|
İç güzelliği ne işe yarar?
|
|
Profesör, Yüksel Ak'a mı, internette sohbet ettiği kadının karakterine mi âşık olmuştur? Yoksa, başka birine ait zekâyla desteklenen tam âşık olunacak insan mı yaratılmıştır?
İç güzelliği nedir, ne işe yarar?
'Henry öykülerine benziyor. Saygın bir profesör internette chat yaparak (O'Henry hikâyesi olsaydı mektuplaşırlardı tabii) tanışıp samimiyet kurduğu, resmini de gönderen genç kadına âşık oluyor. Muhtemelen kendi kendine, kadının ne kadar şirin, akıllı, masum, eğlenceli, seksi, renkli, konuşkan, içten vs. olduğunu düşünüyor. Ayrıca resimden anlaşıldığı kadarıyla kadın genç, harika gülümseyen bir esmer güzeli! Profesör akıllı, konuşkan, seksi, esmer güzeli arkadaşına para kaptırmaya başlıyor. Miktarlar arttıkça, şüpheler başlıyor ve derken bütün bunların bir üçkâğıt olduğu ortaya çıkıyor. Esmer güzeli, olayla alakası olmayan, sadece fotoğrafı kullanılan ünlü bir manken. Chat'leşen kadın ise orta yaşlarda, kilolu bir dolandırıcı! Profesörün dolandırıcıyla yüzleştiği sahne ise bence hikâyenin dramatik finali: "Yo," diyor, "Bu, o kadın değil, olamaz, siz yanlış birini yakalamışsınız"! Olayın Sevmek Zamanı filmi gibi, trajik ve tekin olmayan bir yönü de var! Profesörün akıllı, konuşkan, sıcak esmer güzelinin 'akıllı, konuşkan, sıcak' bölümüne mi, 'esmer güzeli' bölümüne mi âşık olduğu meçhul! Muhtemelen kendisi de emin değil! İnternetteki konuşmalardan, yüzünü görmediği, sesini bile duymadığı bu kadın için hayalinde öyle bir resim yaratmış ki, gördüğü fotoğrafın Yüksel Ak'a ait olduğunu öğrendikten sonra bile o orta yaşlı, sıradan görüntülü şişman kadını kafasındaki karaktere uyduramıyor! Profesör (yalan da olsa) 'iç güzelliğine' mi, ambalaja mı âşık olmuştur? Yoksa ikisinin buluştuğu ideal bir kadın mı yaratmıştır kafasında? Bana öyle geliyor ki 'ambalaja' en çok değer verilen çağdayız. 'Güzellik' son yıllarda zirvede! Estetik ameliyatların çeşidi ve sıklığı artıyor, yaptırma yaşı gittikçe küçülüyor. Zira iletişim en üst noktada ve her iletişim aracının da bir ekranı var artık. Gösteri dünyası gittikçe daha genç ve güzel insanları tercih etmeye başladı. Resim tuttuysa tamamdır. Oyunculuk, dans, şarkıcılık, hatta zekâ konusundaki eksiklikler, ekranda olmayan, yüzü görünmeyen akıllı, yaratıcı insanlar ve teknoloji yardımıyla kapanır nasıl olsa! Aynı internetteki dolandırıcının yaptığı gibi! Mükemmel bir resim ve arkasında kıvrak bir zekâ, hoşsohbet, çekici bir karakter. Sadece, ikisi aynı insan değil! Ama öyle olduğuna inandığın sürece, âşık olunacak kadar mükemmel! Hatta ikisinin aynı insan olmadığına inanmak zor! Bir tür Milli Vanilli vakası! Güzellikten bahsederken... Güzellik ve gençliğin gösteri ve moda dünyasında hiç olmadığı kadar prim yapması bizim kızları da etkiliyor tabii. Sadece manken yarışmalarına katılanlar değil, etraftaki 15-16'lıkların çoğu güzel olma, daha güzel olma, en güzel olma peşinde! Uzun yıllar moda dergisi çıkardım ve modelliğin çok da müthiş bir meslek olmadığını bilirim. Pek fazla para kazandırmadığından, toplumda saygı görmediğinden falan bahsetmeyeceğim. Bunların ikisi de işin ne kadar iyi yapıldığına bağlı olarak değişir. Ama başka hiçbir meslek 30-35 yaşında bitecek kadar acımasız değildir! Çünkü diğer mesleklerde yıllar gittikçe tecrübe kazanır, terfi eder, ustalaşırsın. Enerjin yeterse ölene kadar mesleğine devam edersin. Mankenlikse çok şanslıysan 35'ine kadar sürer! Sonra aniden işsiz ve mesleksiz kalırsın! Genç arkadaşlara önerim şudur: O çok değer verdikleri, ağlayıp zırladıkları güzellik, 35, bilemedin 40'tan sonra ne olursa olsun gerilemeye başlar. Beyin ise mucizevi bir şeydir, iyi beslersen gittikçe daha muhteşem olur! Ambalajın içini dolduracak malzemeyi hallederseniz, dışını nasıl olsa bir gün toparlarsınız, merak etmeyin! Ama illa güzellik önerisi istiyorsanız, sıkıcı olmak pahasına... Saat 4'ten önce güneşe çıkmamanızı tavsiye edebilirim! O kadar!
|