır. İç talebin fiyatlara baskısını ölçebilmekte de "çıktı açığı" modelleri yardımcı olur. Pek çok merkez bankası her iki modelin de temel varsayımlarını, üzerine model inşa edilen temel ekonomik ilişkileri kamuoyu ile paylaşır. Birkaç merkez bankası ise modelin tamamını ilgilenenlerin kullanımına açmıştır. Amaçlanan kamuoyunu daha fazla bilgilendirerek güvenilirliği artırmak. Bir Merkez Bankası'nın karar alma sürecinde yararlandığı bilgi seti ile ilgili bilinenlerin fazlalaşması kamuoyunda doğru beklentilerin oluşturulmasında en önemli silahtır. Faizlerle sık sık oynamak değil. Modellerle ilgili tasarımın kamuoyuna sunulması aynı zamanda eksikliklerinin tamamlanmasında da yararlı olur. Bir merkez bankasının ürettiği bilgilerin ne kadarını sunacağı kendisine kalmıştır. Kamuoyu talep etmiyorsa daha fazla bilgiyi piyasaya vermek, merkez bankacılarına lüks gibi de gelebilir. Eğer bu doğru ise, o toplum için enflasyon hedeflemesi de lükstür. Bunları tartışamıyorsanız, trend analizlerinde takılıp kalırsınız. O da paket ekonometri programlarının işidir. Her yerde satılır.
Konut talebinde düşüş beklemeyin Gelelim ağustos enflasyonuna. Kiralarla başlayalım. Arz tarafında konutu boş tutmanın maliyeti önemli. Çoğu zaman yakıtı da içeren yönetim giderlerinin payı bu maliyetin en temel belirleyicisi. Boş tutmanın getirisi ise artan gayrimenkul fiyatları ile ölçülür. Bu durumda kira artışlarının durması ya da geriye dönmesi arz tarafında doğalgaza ciddi zam gerektirir. Talep tarafında ise hanehalkı harcamalarında değerli YTL'nin tüketim harcamaları üzerindeki olumlu etkisi konuta ayrılan payın artmasını sağlamış olabilir. Daha büyük bir kur artışı olmadan, ekonomide ciddi bir daralma yaşanıp hanehalkı gelirleri azalmadan kiralık konut talebinde gerileme beklemeyin. Ağustosun önemi ki eylülde baskı daha da aratacaktır, üniversitelere yeni gelen öğrencilerin öğretmen, memur gibi ev arayan tayincilere eklenmesindedir. Ciddi kira artışı yeni kiracıya yapılır. Ağustosta özel okul ücretleri servis ücretleri de devreye girer. Enflasyonun yükselme trendi görünümünde olduğu dönemde akaryakıt fiyatlarının önemli artış gösterdiği ortamda, zam yüksek beklenir. Giyim, yaş meyve ve sebze, yardımcı olsa da daha fazla ertelenemeyen enerji fiyat artışları bunların olumlu etkisini telafi edecek gibi görünüyor. Bakalım hangisi baskın çıkacak? Var olan ve devam edecek katılık mı? Yoksa gerekçesi henüz açıklanmamış dönüş trendleri mi? "Çıktı açığı" modeli ne diyor?
|